11 Aralık 2000 22:00

Nice'de hassas uzlaşma

Nice zirvesi, Avrupa Birliği'nin 'patronları' olarak nitelenen Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya arasındaki çelişkilerin giderek derinleştiğini gösterdi.

Paylaş
Nice'de hassas uzlaşma
Avrupa Birliği tarihinin en uzun zirvesi, gelecekte yeni sorunlar yaratabilecek bir uzlaşmayla sonuçlandı. Fransa'nın Nice kentinde yapılan kritik AB zirvesinde bir "ortak karar" metni, tam 18 saat süren aralıksız çekişmenin ardından, dün sabah şafak sökmeden hazırlanabildi.
Alınan kararlarda, beklenildiği gibi, AB'nin patronu sayılan büyük devletler Bakanlar Konseyi'ndeki etkilerini artırdılar. Bu duruma itiraz eden Portekiz ve Belçika gibi küçük devletler ise, zirvenin çöküşün eşiğine geldiği bir anda, bazı tavizlerle "ikna" edildi.
Küçükleri ezdiler
Fransa, Almanya ve İngiltere'nin damgasını taşıyan kurumsal reformlarda, Bakanlar Konseyi'nde karar alma süreci ikili çoğunluk sistemine dayanacak. Almanya ile Fransa'nın karşılıklı tavizleri sonucu kabul edilen sisteme, oylardan ilki sandalye sayısına, ikincisi ise ülkelerin nüfus oranlarına bağlı olacak. Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere, 30 yerine 29'ar oya sahip olacaklar. Bu eksikliğe karşılık olarak, bazı küçük ülkeler bir sandalye daha kazandılar.
Nüfusa oranlı ikinci aşamada ise, alınan kararların, AB toplam nüfusunun en az yüzde 74.6'sını oluşturan ülkelerin onayını alması gerekiyor. Bu sistemin faydasını her zaman olduğu gibi Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere görecek. Ama muhtemelen bu devletler, alacakları kararlarda bir şekilde uzlaşmak zorunda kalacaklar. Daha önce bu oran yüzde 62 idi ve bu nedenle Almanya, yanına sadece iki devlet aldığında Konsey'den istediği kararı geçirebiliyordu.
Ulusal vetoda karşılıklı tavizler
AB liderleri, önceki gün ise AB bakanları toplantılarında ulusal vetoya tabi konuların azaltılmasında "ilkesel" olarak anlaştılar. AB liderleri, hizmetler ticareti konusundaki ulusal yetkileri AB kurumlarına devretmeyi kabul etti. Fransa, kültürel ve görsel-işitsel alanlarda veto hakkını korudu. Diplomatlar, Fransa'nın böylece film sektörünü ABD'den korumayı amaçladığını kaydediyorlar. Vergi ve sosyal güvenlik alanlarında ulusal yetkilerini devretmeye yanaşmayan İngiltere'nin isteği de kabul edildi.
AB liderleri; vergilendirme, göçmenler, sınır kontrolü, sağlık, eğitim ve kültür konularında, oybirliğinden oyçokluğuna geçişle ilgili olarak uzlaşmaya varamadı. İspanya'nın uzun süre itirazına neden olan, fakir bölgelere yardım konusunda ise 2007 yılından sonra, oybirliğinden oyçokluğuna geçiş ilkesi benimsendi.
Genişleme 'umuluyor'
AB'nin genişlemesi konusunda da, istenen ilerlemeler gerçekleşemedi. AB liderleri, aday ülkelere kapılarını, 2004 ortalarında yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde açmayı "umduklarını" bildirdiler. Genişleme için kesin bir tarih belirlenmedi, ancak aday ülkelerin, AB'nin dayattığı katı ekonomik koşulları yerine getirdikten sonra üye olabilecekleri konusunda uzlaşıldı. Bu durum, aday ülkelerdeki emekçi kitlelerin sert ekonomik paketlerin baskısı altında olmaya devam edeceğini gösteriyor.
Diplomatik çevreler, zirvenin birtakım pürüzlerin aşılmasını sağladığını, ancak Avrupa Birliği kurumlarının yapısı konusunda varılan karmaşık uzlaşmaların, AB patronları arasında yeni çatışmaların zeminin hazırlayabileceğini kaydettiler.
Fransa'ya ikili kıskaç
Zirvede alınan kararların hazırlığı boyunca, Fransa, İngiltere ve Almanya'nın baskısını hep hissetti. İki ülkenin liderleri, AB Dönem Başkanı olan Fransa'ya karşı gece geç saatlerde bir "kıskaç operasyonu" gerçekleştirdiler. Hem İngiliz başbakan Tony Blair, hem de Alman başbakan Gerhard Schröder, çok sayıda ülke temsilcisiyle bire bir görüşerek, adeta Fransa'nın rolünü devraldı. İki ülkeden temsilciler, Fransa'nın "ulusal çıkarlarını dönem başkanlığının önüne geçirdiği" suçlamasında bulundu.
Almanya'nın Fransa yerine İngiltere ile işbirliğini sıkılaştırması, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve SSCB'nin çöküşüne dek sağlamlığını koruyan Fransız-Alman ekseninin geleceğine dair kaygıları daha da artırıyor. Giderek yıpranan söz konusu eksen, Avrupa'da savaş çıkmamasının teminatı olarak görülüyor.
ÖNCEKİ HABER

Bir 'el koyma' öyküsü

SONRAKİ HABER

Kepenkler kapanacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa