12 Kasım 2000 22:00

KOB kriterleri Diyarbakır'da

   kafaları karıştırdı

Paylaş
KOB kriterleri Diyarbakır'da
   kafaları karıştırdı
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB)'ne tam üyeliği konusunda "yol haritası" olan Katılım Ortaklığı Belgesi (KOB)'nde Kürt sorununun varlığının açık bir şekilde ifade edilmemesi bölgede kafaların karışmasına neden oldu. Türkiye'nin AB'ye adaylık süreciyle birlikte Kürt kimliğinin ve kültürel hakların tanınacağı yönündeki beklentiler Katılım Ortaklığı Belgesi'nin açıklamasıyla, halkın AB'yi sorgulamasına ve bu sürece daha şüpheyle bakmasına neden oluyor.
HADEP: Kürtlerin hakları gasp edilmiş
HADEP Diyarbakır İl Başkan Yardımcısı Musa Farisoğulları, bu belgede Kürtlerin haklarının gaspının söz konusu olduğunu söyledi. Türkiye'nin de bu belgede Kürtlerin haklarının yer almaması için olağanüstü bir çaba harcadığına değinen Farisoğulları, devletin Kürt sorunu konusunda halen bilinen statükocu politikalarında ısrar ettiğini belirtti. 2 yılı aşkın bir süredir Kürt sorununun çözümü konusunda bir barış süreci başlatıldığını ve olumlu adımların atıldığını savunan Farisoğulları, kendilerinin bu sürece "demokratik cumhuriyet" ekseninde katkı sunduklarını belirterek, "Devlet Kürt sorununun tartışılmasını bölücülük olarak değerlendirmekten vazgeçmelidir" dedi. AB'de, genel anlamda halkların kendini ifade edebilme olanaklarının olduğunu savunan Farisoğulları, Türkiye'nin AB'ye üye olmasının Kürtlerin yararına olacağını savunarak, "Eğer Türkiye gerçekten AB'ye girmek istiyorsa önce Kürt sorununu çözüme kavuşturmalıdır. Türkiye'nin, bölgesinde önder güç olabilmesinin ilk koşulu budur" dedi.
İHD: 'Belge, AB'yi Türkiye'ye yaklaştırıyor'
İHD Bölge temsilcisi Hanefi Işık ise Katılım Begesi'nde Kürt sorununa açıkça değinilmediğini belirterek, "Kürt sorunu çözülmeden demokratikleşme gerçekleşemez" dedi. Verheugen'in belgede yer almayan ancak gazetelere yansıyan açıklamalarında, Kürt sorununun çözümünün gerçekleşmesi gerektiğini söylediğini belirten Işık, "Ancak Katılım Belgesi'nde Kürt sorunu somut olarak ortaya konmuyor. Belgede yer alan maddeler Türkiye'yi AB standartlarına değil, AB'yi Türkiye standartlarına yaklaştıracak hükümler içeriyor" dedi.
'Çözmese de, çözüme katkı sunabilir'
AB sürecinin demoratikleşme çabaları için önemli olduğunu savunan Işık, Türkiye'nin demokratikleşme yönünde adımlar atabilmesinin ilk koşulunun Kürt sorununu çözüme kavuşturmaktan geçtiğini belirterek, "Katılım ortaklığı belgesi somut olarak Kürt sorununu ortaya koymasa da genel anlamda Kürt sorununun çözümüne katkı sunacağını düşünüyorum" dedi.
Baro: Kürtlerli ilgili ödev verilmeliydi
Diyarbakır Barosu Başkanı Mustafa Özer da AB'nin eskiden Türkiye'nin önüne soyut ve sanal hedefler koyduğuna dikkat çekerek, KOB'un somut ve kapsamlı çözümler içerdiği için önemli olduğunu söyledi. Katılım ortaklığı belgesinde Kürt kelimesinin kullanılmamasının Türkiye tarafından ileride "Siz bize Kürtlerle ilgili bir ödev vermediniz" şeklinde yorumlanabileceğine dikkat çeken Özer, "Belgede Kürtlerin sorunlarıyla ilgili somut ödevler konmalıydı" dedi. Bu anlamda belgeyi eksik bulduğunu belirten Özer, "Türkiye'nin önüne dünyanın en kapsamlı Katılım Belgesi'ni koysanız bile Türkiye'nin Kürt sorunu ile ilgili bir çözüm paketi olmadıktan sonra bir şey değişmez" dedi. Kürtlerin bir azınlık olmadığını ve bir halk olarak kabul edilmesi gerektiğini belirten Özer, Kürt sorununun bireysel hak ve özgürlükler temelinde çözülemeyeceğini, çözümün Anayasal Vatandaşlık'tan geçtiğini söyledi.
