28 Kasım 2000 22:00

Yabancı soygunu

Yabancıların iki haftada 5 milyar dolar yurdışına çıkarmaları ile oluşan likidite darlığının tetiklediği kriz yabancı sermayenin soygun amacını da ortaya koydu.

Paylaş
Yabancı soygunu
İlhan Ulusoy
Ekonomi geçen hafta başladığı 'mini krizi' büyüttü. Hükümetin suçu 'bir kaç spekülatörle enflasyon lobisi'nin üstüne atmasına karşın piyasalarda yaşananlar krizin daha çaplı olduğunu ortaya koyuyor.
Başbakan Bülent Ecevit krizi "Son günlerde ise bazı banka operasyonları kimi çevrelerde gereksiz kaygılar uyandırmıştır. Bir yandan yüksek enflasyon ve yüksek faiz lobileri enflasyona karşı mücadelemizi ve faizlerdeki düşüşü önlemek için her marazatı yapıyorlar" sözleri ile açıkladı.
Ekonomi uzmanlarının üzerinde birleştiği kriz nedeni ise likidite (nakit para ihtiyacı) darlığı olarak ortaya çıktı. Likidite darlığını sebebi ise yabancıların döviz alarak yurtdışına çıkarmaları oldu. Likidite darlığının tetiklemesi ile faizler hızla yükselirken, borsa çöküşe doğru ilerledi. Geçtiğimiz hafta boyunca süren döviz çıkışının toplamda 5 milyar dolara yaklaştığı belirtilirken kısa sürede gerçekleşen yüksek miktardaki döviz çıkışı piyasalarda likidite sıkışıklığına neden oldu.
Hazine ve Merkez Bankası (MB)'nin ise piyasalara döviz ve Türk Lirası pompalayarak likidite sıkışıklığını aşma ve krizi durdurma çabası ise yeterli olmadı. Hazine ve MB geçen hafta piyasaya 4.7 katrilyon sürmüştü. Bu hafta da önce Hazine 18 Temmuz 2001 vadeli kıymetlerin "gerim alım" ihalesiyle, piyasaya net 220 trilyon lira verdi. MB da, "doğrudan alım" ihalesi açarak, net 191 trilyon lira civarında fonlama yaptı. MB bununla da yetinmeyerek bankaların mevduat karşılığı olarak MB'de tutmalara gereken para miktarını da azalttı. Ancak bütün bunlar da etkili olamadı.
Borsa'da dibe çakıldı
Hazine ve MB'nin bütün 'önlemlerine' karşın İMKB'deki düşüş durmadı. Faiz ve bono piyasalarındaki artış ise sürdü. Ulusal-100 Endeksi, ilk günkü kapanışa göre 952.37 puan azalarak 1. seansı 9.644.13 puandan tamamladı. Hisse senetleri ortalama yüzde 8.99 oranında değer kaybetti. Seansın ikinci yarısında minimum 9,595.03 puana kadar gerileyen endeks seansı 9,644.13 puandan kapattı.
İkinci seansa da satışlarla başlayan Borsa'da düşüş 9 bin 300'e kadar sürdü. Burada başlayan tepki alımları düşüşü bir süre durdurdu. Ancak faizlerin yükselmesi nedeni ile piyasanın daha ne kadar gevşeyeceği belirsizliğini koruyor.
Faizler fırladı
Borsa'da 'rekor' düşüşler sürereken faizler de fırladı. Yabancıların dövize yönelmeleri ile bon ve bankalararası piyasalarda faizler tırmanmaya başladı. Kısa sürede 'mini kiriz' olarak tanımlanan geçtiğimiz çarşamba günkü seviyeye kadar yükselen faizlerin yönü Borsa'daki düşüşe paralel olarak yükselişi gösteriyor. Gün içinde faizler bankalararası piyasada yüzde 190'a fırlarken, 20 haziran 2001 vadeli bono bileşik faizleri yüzde 60'ı geçti.
Fasit daire
Bu süreçte piyasalara tekrar müdahale eden MB bankalara 1 milyar dolara yakın döviz satışı gerçekleştirdi. Ancak krizin ortaya çıkardığı dengesizlik müdahalelerin etkisiz kalmasına neden oldu. Çünkü faizlerin yüzde 200 sınırında olması ve yabancıların bono dahil olmak üzere ellerindeki varlıkları satarak dövize yönelmeleri sonucu MB piyasaya döviz sürmesine karşın dövize olan talebi karşılayamadığı gibi döviz almak isteyen bankaların bono piyasasından para çekmeleri de faizleri yükseltti. bu durumda bütün yük 'geri alımlarla' ve 'doğrudan alımlarla' piyasalara müdahale etmek isteyen Hazine ve MB'nin üstünde kaldı. Çünkü MB yaptığı müdahalelerle net iç varlıkları hedefinin -1.2 katrilyon gerisine düştü. Bu durumda 'uygulanan para politikası' MB açısından kendi kuyruğunu yiyen yılana dönüştü. Ve daha gün içinde krizin yeni bağımlılık anlaşmaları anlamına geldiği ortaya çıktı.
Öte yandan MB yetkililerin 'para matbaası'na başvurma tehdidinde bulunmaları enflasyon baskısını artırırken, krizin yükünün de kimin üzerine yıkılacağının da işareti oldu. MB'nin hem piyasalara para pompalaması hem de para matbaasını kullanmasının yaratacağı enflasyondan en fazla maaş ve ücretleri hayali 'hedeflenen enflasyona' endekslenen işçi ve emekçiler ile yolunacak kaz olarak görülen ve hayat standardı esasına göre kazancına bakılmaksızın vergi istenen küçük esnaf olacak.
Krizden özelleştirme çıktı
MB'nin ve hazine'nin güçsüz müdahaleleri ile yükselen fonlama maliyetleri yükseldi ve likidite sıkışıklığı giderilemedi. Yeni müdahaleler için hükümet dış borç arayışına girecek. Borç arayışı ise IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarına yeni 'taahhütlerde' bulunulması anlamına geliyor. Nitekim daha gün ortasında IMF'ye verilen niyet mektubu ile gelecek 566 milyon dolarlık kredinin yetmeyeceği ve ek bir niyet mektubu ile yeni taahhütlerde bulunmak gerektiği çözüm olarak ileri sürüldü. Yeni niyet mektubunda yer alması istenen en önemli madde ise Türk Telekom'un özelleştirilmesi oldu. Diğer maddeler ise 'sosyal güvenlik reformu', elektrik ve doğalgaz piyasasının yeniden düzenlenmesi olarak dikkat çekti. Bunun hemen ardından Başbakan Bülent Ecevit ve Özelleştirme İderesi birer açıklama yaparak krizden 'istenen dersi' çıkardıklarını gösterdiler. Ecevit, Türk Telekom'un özelleştirilmesinin ilk Bakanlar Kurulu toplantısında gündeme alınacağını açıklarken, Özelleştirme İdaresi hükümetin karar alması halinde satış ihalesini bir kaç hafta içinde yapacaklarını duyurdu.
ÖNCEKİ HABER

İsrail'in tek amacı öldürmek

SONRAKİ HABER

Emekçinin 1 Aralık provası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa