14 Şubat 2001 22:00
'Demirel, Koman ve Küçük'ten
hesap sorulmadı'
'Demirel, Koman ve Küçük'ten hesap sorulmadı'
TBMM'nin 20. yasama döneminde kurulan Susurluk Araştırma Komisyonu'nun Başkanı, FP Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış, geçtiğimiz günlerde İstanbul DGM'de sonuçlanan "Susurluk davası"nda verilen kararı yeterli görmeyerek, "Bu mahkeme kararı ilk karardır. Bunun gerisinin de gelmesini bekliyoruz" dedi.
Tüm dosyalar birleştirilmeliydi
Elkatmış, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Batman'da ele geçirilen silahlardan sonra dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, "devletin rutin dışına çıkabileceğini" söylediğini, ancak "Ne demek istiyorsun?" diyerek kimsenin hesap sormadığını söyledi. Dönemin Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman'ın Susurluk Komisyonu'na doğru bilgi vermediğini, "JİTEM diye bir şey yok" dediğini bildiren Elkatmış, "Böyle yanlış bilgi verenlerden de hesap sorulmalıdır" dedi.
Elkatmış, Susurluk davasında Abdullah Çatlı ile telefonla konuşanlar arasında emekli General Veli Küçük'ün de bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bir kısım insanlar yargılanıp mahkûm edilirken, bir kısım insanlar, bırakın mahkûm edilmeyi, yargılanamıyor bile... Mahkeme kararı ilk karardır. Bunun gerisinin de gelmesini bekliyoruz. Bu mahkeme kararı yine de bir ümit ışığıdır. Fazla ümitlenmemek lazım ama sadece bir başlangıçtır. Mahkeme görevini yapmış ve önüne gelenlerle yetinmiştir. Oysa konuyla ilgili tüm dosyalar birleştirilerek yargılama yapılmalıydı."
Ağar ve Bucak'ın dosyaları
Elkatmış, Elazığ Bağımsız Milletvekili Mehmet Ağar ve DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak'ın dokunulmazlık dosyalarının bir yıldan bu yana TBMM gündeminde bulunduğunu ifade ederek, hükümetin bu dosyaların görüşülmesi için hiçbir çaba sarf etmediğini söyledi. Bir gazetecinin, "Siz Bucak ve Ağar da yargılansın mı diyorsunuz?" sorusu üzerine, "Bunların da adı geçiyor. Biz Ağar'ı Susurluk Komisyonu'na çağırdığımızda 'Görülmekte olan bir dava var. Ben yargıya ifade veririm' demişti. 'Ben sadece yargıya ifade veririm' diyen Ağar'ın önünün açılması ve dokunulmazlığının kaldırılması lazım. Eğer suçluysa cezasını çekmeli, değilse bu şaibeden kurtulmalıdır" dedi. Elkatmış, Susurluk davasında ifade verenlerin, "Ben devlet adına bunu yaptım, emirleri yerine getirdim" dediklerini de bildirerek, bu emirleri kimlerin verdiğinin de ortaya konması gerektiğini söyledi. Elkatmış, bu insanların gerekli cezalara çarptırılmasını istedi. Devlette kaydı bulunan bazı silahların halen kayıp olduğunu ifade eden Elkatmış, "Kayıp silahlar nerede belli değil. Bu silahlar, suikast silahları. Bu silahlar bulunamadığına göre tehlike her zaman mevcuttur" diye konuştu.
Çetelerin, yıllar önce yol kesip yağma yaparken, şimdi ideolojik bir hüviyete büründüğünü, devleti soyma yoluna gittiğini kaydeden Elkatmış, şöyle konuştu: "Türkiye henüz çetelerin tasallutundan kurtulmuş değildir. Çetelerin hiçbiri hak ettiği cezayı almamış, bu nedenle de toplum 'sükutu hayale' uğramıştır. Modern devlette, çeteye, mafyaya yer yoktur. Bizde çete ve mafyayı devlet içine alıyor. Çünkü yönetim şeffaf değildir."
TBMM'nin 20. yasama döneminde kurulan Susurluk Araştırma Komisyonu'nun Başkanı, FP Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış, geçtiğimiz günlerde İstanbul DGM'de sonuçlanan "Susurluk davası"nda verilen kararı yeterli görmeyerek, "Bu mahkeme kararı ilk karardır. Bunun gerisinin de gelmesini bekliyoruz" dedi.
Tüm dosyalar birleştirilmeliydi
Elkatmış, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Batman'da ele geçirilen silahlardan sonra dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, "devletin rutin dışına çıkabileceğini" söylediğini, ancak "Ne demek istiyorsun?" diyerek kimsenin hesap sormadığını söyledi. Dönemin Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman'ın Susurluk Komisyonu'na doğru bilgi vermediğini, "JİTEM diye bir şey yok" dediğini bildiren Elkatmış, "Böyle yanlış bilgi verenlerden de hesap sorulmalıdır" dedi.
Elkatmış, Susurluk davasında Abdullah Çatlı ile telefonla konuşanlar arasında emekli General Veli Küçük'ün de bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bir kısım insanlar yargılanıp mahkûm edilirken, bir kısım insanlar, bırakın mahkûm edilmeyi, yargılanamıyor bile... Mahkeme kararı ilk karardır. Bunun gerisinin de gelmesini bekliyoruz. Bu mahkeme kararı yine de bir ümit ışığıdır. Fazla ümitlenmemek lazım ama sadece bir başlangıçtır. Mahkeme görevini yapmış ve önüne gelenlerle yetinmiştir. Oysa konuyla ilgili tüm dosyalar birleştirilerek yargılama yapılmalıydı."
Ağar ve Bucak'ın dosyaları
Elkatmış, Elazığ Bağımsız Milletvekili Mehmet Ağar ve DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak'ın dokunulmazlık dosyalarının bir yıldan bu yana TBMM gündeminde bulunduğunu ifade ederek, hükümetin bu dosyaların görüşülmesi için hiçbir çaba sarf etmediğini söyledi. Bir gazetecinin, "Siz Bucak ve Ağar da yargılansın mı diyorsunuz?" sorusu üzerine, "Bunların da adı geçiyor. Biz Ağar'ı Susurluk Komisyonu'na çağırdığımızda 'Görülmekte olan bir dava var. Ben yargıya ifade veririm' demişti. 'Ben sadece yargıya ifade veririm' diyen Ağar'ın önünün açılması ve dokunulmazlığının kaldırılması lazım. Eğer suçluysa cezasını çekmeli, değilse bu şaibeden kurtulmalıdır" dedi. Elkatmış, Susurluk davasında ifade verenlerin, "Ben devlet adına bunu yaptım, emirleri yerine getirdim" dediklerini de bildirerek, bu emirleri kimlerin verdiğinin de ortaya konması gerektiğini söyledi. Elkatmış, bu insanların gerekli cezalara çarptırılmasını istedi. Devlette kaydı bulunan bazı silahların halen kayıp olduğunu ifade eden Elkatmış, "Kayıp silahlar nerede belli değil. Bu silahlar, suikast silahları. Bu silahlar bulunamadığına göre tehlike her zaman mevcuttur" diye konuştu.
Çetelerin, yıllar önce yol kesip yağma yaparken, şimdi ideolojik bir hüviyete büründüğünü, devleti soyma yoluna gittiğini kaydeden Elkatmış, şöyle konuştu: "Türkiye henüz çetelerin tasallutundan kurtulmuş değildir. Çetelerin hiçbiri hak ettiği cezayı almamış, bu nedenle de toplum 'sükutu hayale' uğramıştır. Modern devlette, çeteye, mafyaya yer yoktur. Bizde çete ve mafyayı devlet içine alıyor. Çünkü yönetim şeffaf değildir."
EVRENSEL EGE
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