Fesih Bekiroğulları (İşçi): İpotek belgesi
"Katılım Ortaklığı Belgesi'nde belirtilen maddeler için, Türkiye'deki halklar tarafından yıllardır mücadele veriliyor. Halkın taleplerini göz ardı eden devlet, şimdi AB bunları dayatınca biz bunları uygularız diyor. Bunca mücadele göz ardı edilerek sanki demokratikleşme AB istendiği için hayata geçiriliyor" diyen Sümerbank işçisi Fesih Bekiroğulları ise, KOB'un, devletin kendi iradesini yabancı ülkelerin ipoteği altına koyduğunu gösterdiğini söyledi. Kürt'ün 1920'lerdeki Kürt olmadığını ve başına örülecek çoraplara şimdi daha uyanıkça cevap verecek deneyimler elde ettiğini söyleyen Bekiroğulları, "Türkiye'deki tüm emekçi kesimler kendi talepleri doğrultusunda yıllardır mücadele veriyor. Bu kesimlerin haklarını vermeyen, vermek istemeyen devlet, Kürtlerin haklarını da kolay kolay vermek istemeyecektir" dedi. Bekiroğulları, sözlerini şöyle tamamladı: "İnsanın kafasına bir soru takılıyor. AB niye 15 yıl önce, savaş başlamadan önce bu belgeyi dayatmadı? Demek ki AB eskiden işgal ederek yönettiği ülkeleri şimdi daha 'modern' yöntemlerle, Türkiye'yi içine alarak sömürmeyi hedefliyor" dedi.
Medeni Aydın (Esnaf): KOB'a katılmıyorum!
Katılım Ortaklığı Belgesi'ne katılmadığını söyleyen esnaf Medeni Aydın, "Bizim talebimiz Kürt kimliğimizinin tanınmasıdır. Türkiye güçlü bir ülke olmak istiyorsa Kürtleri yasalarında kabul etmek zorundadır. KOB bizi tatmin etmedi. AB; Türkiye'yi, Kafkasya ve Ortadoğu'daki çıkarları için kendi bünyesine katmak istiyor. AB Türkiye'yi kendi pazarı haline getirmek istiyor. IMF reçetelerini dayatıyor. Bunlar kabul edilemez" dedi.
Katılım Ortaklığı Belgesi'yle AB'nin Kürt kimliğinin kabul etmediğni söyleyen belediye işçisi Süleyman Ünver, "Önemli olan bizim mücadelemizdi. Bu mücadele olmazsa AB'nin bu talepleri dikkate almayacağı açıktır" dedi. KOB'un IMF reçetelerinin uygulanmasını istediğine dikkat çeken Ünver, "Türkiye IMF'in istediği şeylere karşılık 4 milyar dolar para alacak. Halbuki diğer yandan batık bankaları kurtarmak için 10 milyar dolar harcıyorlar" diyerek IMF politikalarına karşı olduğunu söyledi.
Arif Akkaya (Sendikacı): AB çıkarlarını yansıtıyor
Tek Gıda-İş 1 No'lu Şube Başkanı Arif Akkaya da, AB'nin Türkiye'yi kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda içine almak istediğini belirterek, "AB kendisi için yeni pazarlar yaratmak için Türkiye'yi bünyesine katmak istiyor. Asya pazarlarında, Ortadoğu'ya söz sahibi olmak için. Katılım Ortaklığı Belgesi'de AB'nin bu çıkarları doğrultusunda, Türkiye'yi açık pazarı haline getirme doğrultusunda hazırlanmıştır" dedi. IMF reçetelerinin uygulanması, halkın üzerindeki vergi sisteminin kararlı bir şekilde uygulanması ve Kıbrıs konusunda net ifadelerin yer aldığı KOB'da Kürt sorununun dolaylı yollardan dile getirilmesini normal karşıladığını söyleyen Akkaya, Türkiye'nin katılım ortaklığı belgesinde belirtilen demokratikleşme yönünde adımların atılması konusunda samimi olmadığını belirterek, "Af yasası bugün MHP'li çetelerin kurtarılması üzerinden tartışılıyor. OHAL bölgesinde sendikalar ve İHD gibi insan hakları örgütleri üzerindeki baskılar devam ediyor. Evrensel ve Gündem gibi gazeteler bölgeye sokulmuyor" dedi.
ÖNCEKİ HABER

Tiyatroda bir kilometre taşı :

SONRAKİ HABER

Kamu emekçileri iş bırakıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...