31 Aralık 2000 22:00

Tatildeki kazalarda 166 kişi öldü

Türkiye genelinde, son 8 günde meydana gelen trafik kazalarında 166 kişi öldü, 316 kişi yaralandı.

Paylaş
Tatildeki kazalarda 166 kişi öldü
Türkiye genelinde, son 8 günde meydana gelen trafik kazalarında 166 kişi öldü, 316 kişi yaralandı. Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı'dan alınan bilgiye göre, 23-30 Aralık günlerinde (saat 24:00'e kadar) 123 ölümlü kaza yaşandı. Bu kazalarda 166 kişi öldü, 316 kişi yaralandı. Kamyon, tır ve kamyonetlerin karıştığı kazalarda 40, otomobillerin karıştığı kazalarda ise 96 kişi hayatını kaybetti.
Trafikten sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Nihat Kurtiç, bu bayram tatilinde, kazaların sert kış şartlarına rağmen önceki yıllara oranla azaldığını kaydetti. Bu arada, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün başlattığı "akıllı yol" uygulamasıyla karayollarının uzaktan kontrol edilip denetlenebileceğini hatırlatan Kurtiç, şöyle konuştu: "Bolu Dağı geçişinde başlatılan bilgisayarlı yol denetim sisteminin ülke çapında yaygınlaştırılması planlanıyor. Bu sistemin bir ucu trafik polisine bağlanırsa trafik komuta merkezinde, bilgisayar ekranından trafik kurallarını ihlal eden tüm sürücüler takip edilerek yakalanabilir. Teknoloji ile 24 saat denetim sayesinde kurala uyma oranı da artar." Kurtiç, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, sistemi 2 ay içerisinde Bağdat Caddesi'ne kuracağını sözlerine ekledi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Öndül: 'Yaşam hakkı öldürülerek
   savunulamaz'
İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül, İHD'nin ölüm oruçları eylemlerini destekleyen tek bir açıklaması olmadığını bildirerek, "İHD ölüm orucu eylemcisi değildir" dedi. İHD'nin ölüm orucu süreçlerinde insan haklarına aykırı, hukuksal mevzuat ve uygulamaları ele aldığını kaydeden Öndül, DGM'ler ile F tipi cezaevlerinin kapatılması, TMY'nin kaldırılması, üçlü protokolün iptal edilmesi ve işkence ile katliamların sorumlularının yargılanması için yıllardır mücadele ettiklerinin altını çizdi. Öndül, yaşam hakkının öldürülerek değil, insan onuruna uygun koşullar yaratılarak savunulabileceğini vurguladı. Öndül, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün, İHD'yi kastederek, "Herkes kendi görevini yapsın. Onlar ölüm oruçlarına destek vermeyi sona erdirsinler" şeklindeki sözlerine cevaben yaptığı yazılı açıklamada, "İHD kendi görevini yapmaktadır" dedi.
İHD'nin mağdurla kendisini özdeş görmediğini, ancak mağdurun haklarını savunduğunu belirten Öndül, haklar ve özgürlüklerden yana olmanın, mağdura yöneltilen eleştirileri de üstlenmek anlamına gelmeyeceğinin altını çizdi. İnsan haklarına aykırı her konuyu, açlık grevi ve ölüm oruççusunun talebinden ve eyleminden bağımsız olarak her şart altında savunduklarını dile getiren Öndül, İHD'nin hükümet dışı, gönüllü ve bağımsız bir insan hakları örgütü olduğunu kaydetti. Öndül, insan hakları hukukuna uygun düzenlemeler yapılması için demokratik baskıda bulunmaya ve aykırılıkları kamuoyuna duyurmaya devam edeceklerini belirtti.
Bakanlık görevini yapmıyor
Adalet Bakanlığı'nın görevini insan haklarına uygun olarak yapmadığını vurgulayan Öndül, devlet kaynaklı bilgilerin tek doğru bilgi olduğu sanısının kamuoyuna ve kitle iletişim araçlarına benimsetilmeye çalışıldığına işaret etti. F tipi cezaevlerinde işkence yapılmadığına dair açıklamalar yapıldığını ancak gerçeğin böyle olmadığını kaydeden Öndül, F tipi cezaevlerinde hukuki bir rejimin olmadığını ifade etti. Öndül, Türk'ün, F tipi yaşamın hangi normatif düzenleme ile sürdürüldüğünü açıklamadığına dikkat çekerek, "Operasyonlara karar verenler, yüzlerce kafası, kolu kırılmış, vücutlarında kurşun yaraları ile cezaevinde tedavi olanaklarından yoksun tutulanların seslerinin duyulmayacağını hesap ediyorlarsa yanılıyorlar" dedi. En az 30 kişinin ölümüyle sonuçlanan operasyonun, doğruluğunu, yerindeliğini ve haklılığını savunmanın olanaksız olduğunu vurgulayan Öndül, ölüm oruçlarının ve açlık grevlerinin durdurulmasının hâlâ olanaklı olduğunu vurguladı. Şartlı Salıverme Yasası ile F tiplerine nakli "zorunlu" kılan nedenlerin ortadan kalktığına dikkat çeken Öndül, F tiplerinin boşaltılmasını, sorumlular hakkında soruşturma açılmasını ve insan haklarına uygun hukuksal düzenlemelerin yapılmasını istedi. Öndül, "Görevlilerin ve medyanın da kendi üzerine düşeni, sorumluluk sahibi olarak ve etik kurullara dayanarak düşünmesini ve gerçekleştirmesini istiyoruz" dedi.
ÖNCEKİ HABER

Aileler işkenceye tanıklık ediyor

SONRAKİ HABER

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e bir köprü:

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...