05 Kasım 2000 22:00

MHP makyajını yeniledi!

MHP'nin 6'ncı Olağan Kongresi, seçime tek aday olarak katılan Bahçeli'linin yeniden genel başkanlığa seçilmesiyle sonuçlandı. Bahçeli'nin karşısına aday olarak çıkacağını açıklayan Şerafeddin Toperi, "tehdit edildiğini" bildirerek son anda adaylıktan çekildi.

Paylaş
MHP makyajını yeniledi!
Sultan Özer - Erdal Kara
MHP'nin, günlerdir tartışılan ve "Yüzyılla Sözleşme" olarak propagandası yapılan 6'ıncı Olağan Büyük Kongresi dün Ankara'da yapıldı. Şerafeddin Toperi'nin "tehdit edildiği"ni iddia ederek çekilmesi üzerine seçime tek aday olarak katılan Devlet Bahçeli yeniden genel başkan seçildi. Bahçeli, iki saat süren konuşmasında, "küreselleşme, AB ve laiklik-din" konuları ile MHP'ye yönelik suçlamalara değindi.
Atatürk Spor Salonu'nda yapılan ve görevliler, delegeler ile konuklar dışında partilerin salona alınmadığı Kongre'de salon tıklım tıklım dolarken, onbini aşkın partili içeri giremedi. Salon çevresinde gruplar halinde kah halaylar çekip türküler söyleyen, kah sloganlar atan partililer, Bahçeli'nin konuşmasını, dışarıya verilen görüntüden izlerken, bu görüntüler zaman zaman içeride de ekrana getirildi.
MHP'li bakanlar tarafından karşılanan Devlet Bahçeli salona mehteran davul ekibi eşliğinde, "kurt" işaretleri, alkış ve marşlar arasında saat 10.30'da girdi. "Devletin başına Devlet gerek", "Başbakan Devlet" sloganları arasında davul ekibiyle salonu turlayan Bahçeli, Sağlık Bakanı Osman Durmuş ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Kenan Tanrıkulu'nun ortasına oturdu.
"Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganı atılması üzerine Bahçeli kalkarak, bozkurt işareti ile partilileri selamladı.
Kongrenin açılışını yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin Türk milliyetçiliğinin, Türkleri, ilim ve çağdaşlığın üzerine çıkarma anlamına geldiğini öne sürekek, Türklerin ilerlemesi için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Çetin, "kongrenin birilerinin zannettiği gibi ülkenin birlik ve dirliğini bozacak magazinvari haberlerle sulandırılacak bir kongre olmayacağını" belirterek, kongrenin milliyetçilerin "dimdik ayakta durduklarını" gösterecek bir kongre olacağını öne sürdü.
Divanı Özal'ın bakanı
Kongre Divan Başkanlığı'na verilen tek önergenin kabul edilmesi ile Turgut Özal'ın bakanlığını yapan sonradan da MHP'li olan Prof. Dr. Ercüment Konukman, yardımcılıklarına Kilis Milletvekili Mehmet Nacar ile Çankırı Belediye Başkanı Ahmet Tutan seçildi.
Konuşma için alkış ve sloganlar eşliğinde kürsüye gelen Devlet Bahçeli, 21. yüzyılda, beşeri çoğulculuğun ve dayanışmanın iki anahtar kavramının demokrasi ve milliyetçilik olacağını belirtti. Bahçeli, milliyetçiliği, misyonunu tamamlayan bir fikir olarak görenlerin idelojik ön yargılarla hareket ettiklerini öne sürdü. Konuşmasının büyük bölümünü Küreselleşme ve AB'ye ayıran Bahçeli, milletin ve bütün insanlığın yaşadığı ve yaşayacağı sorunlarla başetmek, bunu da temel ilke ve değerlere bağlı kalarak başarmak zorunda olan tarihi bir kuşağı temsil ettiklerini söyledi.
Demokrasi, insan hakları, adalet, dayanışma, sorumluluk ve hoşgörü gibi ilke ve değerlerin öneminden bahseden ve bunların hemen bütün insanlığın ortak malı olduğundan şüphe duymadıklarını dile getiren Bahçeli, bu ilke ve değerlerin ortak geleceklerini belirleyeceğini söyledi. Sorunun hem milli hem de küresel ölçekte bunların pratiğe ne kadar aktarılıp aktarılmayacağı üzerinde düğümlendiğine işaret eden Bahçeli, bugünün bu değerlerin ilanı ve reklamıyla yetinilecek bir gün değil, çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve uygulanması günü olduğunu dile getirdi.
