19 Aralık 2000 22:00

Tersane işçisi sessizliğe öfkeli

Türkiye'nin son kamu tersaneleri olan Haliç ve Camialtı tersanelerinin kapatılması kararına karşın etkili bir karşı koyuş örgütlenememesine işçiler tepki gösteriyor.

Paylaş
Tersane işçisi sessizliğe öfkeli
Sinan İmrek
Haliç ve Camialtı tersane işçileri, her aldığı kararla ülkeyi daha bağımlı hale getiren hükümetin, 'zarar' ettiği gerekçesiyle tersaneleri kapatma kararını geri almasını istiyorlar. Haliç'in İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'ne, Camialtı tersanesinin bedelsiz kapatılıp İl Özel İdaresi'ne peşkeş çekilmesi durumunda ülkenin 550 yıl önce kurulan, anıtlar ve müzeler kapsamında olan son kamu tersaneleri de yok edilmiş olacak. Daha önce çeşitli eylemlerle seslerini duyurmaya çalışan tersane işçileri, tepkisizlikten rahatsız. Haliç ve Camialtı işçileri, sendikanın kendilerine sahip çıkmadığını belirterek, peşkeş karşısında sessiz kalmasını eleştirdiler. İşçiler, zarar ettiği söylenen tersanelerin zarar etmemesinin ancak Galata Köprüsü'nün açılmasıyla mümkün olabileceğini söyleyerek, köprünün bir an önce açılmasını istediler. Yapımı için sipariş verilen 40 botun imalatı, Bakan Yüksel Yalova'nın talimatıyla durdurulmuş durumda. Gelen yeni siparişlere de hükümet kararı nedeniyle cevap verilemiyor. 1980 yılında 7000 kişi çalışırken bu sayı bugün 850'nin altına düşürüldü. Mart ayında işçi sayısının 400'e düşürülmesi planlanıyor.
'Sendika eylemsizliğe itiyor'
İnce saç bölümünde çalışan Hasan Kandil, Haliç ve Camialtı'nın özelleştirme sorunuyla bağlantılı olduğunu belirterek, "Buralar küçük lokma olarak görülüyor. Günübirlik eylemlerle tepki gösterilmez. Sendikanın tepkisizliği var. Eylemsizliğe itiyor, bekle gör politikası uygulanıyor, hiç olumlu değil" dedi. İş kapasitesinin sürekli baltalandığını hatırlatan Kandil, elektrik bölümünün kapanmak üzere olduğunu söyledi. Kandil, "Buraların gerekliliği kavranmalı. Dağınık olmamızdan cesaret alıyorlar. Süreç uzadıkça iş soğuyor. Sürekli eylemlerin yapılması gerekiyor" dedi.
18 yıldır elektrik bölümünde çalışan Nihat Sular, Türkiye gemi sanayiciliğinin yok edilmek istendiğini belirterek, "Sendika mahkemelerle uğraşıyor. Üç tarafımız denizlerle kaplı, biz ata yadigarının yeni nesillere ekmek kapısı olarak kalmasını istiyoruz. Ne olacağımız belli değil, Mücadelemiz gelecek nesiller için" dedi. Hükümetin işçiye, emekçiye kulağının kapalı olduğunu belirten Sular, IMF'nin dediklerinin yapıldığını söyledi.
1977'den bu yana motor bölümünde çalışan Mehmet Acar, kendi bölümlerinde daha önce 113 kişi çalıştıklarını, şimdi ise sadece 14 kişi kaldığını anlatıyor. Diğer bölümler gibi gemi motor bölümünün de belli bir birikim ve tecrübe gerektirdiğini belirten Acar, işçilerin zorla emekli edildiklerini söyledi. En verimli dönemlerinde işçilerin emekli edildiğini söyleyen Acar, iki yıl sonra tersanede işçi kalmayacağına dikkat çekti. Yıllardan beri aynı aletlerle çalışmalarına rağmen, işin daha çok işçilerin birikim ve özverisiyle yapıldığını dile getiren Acar, buna rağmen Haliç ve Camialtı'nın Tuzla'daki özel tersanelerden gerek teknoloji, gerekse ekolojik denge bakımdan çok daha ileride olduğunu vurguluyor. Tersanelerin kapatılmasının veya özelleştirilmesinin taşeron ve belli çevrelere ekmek kapısı olarak verildiğini ifade eden Acar, Tuzla'daki tersanelerde fiyatların durmadan artırıldığını belirtti. Tersaneciliğin ancak savaş gibi gerginlikler gündeme geldiğinde düşünüldüğünü ifade eden Acar, sendikanın kapatmaya karşı mücadele edeceğine inanmadığını belirtti.
'Sendika mücadelede köprü olsun'
Boya bölümünde çalışan Sefa Yıldırım, üç tarafı denizlerle kaplı bir ülkenin taşımacılığa büyük önem vermesi gerektiğini söyleyerek, "Önceleri buralarda öğrenciler yetişiyordu, yeniden yapılanıyor ve teknolojik yatırım yapılıyordu. Şimdi gemi yapılmasından çok, arazi, arsa iştah kabartıyor. Bu sendikayla mücadelenin hiçbir anlamı kalmıyor. Bir yıldır bizi ziyaret etmedi bile. Türkiye Gemicilik Sanayi bataklığa giden bir sektör. Elinden tutan yok" diye konuştu. Sendikanın tutumuna tepkili olan Yıldırım, mücadele edenlerin işten atıldığını, sendikanın sahiplenmediğini ve yanlarında olmadığını belrtti. Sefa Yıldırım, bu gibi nedenlerle istedikleri gibi mücadele edemediklerini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Pendik, Alaybey bizdeydi, alındı ses çıkmadı. Dok Gemi-İş sadece aidatların peşinde. Yapması gerekenleri yapmıyor. Sendikanın mücadelede köprü olmasını istiyoruz" dedi.
Ali Gümüş, Emek Platformu gibi bir gücün bir iki taktikle yerle bir edildiğini söyledi. " Telekom, THY ve diğer yerlerde çalışanların buluşması lazım. Örgütlülüğümüzü güçlendirmemiz zorunlu" diyen Gümüş, sendikalara karşı işçilerin daha çok baskı yapması gerektiğine dikkat çekiyor.
Gündemin sürekli değiştirildiğini belirten Necdet Çelen de, işçi ve emekçilerin kendi gündemlerine sahip çıkmaları gerektiğini belirtti. Haliç ve Camialtı tersanelerinin kapatılmasına karşı mahkemede alınan ihtiyati tedbir kararından sonra, "Sendika mahkeme takipçisi oldu" diyen Çelen, 1 Aralık eylemine sendikanın katılmamasını eleştirdi. Eyleme tersaneden bir avuç insanın katıldığını belirten Çelen, memurla, belediye işçisiyle, THY işçisiyle hareket edilmediği zaman yarın onların da kendilerine sahip çıkmayacaklarının altını çizdi.
ÖNCEKİ HABER

Af'ta Anayasa tartışması

SONRAKİ HABER

Üniversitede kameralı denetim!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...