25 Kasım 2000 22:00

Kabil'in kayıp hazineleri

Kabil'in kayıp hazineleri
The Guardian
Bugünlerde Kabil Müzesi'nin artık kilitli olan ön kapısından girmeyi başarsanız dahi, içeride görecek pek fazla birşey bulamazsınız. Dev bir İslami çanak, kireçtaşı üzerine Yunanca bir kitabe ve MS 2. yüzyılda Afganistan'ı yöneten Kral Kanişka'nın lobisinde bir heykel var sadece. Kanişka'nın başı ve kolları çoktan kırılmış. Ancak pantolonu ve dev kraliyet ayakları mucize bir şekilde hayatta kalmayı başarmış. Kolleksiyonun neredeyse geriye kalan tüm parçaları yok olmuş: Eğlenen kızların fildişi plakası, uzanan Buda heykeli ve Yunan paraları. Afganistan'daki iç savaş, 1 milyon 500 bin canın yanı sıra ülkenin tarihini de yutmuş.
Eserler nerede?
Arkeologların bugün boğuştukları soru, Talibanların Kabil'e girmesinden dört yıl sonra, bu eserlerin artık nerede olduğu. Bu bir kaçakçılık, entrika, rüşvet ve uluslararası sanat sahtekârlığı masalı. Kabil'deki nadide bir koleksiyondu. Afganistan'ın zengin tarihini ve Roma ile Çin arasındaki İpek Yolu'nun stratejik konumunu yansıtıyordu.
1979'da Kabil'e giren Rus askerleri hiçbir şeye dokunmadılar, hatta bazı sergi odalarının badanasını yaptılar. Ancak 1992'de onlar çekildikten sonra Afgan Mücahitler grubu kentin kontrolü için savaşırken müze kendisini cephenin en ön saflarında buldu. Müze ardı ardına ayrılırken kendisini yağma eden farklı grupların eline geçti.
1994'te müze kadrosu binanın denetimini ele geçirdiğinde koleksiyon yok olmuş, eserlerin bir kısmı da zarar görmüştü. Sonradan ortaya çıktı ki, çatışmaların ilk günlerinde eserlerin çoğu yağmalanmıştı. Müzenin yan kapısına geceleri kervanlar yanaşıyordu. Örneğin siyah-beyaz Buda kabartmaları demir kancalarından sökülmüş ve arabanın arkasına yığılarak döşeklerin altına gizlenmiş. Pakistan sınırı boyuna getirilip Kiber kapısından Afgan antik eserlerinin yasadışı yollarla satışının merkezi olan Peşavar kentine götürülmüş. Burada, antika mağazalarında pazarlanmışlar. Alıcılar arasında Japon koleksiyoncular, savaş zenginleri ve Pakistan'ın içişleri bakanı da var.
Taliban'ların kente girmesiyle hırsızların kollarının kesilmesinin de dahil olduğu uygulamalar yağmayı sona erdirmiş. Müze kadrosu geri dönmüş. Masraflarını karşılamak amacıyla bir yandan Kabil pazarlarında patates satarlarken, bir yandan da kalan az sayıdaki eserin bir listesini oluşturmuşlar.
Önlenemezdi!
Müzenin yardımcı müdürü Ömer Han Mesudi, "Bu çok üzüntü verici. Ancak yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Bunlar önlenemezdi" diyor. Üst katlar 1993 Mayıs'ında roketle vurulmuş ve binanın cephesi mermi izleriyle dolmuş. Girişteki aslan heykeli başını yitirmiş. Mesudi, "Sadece tarihimiz değil, toplumumuz ve kültürümüz de zarar gördü" diyor.
Dava, 1996'da iktidardan düşen ve şimdi Londra'da sürgünde yaşayan Benazir Butto'nun hükümetine dek uzanıyor. Butto'nun içişleri bakanı Nasirullah Han Babar, 100 bin dolara Begram fildişlerinden birini bizzat satın aldığını kabul etti. Babar, eserleri, Afganistan'da yeniden barış sağlanana kadar "korumak için" satın aldığını savunuyor.
Başka kaynaklar ise Babar'ın bodrumunda gizli başka eserlerin de bulunduğuna işaret ediyor. Hatta, bakanın fildişlerini Afganistan'a geri satma işine dahi karışmış olabileceği iddia ediliyor. Aynı esnada, Japonya'da zengin bir koleksiyoncu, elinde bulunan müzeye ait eserleri, Grek etkili bir Budist tarikatı olan Gandharan okulundan satın aldığını söyledi. Afganistan'ın Kültürel Mirasını Koruma Topluluğu'ndan Robert Kluyver, "Çok sayıda Japon alıcı var. Fiyatlar mantık dışı. Budist panellere 1 milyon dolar verenler var" diyor.
Kabil'de ise, batılı aydınlar Talibanları başka bir muammanın çözülmesine ikna etmeye çalışıyor. 1989'da, Afganistan Devlet Başkanı Necibullah, 20 saç konteynır malzemeyi korumak gerekçesiyle kendi evine götürmüş.
Arabalalarda Bactria dönemine ait nadide hazinelerin bulunduğu tahmin ediliyor. Bazı eserler de başkanlık sarayında yığılı.
İslam dışı mirasa düşmanlık
Taliban'lar 1996'da Kabil'e girince Necibullah asıldı. Ancak çaldığı eserler hayatta kalmış. Talibanlar her nedense bu karavanları açmayı reddediyor. 20 bin parça altın nesnenin dahil olduğu 1. yüzyıl kalıntılarının konteynırların içinde olup olmadığını kimse bilmiyor. Talibanların bilgi ve kültür bakanlığında çok sayıda konteynır var.
Sorunun bir yönü, Talibanların İslam dışı mirasa karşı düşmanca yaklaşımları. Hayvan dahi olsa canlı bir nesnenin resmini kabul etmiyorlar. İki yıl önce, bir grup Taliban, Bamiyan vadisinde karşıt bir grubun eline geçmiş. Burası aynı zamanda iki muazzam Buda heykelinin yurdu. Heykeller, 2. yüzyıla ait bir kaya oyuğunda duruyordu. Kurtarma hareketi sırasında bir Taliban komutanı küçük Buda heykelinin başını patlatmış, büyük olanın kasıklarına ve elbisesine de roket fırlatmış. Böylece Cengiz Han'dan kurtulan eserler zarar görmüş. Komutan daha sonra büyük Buda'nın dudaklarında lastik yakmış. Aynı radikal unsurlar, Budist heykelleri sergileyen Kabil müzesine de karşılar. Ağustos ayında sembolik olarak üç günlüğüne açılmış. Ardından herşey geri toplanmış. İçeriye girme Talibanların iznine bağlı.
Ancak süren diplomatik tecrit nedeniyle, Talibanlar ülkeden ayağı kesilen turistleri geri getirmeye çalışıyorlar. Talibanlar, turistlerin ancak görebilecekleri birşeyler olması halinde ülkeyi ziyaret edeceklerini fark ediyorlar.

Evrensel'i Takip Et