Küreselleşmenin, gelişmeyi hızlandırmak ve nimetleri artırmakla birlikte, külfetleri ve adaletsizlikleri de arttırdığını söyleyen Bahçeli, küresel şirketlerin, insan hakları ve demokrasi gibi değerlerle nasıl yan yana yaşayacağı konusunun, daha bugünden cevaplandırılması gereken önemli bir soru haline geldiğini ifade ederek, "Birçok ülkeden daha zengin ve güçlü bir konuma sahip olan bu yeni ekonomi imparatorluklarının nasıl denetleneceği belli değildir. Böyle bir endişe bile taşımayanların beyinlerde milli devletlere ve kültürlere karşı yıkım seferberliği başlatmasının hiçbir etik ve demokratik izahı yoktur" dedi.
Küresel sefaletin ve kargaşanın hüküm sürdüğü, teknolojik ve ekonomik uçurumların büyüdüğü bir dünyada, bütün insanlığın ortak birikimlerini ve değerlerini koruyup yaşatmanın çok zor, hatta imkansız olduğuna işaret eden Bahçeli, uluslararası kuruluşlar ve devletlerin, adil ve insani bir dünya düzeninin kurulmasını önemsiyorlarsa, bu ve benzeri konulara öncelik vermeleri gerektiğini kabul etmek zorunda olduklarını ifade etti. Bahçeli, "Aksi takdirde, ortaya, eski ilişki biçimleri olan düşmanlık ve çıkar mücadelelerinin daha da büyüyerek yeni kurum ve kavramların şemsiyesi altında devam ettirilmesinden başka bir sonuç çıkmayacaktır. Bu da kaçınılmaz biçimde küresel çatışma ve kutuplaşmaları, öldüresiye bir rekabeti beraberinde getirecektir. Böylesine kaotik bir yapı, ister istemez insanlığın müşterek beklentisini ifade eden ahenkli ve dengeli uluslararası düzen fikrinin bir ütopya olarak kalmasına yol açacaktır." diye konuştu.
İkinci olarak teknolojik imkanların ve ekonomik hakimiyetin olağanüstü kolaylaştırdığı tek yönlü kültür ve değer aktarımı sürecinin, milli kültürleri ve dilleri tehdit etmesi oluşturmaktadır.
AB'ye yaklaşım
AB'ye üyeliğin bir devlet politikası haline dönüştürüldüğünü, MHP'nin ise AB'ye mesafeli yaklaşımının 1990'lı yılların başında koruduğunu, bu tarihlerden itibaren de daha serinkanlı baktıklarını öne süren Bahçeli, "Partimiz AB'ne yaklaşımında, son olarak Avrasya coğrafyasının bir barış, istikrar ve refah adası olmasına dair görüşü rol oynamıştır" dedi. MHP olarak AB'ye üyeliği ciddiye alıp önemsediklerini belirten Bahçeli, kendilerine bu yönde gelen eleştiriler olduğunu hatırlatarak, "Asıl sizler neyi temsil ediyor, ne söylemek istiyorsunuz? Tabi ki neyi temsil ettiklerini, ne yapmaya çalıştıklarının kendileri de farkında değillerdir" yanıtını verdi.
Partilerinin AB'yle adil ve onurlu bir işbirliğini savunduğunu vurgulayan Bahçeli, "meseleye perakendeci ya da çıkarcı duygu ve özlemlerle yaklaşmanın ne insani, ne de milli hiçbir yanı yoktur" dedi.
Din ve laiklik değerlendirmesi
FP'yi kastederek isim vermeden, dinden yararlanmak için onu çarpıtmaya ya da kullanmaya kalkanların sürekli çıktığını, sorunun temelinde din istismarcılığı ve laiklik istismarcılarının yattığını belirten Bahçeli, kendi dar algılamalarının konunun özü haline getirdikleri, kutsal ve hassas değerleri "kaşıdıkları" eleştirisini yöneltti. Konunun özellikle üniversite öğrencilerini kılık kıyafet tartışmalarının merkezine oturtulduğunu kaydeden Bahçeli, bunun da YÖK'ün eğitimin kalitesinden daha çok kıyafete zaman ayırmasını getirdiğini söyledi.
Dini konularda kendilerine yönelik eleştirileri, "Polemik ve kışkırtıcı söylem" olarak değerlendiren Bahçeli, "Siyaset her siyasetçinin her aklına geleni konuştuğu ve pazarladığı bir panayır değildir. Hele halkımızın temiz ve samimi duygularını önce acımasızca istismar edip, daha sonra da ızdırap çektirme sanatı hiç değildir" dedi.
ÖNCEKİ HABER

Bebek katilleri!

SONRAKİ HABER

Yoksulluk çocuk işçiliğini körüklüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa