10 Ocak 2001 22:00

Tutuklularla görüşmeler

   yeniden başlamalı

Paylaş
Tutuklularla görüşmeler yeniden başlamalı
TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi Mehmet Bekaroğlu, TMMOB İkinci Başkanı Kaya Güvenç, TTB İkinci Başkanı Metin Bakkalcı ve İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün 9 Aralık 2000 tarihinde yaptığı "F tipi cezaevlerine geçiş, toplumsal mutabakat sağlanıncaya değin ertelenmiştir" şeklindeki açıklamasını gündeme getirerek, 9 Aralık gününe tekrar dönülmesi gerektiğini vurguladılar.
İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi'nde önceki akşam yapılan ortak basın toplantısında, cezaevlerindeki ölüm oruçları ve açlık grevlerini sonlandırmak için yapılan görüşmeler ve operasyon sonrasında yaşananlar hakkında bilgi verildi.
Toplantının açış konuşmasını yapan İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, açlık grevlerinin bitirilmesi ve toplumsal mutabakatın sağlanmasını istediklerini dile getirerek, bunu başaramadıklarını söyledi. "Adalet Bakanlığı görüşmeleri kesmemiş olsaydı olumlu bir sonuç çıkabilirdi" diyen Sayman, ölüm oruçlarının sürdüğü gerçeğinin gündemden düşürülmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Tecrit kaldırılmalı
Operasyondan bir gün önce Bayrampaşa Cezaevi'ne gittiğini hatırlatan Sayman, tutuklu ve hükümlülerin kendisine, tecridin olmadığı her çözüm yoluna açık olduklarını söylediklerini anlattı. Bu görüşmenin pazar günü öğle saatlerinde gerçekleştiğini aktaran Sayman, tutuklu ve hükümlülere akşam saatlerinde görüşmeye geleceklerini söylediğini, ancak daha sonra onları arayarak görüşmenin pazartesi sabahı olabileceğini bildirdiğini kaydetti. Sayman, "Ben bu görüşmeyi yaptığım sırada zaten operasyon kararı alınmış ve hazırlıklar yapılıyormuş. Nitekim aynı geceyarısından sonra saat 04.30'da operasyon başladı" dedi. Görüşmelerin kamu hukuku ile çözülebileceğini belirten Sayman, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün 9 Aralık tarihinde verdiği sözü tutmak zorunda olduğunu kaydetti.
Hukuksuzluk zinciri
Yücel Sayman, medyada ölüm oruçlarıyla ilgili haber yer almamasının yayın yasağından kaynaklandığını ve bunun hukuki olup olmadığını soran bir gazeteciye, "Yayın yasağı gibi bir durum yok. Ama öyle bir keyfilik var ki, savcı, jandarma gelip çok rahat sokaktan insanları alıp götürebiliyor. Ben neden alıp götürüldüğümü jandarmaya telefon edip sormak zorunda kalıyorum. İnsanlar, en temel hakları olan gösteri haklarını kullandıkları için 169. maddeden yargılanıyorlar, DGM'ye sevk ediliyorlar, örgüt üyesi muamelesi görüyorlar, keyfi olarak gözaltı süreleri uzatılıyor, 'avukatınla görüşemezsin' deniyor. Böyle bir dizi hukuksuzluk zinciri söz konusu. Ben bir avukat olarak bunlara cevap veremiyorum. Ancak şunu söyleyebilirim, yönetim kimin elindeyse yasalar ona göre düzenleniyor" yanıtını verdi. Sayman, "Şimdi bu keyfiliğe karşı ya susma ya konuşma zamanıdır" diye de ekledi.
Çözüm olanağı yüksekti
