05 Şubat 2001 22:00

Adalet Bakanı, adaletsizliği savundu

Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Talat Şalk'a açılan soruşturma üzerinden savcıların delil toplama serbestisinin olmadığına dair açıklamalarda bulunarak, adaletsizliği savundu.

Paylaş
Adalet Bakanı, adaletsizliği savundu
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, cezaevleri girişinde avukatlara yapılan aramanın savunma mesleğine kısıtlama getirme amacı gütmediğini, bunun herkesin güvenliği için gerekli olduğunu iddia etti. Türk, İstanbul Barosu'na açılan soruşturmanın da İstanbul Barosu Başkanı'nın, 'F' tipi cezaevlerine karşı yürüttüğü "haksız" gerekçelere dayanan kampanyadan kaynaklandığını savunarak; cezaevlerinde süren açlık grevlerine rağmen mahkûmların başta F tipi cezaevlerinin kapatılması talebi olmak üzere hiçbir talebini kabul etmeyeceklerini söyledi.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Federal Almanya Cumhuriyeti Adalet Bakanı Herta Daeubler Gmelin'in resmi davetlisi olarak bu ülkeye gidişi öncesinde havalimanında, avukatların aranması, Talat Şalk ve İstanbul Barosu hakkında açılan soruşturma, cezaevlerinde süren açlık grevleri ve idam cezası gibi önemli konular hakkında açıklamalarda bulundu.
Savcının delil toplama serbestisi yokmuş!
Adalet Bakanı, Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk hakkında başlatılan soruşturmaya ilişkin olarak "Anayasa'nın 144. maddesine göre hakim ve cumhuriyet savcılarının yaptıkları işlemlerin kanunlara, tüzüklere, yönetmelik ve genelgelere uygun olup olmadığının denetlenmesinde Adalet Bakanlığı'nın izni ile Adalet Bakanlığı müfettişleri yetkilidir" diyerek soruşturmanın bu çerçevede yürütüldüğünü söyledi. Türk, IMF, Dünya Bankası gibi kurumlarla yazışmaların Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla yapılması gerektiğini öne sürerek yürütmenin yargıya müdahalesini savundu. Şalk, hakkında da bu nedenle inceleme başlatıldığını belirtti. Türk, "Bu çeşit görevlerde bulunan insanlar da dilediklerini yapmakta özgür değildirler" diyerek savcının delil toplama serbestisini hiçe saydı.
Mahkûmların talepleri kabul edilmeyecek
Sami Türk, Edirne F Tipi Cezaevi'nde bir mahkûmun kendisini yakmasıyla ilgili olarak, "gazete sayfalarını tutuşturarak kendisini yakmaya teşebbüs ettiğini ve şu anda hastanede olduğunu" ifade etti. Türk, "Cezaevlerinde devam eden açlık grevleri ve ölüm oruçlarının gençlerin bu ülkeye yararlı insanlar olabilecekken yanlış yollara itildiğini gösteren bir olay" olduğu iddiasını yineledi. Türk, açlık grevleri ve ölüm oruçlarının en kısa sürede sona erdirilmesini beklediğini ifade ederek, 'Bunlarla hiçbir şeyin elde edilmesi mümkün değildir. Başta F tipi cezaevlerinin kapatılması isteği olmak üzere yürütülen bu açlık grevleri hiçbir amaca hizmet etmemektedir" açıklamasında bulundu.
Baro yönetimi hakkında karar, "bağımsız" yargının
Hikmet Sami Türk, İstanbul Barosu'nun önceki gün yürütmenin savunmaya müdahalesi ve yargının sorunlarını için düzenlediği forum hakkında sorulan bir soru üzerine de savunma mesleğine herhangi bir kısıtlama getirilmesi söz konusu olmadığını, cezaevlerine girişinde yapılan kontrollerin herkesin güvenliği için yapıldığı iddiasında bulundu.
Türk, İstanbul Barosu'na karşı başlatılan soruşturma hakkında da "İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman'ın 'F' tipi cezaevlerine karşı aylarca yürüttüğü yoğun kampanyanın tamamen haksız gerekçelere dayandığını" öne sürdü. Adalet Bakanı, "Bu kampanya öylesine etkili olmuştur ki, 'F' tipi cezaevlerinin kaldırılması istemiyle açlık grevleri ve ölüm oruçlarının sona erdirilmesi ikna sürecinde İstanbul Barosu Başkanı da yer aldığı halde etkili olamamıştır" diyerek F tipi cezaevleri ile ilgili yaşanan sürecin sorumlusu olarak baroyu gösterdi. Türk, baronun kamu niteliğindeki meslek kuruluşu olarak kuruluş amaçları doğrultusunda çalışmak zorunda olduğunu belirtti. Bu amaçlar dışında çalışan kamu niteliğindeki meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevlerine, Anayasa'nın 135. maddesi gereğince kanunun belirlediği yetkili merciinin veya cumhuriyet savcılarının istemi üzerine yenileri seçilmek üzere mahkemece son verildiğini hatırlatarak "İstanbul Barosu, kendisini bu konuda savunacaktır. Bu konuda kararı verecek olan bağımsız mahkemedir" ifadelerini kullandı.
İdam cezası tartışması
Adalet Bakanı Türk, Almanya ile suçluların iadesi konusunda bazı sorunlar bulunduğunu, bunun da Türkiye'nin iadesini istediği suçluların bu ülke tarafından "siyasi suçlu" olarak kabul edilmesinden kaynaklandığını belirtti.
Türk, idam cezasıyla ilgili bir soru üzerine, Türkiye'de idam cezasının 1984 yılından bu yana fiilen uygulanmadığını hatırlattı ve şöyle dedi: "Son olarak da 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenmiş suçlardan dolayı verilmiş cezaların infaz edilmeyeceği belirli istisnalar dışında 4616 sayılı kanunla hükme bağlanmıştır."
Türk, Türkiye'de fiilen idam cezası uygulanmadığını, ancak kanunlarda halen idam cezasının varlığının, suçluların iadesi konusunda engel oluşturduğunu söyledi. Türk, idam cezasının kaldırılması sorunu tartışılırken suçluların iadesi sorununun da gözönünde bulundurulması gerektiğini ifade etti.
Hikmet Sami Türk Almanya'da cezai konularda adli yardımlaşma, suçluların iadesi, hükümlülerin nakli konularında temaslarda bulunacak. Türk hükümlülerin sorunlarını yerinde incelemek amacıyla Berlin'de bir cezaevini de ziyaret edecek, ayrıca Berlin'de Federal Meclis Başkan Yardımcısı, İnsan Hakları ve İnsani Yardım Komisyonu, Hukuk Komisyonu üyeleriyle de görüşecek.
ÖNCEKİ HABER

Kırmızı ışıkta bekleyen devrim!

SONRAKİ HABER

İşçi birliği örüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa