30 Aralık 2000 22:00

F Tipi'nin sınırları bile korkunç

Cezaevlerine yönelik olarak 19 Aralık sabahı başlatılan operasyonun bir ayağı da dışarıdaydı.Cezaevlerine yapılan müdahale başlamadan Ankara'daki pek çok ev gece yarısı basıldı, gözaltına alınanlar oldu.

Paylaş
F Tipi'nin sınırları bile korkunç
Cezaevlerine yönelik olarak 19 Aralık sabahı başlatılan operasyonun bir ayağı da dışarıdaydı.
Cezaevlerine yapılan müdahale başlamadan Ankara'daki pek çok ev gece yarısı basıldı, gözaltına alınanlar oldu. "Ölüm oruçlarına destek verdikleri" bahanesiyle gözaltında kaldılar günlerce. Yetmedi, tutuklandılar. Apar topar işleyen bir sürecin ardından soluğu F tipi cezaevlerinde aldılar. Sadece cezaevlerindekilerin değil, dışarıda yürütülen operasyonlarda gözaltına alınanların da yeri yurdu belli değildi.
Oğlu 19 Aralık gecesi gerçekleşen operasyonda evinden gözaltına alınan bir tutuklu yakını, oğlunun izini Sincan F Tipi Cezaevi'nde buldu.
Çok kısa bir süre gerçekleşebilen görüşmede, sadece oğlunun açlık grevinde olduğunu öğrenebilen ve adını kullanmamamızı isteyen tutuklu yakını, gördüklerinin ve yaşadıklarının, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün söylediklerinin aksine F tipi cezaevi gerçeğini gözler önüne serdiğine dikkat çekiyor.
Sincan F tipi Cezaevi'nde bulunan tutuklu ve hükümlülere götürülen elbiselerin hiçbirinin çocuklarına verilmediğini, jandarma başçavuşunun ağzından kendilerine söylendiğini bildiren tutuklu yakını, elbiselerin birbirine girmiş bir vaziyette, dışarıda çamurun içinde bekletildiğini belirtti.
Sincan F tipi Cezaevi'ne ancak taksi ya da özel araçlarla ulaşılabildiğini anlatan tutuklu yakını, tutuklu yakınlarının cezaevini ararken sık sık kaybolduklarını söyledi. Kilometrelerce uzaktan gelen yaşlı tutuklu annelerinin, "Belki çocuğuma verebilirim" diye yüklendiği eşyalarla otobüsle Sincan'a, oradan Yenikent'e, ordan da kilometrelerce yürüyerek cezaevine ulaştığını bildiren tutuklu yakını, yaşlı annelerin, ölüm orucunda olan ve tek kişilik hücrelerde tutulan çocuklarını göremeden, gözleri yaşlı geri memleketlerine dönmek zorunda kaldıklarını anlattı.
'Yönetim askerin elinde'
Cezaevi sınırları içerisine girdiklerinde jandarma barikatlarıyla karşılaştıklarını ve burada bilgisayardaki kayıtlara bakarak çocuklarının izini bulabildiklerini söyleyen tutuklu yakını, görevlinin kendisine çocuğunun cezaevinde olmadığını söylediğini ancak, bilgisayarda çocuğunun adını gördüğünü ve görevliye gösterdikten sonra hangi hücrede kaldığını öğrenebildiğini bildirdi. Cezaevi sınırları içerisinde dört kez jandarma barikatıyla önlerinin kesildiğini ve arandıklarını ifade eden tutuklu yakını, "Meğer asıl aramalar bunlar da değilmiş. Bunlar arazide gerçekleşen aramalar. İki adımda bir jandarma ile karşı karşıyasınız. Yıldırma politikası bu. Ailelere psikolojik işkence yapıyorlar. Cezaevi sınırları içerisine girdiğinizde, bambaşka her şey. Ürperiyorsunuz. Askeri bir rejimin bire bir içindesiniz. Her yanınız, asker ve jandarma. Polis hiç yok" diye konuştu.
Saatlerce arama, on dakika görüş
Aramalarda, üzerlerindeki kâğıdın ve kalemin alındığını, en küçük bir metale dahi duyarlı arama noktalarından geçerken de neyin öttüğünün anlaşılamaması nedeniyle saatlerce bekletildiklerini kaydeden tutuklu yakını, "Pantolonunuzdaki fermuar, ceketiniz düğmesi, ayakkabınızın topuğundaki bir metal parçası ya da çivi bile ötüyor. Üzerindeki her şeyi çıkarmak zorunda kalıyorsunuz. Ayakkabılarımızı çıkarıp, tabanlarımızın altına varıncaya kadar aradılar" diyerek, sadece kendilerine verilen kimlikle ve nüfüs cüzdanıyla içeriye girilebildiğini ve üzerlerindeki kâğıt paraların dahi alındığını bildirdi.
Cihaz aramasından sonra da tekrar tekrar arandıklarını ifade eden tutuklu yakını, aramaların saatlerce sürdüğüne görüşün ise 10-15 dakika ile sınırlı tutulduğuna dikkat çekti. Cam bölmelerin arasından telefonla gerçekleşen görüşmelerin dinlendiğini ve görüşmelerin kesilebildiğini belirten tutuklu yakını, oğlunun halsiz ve gözlerinin çukurlarına gömüldüğünü anlattı.
Oğlu ile ikinci kez görüşemediğini ve oğlunun 3 kişilik hücrelerden tek kişilik hücreye atıldığını öğrendiğini bildiren tutuklu yakını, "1980 darbesini de yaşadık. Bu o askeri rejimi aratır durumda. Endişelerimiz ve korkumuz giderek büyüyor. Çocuklarımızın hepsi açlık grevinde. Birbirlerinden habersiz. Yapayalnız. Hücrelerinde ölüme terk edildiler" diye konuştu. Toplu ölümler yaşanabileceğine ve çocuklarının ölülerini bile aramak zorunda kalacaklarına işaret eden tutuklu yakını, oğlunun yargısız, tutuklanarak F tipi cezaevine götürüldüğünü ve yargılanmasının ne zaman olacağını dahi öğrenemediklerini belirtti.
ÖNCEKİ HABER

Küreselleşmeye karşı öfkenin yılı

SONRAKİ HABER

Tutuklu aileleri:

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...