03 Ocak 2001 22:00

'Bir ekmeğimiz vardı, onu da aldılar'

Adana Ayakkabıcılar Sitesi'nde çalışma saatleri belirsiz, sigorta yok... Çoğu genç, hatta çocuk işçiler, sitede büyüyor, çıraklıktan kalfalığa, ustalığa 'yükseliyor', ama bir aylık ücretleri ile ürettikleri bir çift ayakkabıyı dahi zor alıyorlar.

Paylaş
'Bir ekmeğimiz vardı, onu da aldılar'
Sinan Araman
Ayakkabı, kundura, bot, sandalet... Mağaza vitrinlerini süsleyen yazlık, kışlık çeşit çeşit ayakkabılar... Kimi yerde yoksulluğun, kimi yerde zenginliğin simgeleri... Milyonlarca insanın asgari ücret ile ya da bunun da altında ücretle çalıştığı bir ülke Türkiye. Adana Ayakkabıcılar Sitesi'nde çalışanlar da öyle. Çalışma saatleri belirsiz, sigorta yok... Öyle ki, bir aylık maaşları ile ürettikleri ayakkabıyı zor alıyor emekçiler...
Çoğunluğu 10-18 yaşları arasında çıraklar, 18'i geçmiş kalfalar ve 30'unu geçmiş ustalar. Küçük işyerlerinde çalışan ustalar bazı yerlerde işyerinin sahibi durumunda. Adana Ayakkabıcılar Sitesi, Sarı Yakub Mahallesi'nde, tarihi Yağ Camii alt tarafında. 2000'den fazla işçinin çalıştığı, dağınık bir şekilde yüzlerce irili ufaklı atölye ve işyeri. Çoğu ahşap binalar içinde üretim yapan bu sitede işgücünün çoğunluğunu çocuk ve gençler oluşturuyor. Binlerce genç bu sitede büyümüş. Ama artık belli bir yaşa geldiklerinde, kazandıkları harcamalarına yetmediği için çareyi başka işler arayarak bulmaya çalışıyorlar. Nasıl olsa yerlerinini dolduran, yoksul binlerce çocuk işçi var.
Kriz en çok bizi vurdu
Veli Sunar, çocuk yaştan itibaren bu sitede çalışmış. Şimdi 24 yaşında. İşi bırakmış, başka bir iş arıyor. Ayakkabıcıların sefaletini göstermek için bizi aldı götürdü siteye. Yarım gün sitede Veli'yle birlikte dolaşıp, işçilerle sohbet edip, sorunlarını dinledik. 30 yıldır ayakkabı işçiliği yapan İzzet Usta 2 çocuk babası. Sigortası halen yok. Kazançları çiftbaşı. Üretilen her çift ayakkabı ücretinden alınan belli bir yüzde alıyor. "Yaşayanlar iyi yaşıyor zaten. Biz ise perişan durumdayız, yıllardır" diyor İzzet Usta. Krizin en çok ayakkabıcıları etkilediğini, özellikle '94 krizinden bu yana yurtdışı ihracatının bittiğini söylüyor. '94'ten önce kısmen de olsa Rusya, Romanya, Bulgaristan gibi birkaç ülkeye ihracat olduğunu belirtiyor ve "Murat Demirel'ler, hortumcular milyar dolarları götürürken, biz borç harç içinde bayramı geçirmeye çalışıyoruz" diyor.
Bir milyonu paylaşıyoruz
Ali usta ilkokul üçten bu yana sitede ayakkabı freze işinde çalışıyor. Yan taraftan bir ayakkabı üreticisi amca, hemen söze giriyor bizi görünce: "Çek kardaş. Çek rezilliğimizi, iyi çek". Ali Usta devam ediyor anlatmaya: "Asgari ücret alıyorum, sigortam yok, çalışma saatlerimiz belli değil. İş olduğunda kimi zaman sabahtan gece 12'ye kadar çalışıyoruz." Çırağı 14 yaşındaki İsa Erdal. 3 yıldır bu işte çalışıyor. Ücreti haftalık 8 milyon, aylık 32 milyon yani. İlkokul beşten terk. "Okumak istemiyorum. Çünkü aileme para kazandırmam gerekli" diyor İsa. Yalçın; "Buyur kardeş, rezilliğimizi yazacaksan buyur" diyor başka bir atelyede. 25 yaşında kalfa statüsünde çalışıyor Yalçın. 10 yıldır bu işte olduğunu söyleyen Yalçın, evli ve bir çocuğu var. "Küçük esnaf zor durumda" diyor Yalçın ve aynı işyerinde usta olan Recai Özdemir ekliyor; "Günde bir milyonu paylaştığımız oluyor. Asgari ücretlilerin bile durumu bizden daha iyi. Hiç olmasa standart bir geliri ve sigortaları var."
Recai Usta 23 yıldır bu işte çalıştığını, Bağ-Kur'a kayıtlı olduğunu, ama 2 yıldır primini yatıramadığını ve evine haciz geleceğini belirtiyor ve "23 yıldır çalışıyorum. Hiçbir şeye sahip olamadım. Bir avrat ve 3 çocuktan başka" diyor. Krizlerle birlikte küçük esnafın öldüğünü, var olan üretimin tamamen büyüklere kaydığını ve özellikle küçük esnafın vergiler altında ezilip işyerlerini kapattığını anlatıyor.
Sitede dolaşırken tamamen ayakkabıcılardan oluşan ahşap bir binaya giriyoruz. Koridorlar karanlık ve kirli. Rastgele girdiğimiz atölyede Ali Çabuk ustayla karşılaşıyoruz. Ali Usta aynı zamanda atölyenin sahibi. Soruyoruz, anlatmaya başlıyor Ali usta: "Bir ekmek buluyorduk onu da elimizden aldılar. Devlet tefeciyi geçti."
Binadan çıkıyoruz. Başka bir küçük işyerindeyiz. Üçü çocuk, ikisi genç işçi çalışıyorlar. Biz de onlar çalışırken soruyoruz. 12 yaşında Osman Akın, bir aydır bu işe başladığını, Mardinli olduğunu belirtiliyor. Adana'nın Kürt emekçilerinin olduğu Dağlıoğlu Mahallesi'nde oturan Osman bütün çıraklar gibi haftalık üç beş milyona çalışıyor. 4 kardeş olduklarını, sadece iki yıl okuyabildiğini, diğer kardeşlerinden birinin ilkokul bire gittiğini, birinin mobilyacıda çalıştığını ve diğerinin de şalgamcılık yaptığını söylüyor. Babası da Arabistan'da çalışıyormuş Osman'ın. "Hem okumak hem de çalışmak istiyorum. Ama aileye katkıda bulunmak için okuyamıyorum, çalışıyorum" diyor.
İşçilerle birlikte çalışan işyeri sahibi Mehmet Kaplan 26 yaşında ve evli. "Giderlerimiz çok, gelirlerimiz az. Mağazaların ve toptancıların bize önerdiği fiyattan iş almak zorundayız. Fiyatı bizim belirleme şansımız pek yok. Kazancımız yüzde 25'e düştü. Perişan durumdayız" diyor.
Sitede çırak, kalfa, usta ve hatta küçük işyeri sahiplerinin dilinde aynı feryat; "Biz yaşamıyor, sürünüyoruz."
ÖNCEKİ HABER

Yılın ilk günü işten atıldılar!

SONRAKİ HABER

'Neden öldüğümü bilmek istiyorum'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...