12 Aralık 2000 22:00

İnsanın 'Ayak İzleri'

Adnan Özyalçıner, yeni kitabı "Ayak İzleri" için "Bütün bu öykülerdeki izler, onların ayak izleri. Güzellikleri mutlulukları paylaşmaya gelenlerin izleri" diyor.

Paylaş
İnsanın 'Ayak İzleri'
Mustafa Kara
"İnsanlarımızın istediği, düşünce ve kol gücünü kullanarak kendi emeğiyle yarattığı uygarlığı, yaşamın, doğanın sunduğu değerleri eşitçe bölüşebilmek. Acılarına ortak olduğu tüm insanlarla güzellikleri, mutlulukları, iyilikleri, sevgileri de paylaşmak."
Evrensel Basım Yayın tarafından okurlarına sunulan "Ayak İzleri" işte bu özlemin ürünü. Adnan Özyalçıner, Anadolu'nun değişik yörelerindeki insan yaşamları ile Zonguldaklı madencinin yaşadıklarını ve İstanbul'un grev çadırlarında duyumsadıklarını kağıda döküyor "Ayak İzleri"nde.
Güneydoğu'da bitmeyen öykü
"Ayak İzleri"nde, sokakta yattığında üzerine bir tutam kar yağmadığı anlatın Dersimli "Şeyh Wuşe"den, termal kameraya yakalanmamak için üstlerine naylon poşet geçirip gezen köylülere; askerin kontrol noktalarından tek sıra geçen koyunlara, koruculara bankamatik kartı gösterip geçen "uyanık" gazetecilere pek çok öykü bir arada.
Özyalçıner, kimileyin "Çimlere Basmayınız" uyarısına verdikleri "Biz Diyarbakırlıyız hiç çimenlere basar mıyız?" yanıtıyla mizahi, kimileyin 70 - 80 yaşında gösteren 45'lik Mustafa Dayı'nın yüz hatlarını erken kırıştıran acılarıyla hüzünlü tanıklıklarla anlatıyor bize, Dersim'in, Urfa'nın, Diyarbakır'ın insanlarını... Kimi zaman da dağda vurulmuş bir genç kızın işkence edilmiş cesedi oluyor anlatılan; acının büyüklüğünü suskunlukta gizleyerek...
Zonguldak'ın kara yazısı
Adnan Özyalçıner, Zonguldak'ın erken uyanan kent sokaklarından madenin derinliğine inen ayakların bıraktığı izleri de aktarıyor okurlara. Zonguldak'ın güzelliklerinin işçiden uzak tutulma çabasını da anlatıyor güzellikler yağmalanırken işçiye düşen acıları...
Şair Sennur Sezer ile birlikte maden yolculuğunu da anlatıyor Özyalçıner, maden işçisinin düşünceleri, umutlarıyla... Yeraltında soğan ekmek öğle yemeği, buz gibi yeraltı suları, "arıza"ları, alet edavatın fiyatlarının yazılı olduğu panoyla...
Adnan Özyalçıner'in "ropörtaj öyküler" olarak nitelendirdiği öykülerin sonuncusunda, İstanbul'da Tıbset işçilerinin grev çadırındaki "ayak izi" anlatılıyor.
Yaşama dair kısa öyküler
Kitabına "Avrupa'nın Kapısı" başlıklı bir bölümle hayata dair çelişkilerin kısa öykülerini de almış Özyalçıner.
Bu bölümde 12 kısa öykü yer alıyor. İstanbul'u yorumladığı "Avrupa'nın Kapısı" öyküsünün yanısıra öğrenci eylemlerinden bürokrasiye, Cumartesi Anneleri'nden TÜYAP'tan insan manzaralarına hayata dair pek çok öykü var bu bölümde. Gazi Katliamı davası için Trabzon'a yapılan yolculuk; 1998 Bergama Gençlik Buluşması'ndan Bergama köylerine yapılan ziyaret de öyküsel bir dille aktarılıyor; insanı, insanın ayak izlerini odağa alarak.
"Ayak İzleri"nin dikkat çekici öykülerinden biri de "gitmesek de görmesek de orada var olan" köylerdeki çocukların "helikopter" ile buluşmasının dramatik öyküsü; "Orada Bir Köy Var Uzakta..." Bir başka öykü "Fabrika Düdükleri" de son yılların özelleştirmeye karşı en büyük işçi direnişlerinden biri olan SEKA'nın işçilerini anlatıyor.
"Ayak İzleri"nin son bölümü ise, bir yazarın, bir öğretmenin ve bir sosyalist eylemcinin ölümlerini, yaşamlarında boyunca süren çelişkiler ile birlikte anlatan üç öyküden oluşuyor.
Ortaklaşmanın öyküleri
Adnan Özyalçıner'in kitabın önsözünde dile getirdiği "... bütün bu öykülerdeki izler, onların ayak izleri. Güzellikleri mutlulukları paylaşmaya gelenlerin izleri" sözü oldukça anlamlı. Kitaba adını da veren bu düşünce bir "ortaklaşma"nın adı oluyor, Özyalçıner'in öykülerinde.
Türk'ün Kürt'le; işçinin öğrenciyle; köylünün aydınla ortaklaşmasının; bir başka deyişle acının, yoksulluğun, sıkıntıların bir yazarın gözünde ortaklaşmasının öyküsü bu. Ayrı diyarlardan, ayrı yaşamlardan emekçilerin yaşamına dair öyküler, yaşamak zorunda kalınan acıların kaynağının aynı olduğu bilinciyle yazılmış.
Adnan Özyalçıner'in, kentlerin doğal güzelliklerini betimlemedeki ustalığı, insanı betimlerken doruğa çıkıyor. Özellikle "ropörtaj-öykü"lerinde okurun gözünde kentler, yollar, fabrikalar kadar anlattığı insanların hayatları da canlanıveriyor. İmgelerle beslenen bu betimlemeler toplamından ortaya çıkan ise, acıyla olduğu kadar direnişle de yoğrulmuş Anadolu insanı oluyor.
150. kitap
"Ayak İzleri"nin bir diğer özelliği de, Evrensel Basım Yayın'ın yayınladığı 150. kitap oluşu. Şiirden romana, denemeden teorik kitaplara geniş bir yelpazede yetkin eserler yayınlanan ve yayın politikasını "İnsanca, eşit, özgür bir dünya özlemini yansıtan, yaratan çoğunluğun dünyayı değiştirme mücadelesine düşünsel, kültürel edebi katkı sunan eserler yayınlamak" olarak özetleyen Evrensel Basım Yayın'ın 150. kitabının "Ayak İzleri" oluşu da hoş bir tesadüf olsa gerek. "Ayak İzleri" bu özlemin ve yaratan çoğunluğun yaşamının izlerini fazlasıyla taşıyor çünkü...
ÖNCEKİ HABER

Ecevit patronlara hesap verdi

SONRAKİ HABER

MHP: MİT de bölücü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa