15 Ocak 2001 22:00

El Salvador tabut yardımı istedi

Orta Amerika'yı vuran depremden en çok etkilenen El Salvador'da ölü sayısı giderek artıyor.

Paylaş
El Salvador tabut yardımı istedi
Orta Amerika'yı vuran depremden en çok etkilenen El Salvador'da ölü sayısı giderek artıyor. Son bulunan cesetlerle birlikte, ölü sayısı 403'e yükseldi. Polis, 1117 kişinin yaralandığı depremde 11 bin 57 kişinin kurtarıldığını, ancak kayıp sayısının bilinmediğini kaydetti.
Polis ayrıca, 8000 evin tamamen yıkıldığını, 17 bine yakın evin ise hasar gördüğünü açıkladı.
El Salvadorlu yetkililerin, Kolombiya'dan acilen 3000 tabut istemesi, durumun vehametini gözler önüne seriyor.
Cumartesi günü meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki depremde, başkentteki bir orta sınıf mahallesi, toprak kayması nedeni ile adeta çamurdan bir dağın altında kaldı. Tonlarca çamurun altındaki evlerde, 1000'den fazla insanın olduğundan endişe ediliyor.
Bu arada, depremin üzerinden 30 saat geçtikten sonra, bir kişi enkazın altından sağ çıkarıldı. Başkent yakınlarındaki Santa Tecla'da evi toprak altında kalan 22 yaşındaki Sergio Armando Moreno, yardım ekipleri tarafından kurtarıldı.
AFP'ye demeç veren kurtarma yetkilisi, "Genç adamı depremden 30 saat sonra sağ bulduk. Sadece bacaklarından yaralanmıştı" dedi. Yetkili, iş makinaları kullanmadan kazma ve kürekle sürdürülen enkaz kaldırma ve kurtarma çalışmalarına devam edeceklerini belirterek, "Saatler sonra bir insanı kurtarmak umutlarımızı artırıyor" diye konuştu.
Türkiye de yardım gönderdi
Yapılan uluslararası yardım çağrısının ardından, birçok ülke, kurtarma çalışmalarına maddi, teknik ve insani destek veriyor. Almanya, Hollanda, Tayvan, İspanya, Meksika, ABD, İngiltere ve Panama'dan yardım ekipleri, başkent San Salvador'a doğru yola çıktı. Kurtarma çalışmalarına destek veren ülkeler arasında, Türkiye de var. İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve GEA-Toprak Ana adlı gönüllü kuruluş mensuplarından oluşan toplam 24 kişilik arama ve kurtarma ekibi, El Salvador'a gitti. Sivil Savunma Genel Müdürlüğü'nden 15, GEA'dan da 9 kişinin katılımıyla oluşturulan Türk arama ve kurtarma ekibine başkanlık eden Kamil Doğan Topaçlıoğlu, Atatürk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, "Birçok can kaybı olduğunu zannediyoruz. Bu nedenle seçili ekiplerden biri olan Türkiye, özellikle tercih edildi" dedi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Yasal yollarla orman talanı
Ziya Özışık
Orman Bakanı Nami Çağan'ın, İstanbul'da 1140 hektar alanın hatalı kadastro uygulaması sonucu ormanlık alandan çıkarıldığı şeklindeki ihbarların bir bölümünün doğru olduğunu açıklamasıyla, orman alanlarının rant amaçlı kimi kurum ve kuruluşlara peşkeş çekilmesi tekrar gündeme geldi. Özellikle büyük kentlerde kaçak yapılaşmanın bir aracı olarak kullanılan orman alanları, Orman Yasası'nda bulunan bazı boşluklar kullanılarak, rant çevrelerinin iştahını kabartıyor. Kaçak yapılaşma kapsamında gecekondu yerleşimleri büyürken, suç şebekeleri eliyle lüks villalar ve kaçak kentlerin sayısı da orman alanlarının talan edilmesi suretiyle dikkat çekici bir artış gösteriyor. Maliye Bakanlığı ise, "orman arazilerini orman alanını işgal edenlere satalım" önerisiyle talanı meşrulaştırıyor.
Orman Yasası neye hizmet ediyor?
1140 hektarlık alanın peşkeşine zemin hazırlayan yasal düzenleme 30 yıllık talan geleneğinin sürdürüleceğine işaret ediyor. Yapılan araştırmalar Türkiye'de bulunan orman alanlarının büyük bir bölümünün (1950 ile 1991 yılları arasında tüm orman alanlarının yüzde 56'sı) yasal düzenlemelere istinaden orman alanı olmaktan çıkarıldığını gösteriyor.
Her seçim döneminde yapılan yeni düzenlemeler ve değişiklikler sonucu orman tanımı değiştiriliyor ve sonuç olarak geri dönüşü olmayan birçok orman alanı küçümsenemeyecek kadar büyük talanlarla yok ediliyor. Sadece, 1982- 87 yılları arasında yapılan 5 değişiklikle 2.6 milyon dönüm orman, orman arazisi dışına çıkarıldı.
Orman alanlarının yasal düzenlemelerle talanının tarihine şöyle bir bakarsak her anayasa değişikliğinde yetkililerin ormanlarımıza dokunmadan edemediğini görüyoruz. İlk olarak 1961 anayasasında bulunan "orman alanlarında daraltma yapılamaz " maddesi 1970 yılında 1255 sayılı yasa ile tedavülden kaldırılmıştır. Uzmanlar tarafından talanın miladı olarak tanımlanan bu yasal değişiklikle 1961 yılından bu yana orman özelliğini yitirdiği iddiasıyla köklü bir orman katliamı başlamıştır. 1973 tarihinde çıkarılan 1744 sayılı yasa ile orman yasasının 2. maddesi gereği yapılan bu uygulamanın ardından 1982 anayasının 1169/4 ve 170/1 maddeleri gereği kalınan yerden devam edilerek bu sefer 2/B maddesi kapsamında "1981 öncesi orman niteliğini kaybetmiş yerleri orman alanı dışına çıkarılması" söz konusu olmuştur. Son olarak da 2984 sayılı kanun ile orman köylüsünü topraklandırma kandırmacası üzerinden yasa uygulanmaya başlamıştır. Orman köylüsünü kalkındırma şemsiyesi altında yapılan bu talanın en büyük kanıtı, yaşama ilk geçirildiği yerlerin, orman köylüsüyle uzaktan yakından ilgisi olmayan Beykoz ve Antalya Yeşilbayır'da villaların yapılmasıdır.
Büyük kentler 2/B dışında bırakılsın
Konuyla ilgili görüştüğümüz Orman Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Kadir Erdin, orman alanlarının yasal yöntemler kullanılarak talan edilmesinin sadece bugünün olayı olmadığını belirterek, bunun geçmişte yapılan düzenlemelerin bir sonucu olduğunun altını çizdi. Kadir Erdin, özellikle 2/B düzenlemesi üzerinde durarak, bu yasanın çıktığı dönem itibariyle öz olarak olumlu bir düzenleme olduğunu fakat kullanımının talanı kolaylaştırdığını söyledi.
Erdin, orman köylüsünü toprak sahibi yapmanın olumlu bir yaklaşım olduğunu fakat, yasa üzerinde inceleme yapıldığında, yasanın arazi mafyası ve siyasal rant çevreleri tarafından kullanıldığının görüleceğine vurgu yaptı. Akdeniz ve Ege kıyılarındaki ormanlık alanların, bu yasa kullanılarak, her türden mafyavari işlere bulaşmış turizm şirketlerine peşkeş çekildiğini kaydeden Erdin, 1744 sayılı yasa ve bu yasaya ait 2/B düzenlemesinin büyük kentlerde ve turizmin yapıldığı kıyılarda kapsam dışı bırakılması gerektiğini ifade etti. Birçok açıdan ormanların her an kullanıma hazır araziler olarak görüldüğünü belirten Erdin, maden alanına tahsis aracı olarak da orman alanlarına zarar verdiğini söyledi. 49 yıldır Turizm Teşfik Yasası kapsamında deniz kıyılarında bulunan ormanlara da çok büyük zararlar verildiğini anlatan Kadir Erdin, "Bütün bunlar ormanlanlarımıza ne şekilde sahip çıktığımızın göstergesidir" dedi.
'Biz planlamayacağız'
Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar da, Maliye Bakanlığı tarafından ortaya atılan "orman alanlarının, alanı işgal eden kişilere satılması" önerisini, talan projesi olarak değerlendirdi. "Gecekonduda yaşayan yoksul halkın arkasına sığınanların, ağızlarından akan suyu yalarken çıkardıkları seslere bakıldığında, pazarlığı yapılan pastanın iştah kabarttığı anlaşılıyor" diyen Uyar, bu projenin yoksul halk kesimlerine satış kılıfına gizlenmiş yandaşlara peşkeşten başka bir şey olmadığını dile getirdi. Bu uygulamayla halkın ortak malı ve kentlerimizin geleceği olan kamu arazilerini tüketmenin hedeflendiğini vurgulayan Uyar, şehir plancılarının bu çarpık planın bir parçası olmayacağını ifade etti.
ÖNCEKİ HABER

Tüzel DİSK'i ziyaret etti

SONRAKİ HABER

'1. Perde Operasyonu'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...