Toplantıya katılan milletvekili Mehmet Bekaroğlu ise, ölüm orucu sürecini, 19 Aralık müdahalesini ve sonrasında yaşananları anlattı. Görüşme heyetinin cezaevine operasyon yapılmasını istemediğini, operasyon öncesi çözüm olanağının yüksek olduğunu söyleyen Bekaroğlu, "32 insan öldü ancak, F tipi tartışmaları bitmedi, ölüm oruçları bitmedi, cezaevi sorunları bitmedi. Tüm bunlar gösteriyor ki, operasyon başarısız olmuştur. Eğer ölüm oruçlarının bitirilmesi için girişimde bulunulmazsa, yakında cezaevlerinden 1, 2, 4, 8 şeklinde tabutlar çıkacaktır. Şu anda yaşanan bu sessizlik, insanı ürkütüyor. Bu ölüm sessizliğidir, sessizliği bozmak gerekiyor. Sonucu ölümlerdir bu sessizliğin" dedi. İnsanların yaşanan bu süreçten çok kötü etkilendiğini söyleyen Bekaroğlu, "Bana gelen milletvekilleri ya da telefon eden insanlar, 'Seninkiler ölmedi, hala yaşıyor' diyorlar. Asıl üzücü olan budur. Çünkü insanlar böyle düşünüyor. İnanılması için ne bekleniyor, insanların ölmesi mi?" diye sordu.
Bekaroğlu, "Eğer 9 Aralık günü bakanın F tipi cezaevlerinin ertelendiği yönünde yaptığı açıklama sonrasında bir çözüme gidilseydi, demokratikleşme adına pek çok şeyin değişebileceğini düşünüyorum" diye konuştu.
'Kırığı çıkığı olmayan tutuklu yok'
Operasyonlar sonrasında Sincan F Tipi Cezaevi'ne gittiğini söyleyen Bekaroğlu, burada dayak ve işkence izlerine rastladığını söyledi. Bu durumu Adalet Bakanlığı'na bildirdiğini anlatan Bekaroğlu, Bakan Türk'ün bu durumla ilgileneceğini söylediğini aktardı. Yaptığı incelemelerde kırığı çıkığı olmayan tek bir tutukluya dahi rastlamadığını anlatan Bekaroğlu, şöyle devam etti: "Sincan Cezaevi'nde bir hücreye girdik. 20 yaşlarında bir genç vardı. Nerede olduğunu, adını bilmiyordu, bulunduğu yeri algılayamıyordu. Ona kendisi hakkında bilgi verdikten sonra yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. Anladım ki bu genç, operasyonları protesto ederken Ankara'da gözaltına alınmış, Ulucanlar'da 4 gün kaldıktan sonra Sincan'a getirilmiş. Genç, yalnız olduğundan şikayet ediyordu. Cezaevi müdürünün bana verdiği bilgiye göre, bu gence 169. maddeden dava açılmış."
11 bin siyasi tutuklunun bulunduğuna dikkat çeken Bekaroğlu, "Bu durumu Adalet Bakanlığı'na sorduğumda, cezaevindeki siyasi tutuklu ve hükümlülerden sadece 2 bininin silah kullanmaktan içeride bulundukları, diğer 9 bininin ise yardım yataklık ya da sempatizan olmaktan içeride bulunduğu söylendi" bilgisini verdi.
Zorla müdahale yapılamaz
TTB İkinci Başkanı Metin Bakkalcı, ölüm oruçlarının "intihar" olmadığını vurgulayarak, "İnsanlar hak almak için kendi bedenlerini ölüme yatırmıştır. Bu nedenle zorla müdahale yapılması mümkün değildir, bu kişilerin izni gerekir" dedi. Cezaevindeki tutukluların, TTB'den gelecek doktorların kendilerini muayene etmesini istediklerini aktaran Bakkalcı, bu yönde girişimlerde bulunduklarını ancak, bakanın sadece bu konuyla ilgileneceğini söylediğini aktardı.
TMMOB Başkanı Kaya Güvenç ise, operasyonun hiçbir sorunu çözmediğini söyleyerek, 9 Aralık gününe tekrar dönülmesinin önemli olduğuna vurgu yaptı.
ÖNCEKİ HABER

'Bor madenlerini satmak suçtur'

SONRAKİ HABER

Tüzel: Gidişata dur demek için birleşelim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...