06 Aralık 2000 22:00

Dolarlar dışarıya külfeti halka!

Dolarlar Merkez Bankası, piyasalar, yabancılar, yerli spekülatörler, banka hortumcuları arasında dolanıyor; halkla emekçilerle bir ilgisi yokmuş gibi görünürken; aslında bütün bu "IMF'den alıyoruz", "G-7'ler verecek" denen dolarlar, işçinin, kamu emekçisinin, köylünün, esnafın, zanaatkârın cebinden çıkacak.

Paylaş
Dolarlar dışarıya külfeti halka!
İhsan Çaralan
Bürokratıyla, hükümetiyle, patron uşağı medyacısıyla; IMF'den "yardım" bekleyen takımının keyfine diyecek yok.
Çünkü IMF, "7 milyar dolar" dolayında bir kredi açmış! Gerçi ortada para yok ama, sıkışınca başvurulmak üzere böyle bir "destek" yaratılmış! Öyle ya bu IMF; "Destek verecek" lafı bile piyasaları oynatıyor!
Peki son üç haftaya kadar, Merkez Bankası'nın kasasında olan ama; "piyasalardaki krizi önlemek" için pompalanan ve sonuçta, artık herkesin kabul etmek zorunda kaldığı gibi, yabancıların alıp Türkiye'nin dışına çıkardıkları miktar nedir?
IMF VE SERMAYE UŞAKLARININ BAYRAMI
Rastlantıya bakın ki; bunun miktarı da yaklaşık "7 milyar dolar"dır. Yani adamlar geliyor; piyasalara giriyor, sonra birkaç ay, hatta birkaç hafta içinde getirdikleri doları yüzde 20-30-50 fazlasıyla alıp gidiyorlar. Sonra da çöken ekonomiyi kurtarmak için IMF'nin memurları, ellerinde yeni dayatmalar, yeni kölelik koşullarıyla ama kesinlikle bir "kurtarıcı" edasıyla geliyorlar.
Onlar geliyorlar da; asıl onları karşılayanlara ne demeli?..
Vatan millet denince mangalda kül bırakmayanlar; bu yüzden partileri yıllardır iktidar olanlar, halktan "Milliyetçiyim", "Bağımsızılık yanlısıyım" diye oy toplayan, gazetesinin logosunun altına "Türkiye Türklerindir" sloganı yazacak kadar zıvanadan çıkmış bir miliyetçiliği simgeleyen medya erbabı ve her biri ondan aşağı kalmayan vıcık vıcık şovenist propaganda odaklarına ne demeli?
Bu açık soygun ve sömürgeci tutumu; alkışlarla karşılayıp, bu koşulları, bu zilleti, bu aşağılayıcı dayatmaları kabul eden hükümeti göklere çıkaranlara ne demeli?
Kendisine, ekonomist diyen, adının başına ekonomik kariyer gösteren sıfatlar eklenmiş, ama aslında "piyasa danışmanlığı"nı, halkın ve ülkenin yağmalanmasına "kılıf uydurma"yı iş edinmiş IMF borazanlarına ne demeli?
YABANCI; GELİYOR, ÇARPIYOR GİDİYOR...
Şimdi yıllardır, Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerde işletilen, "Kredi aç, borçlandır, vurgun yap, dolarları dışarı çıkar; ve yeniden IMF gelip bir kez daha ortamı hazırlasın" mekanizması bir kez daha işlemiş; iki-üç ay önce; "Aman ne iyi yabancılar geldi, piyasalar rahatladı, Borsa 10 bin dolayından 14 bin dolayına yükseldi (Bu, borsa spekülatörü için iki ayda yüzde 40 kazanmak anlamına geliyor) aman daha çok yabancı para gelsin" diyenlerle; bugün IMF'nin kapısında avuç açanlar aynı politikanın uygulayıcılarıdır.
IMF kredisi, malum olduğu üzere "piyasaları yatıştıracak", borsanın ibresi yukarıya doğru yönelecek, piyasayı kıble edinen takımın alkışları eşliğinde, yabancılar, yerli ortakları, "tavanı gözleyecek" ve uygun anda yeniden "satıp" milyar dolarla yurtdışına çıkacak. Arkada kalanlar ağlayacak, sızlayacak. Hükümet yeniden IMF yetkilileriyle masaya oturacak... "Bu programda ısrara devam ederseniz biz arkanızdayız" diyecekler. Ama bu arada; Türkiye'nin borçları birkaç ayda bir 7 milyar dolar, 10 miyar dolar düzeyinde artarak; kendisi için planlanan; sona doğru gidecek.
ALINAN SATILAN, ÜLKENİN SERVETLERİ VE HALKIN REFAHIDIR
Ve dolarlar Merkez Bankası, piyasalar, yabancılar, yerli spekülatörler, banka hortumcuları arasında dolanıyor; halkla emekçilerle bir ilgisi yokmuş gibi görünürken; aslında bütün bu "IMF'den alıyoruz", "G-7'ler verecek" denen dolarlar, işçinin, kamu emekçisinin, köylünün, esnafın, zanaatkârın cebinden çıkacak. Nitekim IMF'nin yeni kredi için şartı ortadadır: Telekom'u hemen satın, özelleştirmeleri hızlandırın, bankaları vergiden muaf tutun, KDV'yi artırın, maaşlar ve ücretlere zam yapmayın ama benzine, elektriğe, KİT ürünlerine zam yapın, devlet hiç yatırım yapamasın; ki, yabancıların bir kez daha vurgun yaptıklarında ortada para birikmiş olsun; ve tabii "Kredi adı altında verdiklerimizi faizi ile birlikte geri ödeyin!" IMF'nin yeni dayatmalarıdır. Ve "7 milyar dolar" denen para da, elbette, faizi ile birlikte işte buradan çıkarılacak ve yeni bir vurgunla dışarıya, uluslararası tekellerin, emperyalist ülkelerin kasalarına aktarılacaktır. Ve işte bu mekanizma böyle işliyor. Ülkenin yeraltı ve yerüstü servetleri, faiz olarak, özelleştirme talanı olarak, borsa rantı olarak yabancıların cebine girerken, onların yerli ortakları ise, hem yabancıların kırıntısından yararlanıyor hem de; spekülasyon, banka hortumlama, hazine yağmalaması ve öteki yollarla servetine servet katıyor.
HEY GİDİ SON BAĞIMSIZ TÜRK DEVLETİ!
Hükümet ve onun başının en çok alındığı slogan "IMF emrediyor, hükümet yapıyor" sloganıydı. "Hayır" diyordu, başbakan ve milliyetçi yardımcısı; "Biz; IMF istediği için değil, ekonomin gereği olduğu için bu kararları alıyoruz", diye efeleniyorlardı. İnandırıcı olsun diye de; havaya girip artık memurlarla maaşlarını tartışacak kadar ileri giden Cottarelli'ye "sert tepki" gösteriyorlar; "IMF yetkilileri sadece öneri yapar" diyorlardı.
Peki; üç gündür, kapalı kapılar arakasında süren görüşmeler ve sonunda; "Üstünde anlaştık, tam mutabıkız" denilen kararlar kimin kararlarıdır? Eğer bağımısız TC hükümetinin kararları ise; neden günlerdir IMF'nin Avrupa Türkiye masası şefleriyle bu kararlar konuşuluyor; "mutabık olunmak" için çalışılıyor? Demokratlığı çoktan bir tarafa atanlar, milliyetçiliği sadece propaganda için kullananlarda eğer hâlâ biraz yüz kalmışsa, artık "Biz değil IMF karar verdi. Bize de 'mutabık' olmak düştü" demelidir. Aksi halde; gerçeği, Türkiye'nin aslında IMF ve arakasındaki sermaye güçleri tarafından yönetildiğini teslim etmek durumundadırlar.
ÖNCEKİ HABER

Meydan boş değil

SONRAKİ HABER

Ölüm orucunda 49. gün

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...