02 Ekim 2000 21:00

Gözler 'amca' Demirel'de

Halk ile devlet arasında 'başhakem' yani ombudsman olarak adı gündeme gelen eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in başı, yeğeninin gözaltına alınmasıyla 'derde' girdi.

Paylaş
Gözler 'amca' Demirel'de
Egebank'tan çuvalla para kaçırma olayının, el koyma kararnamesinin Köşk'e gönderildikten iki saat sonra gerçekleştirildiği ortaya çıktı. Egebank'taki soygunu görüntüleyen güvenlik kamerası kayıtlarından yola çıkarak tespit edilen bu son gelişmeyi dün haber yapan bazı gazeteler köstebeğin kim olduğunu sordu. Bankalara el koyma kararını Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası, ilgili bakanlar, üç koalisyon lideri, kararnameyi onaylayan dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile kurmaylarının bilmesi ve de Yahya Murat Demirel'in de yeğeni olduğu göz önünde bulundurulunca, adres olarak "Süleyman Demirel" gözüküyor. Demirel ise, bu gelişmeler karşısında sessizliğini koruyor.
"Kasırga" adı altında gerçekleştirilen operasyonda ele geçirilen ve Egebank soygununu belgeleyen video kasetler, Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'in talimatı üzerine deşifre ediliyor. İlk belirlemelere göre, Egebank'taki soygun bazı bankalara el konulmasına ilişkin kararın imzasının tamamlanması ve onay için cumhurbaşkanına sunulmasından iki saat sonra başladı. Yasadışı para transferini gösteren kasetlerdeki tarihin 21 Aralık 1999, saatin ise 22.00 olduğu saptandı.
Sızmaya karşı önlem!
19 Aralık 1999'da koalisyon liderleri, Başbakan Bülent Ecevit'in Meclis'teki makam odasında bir araya geldi. Liderler, tahkime ilişkin Anayasa değişikliğindeki tıkanıklığı ve bankalar operasyonunu görüştü. Operasyonun sızmaması için "Bakanlar Kurulu'nun toplanmadan toplanmış gibi gösterilmesi ve boş kararnameye imza atılması, sonra da kararnamenin yazılması" şeklinde bir uygulama benimsendi. Bakanlara da 21 Aralık günü iki ayrı boş kararname imzalatıldı. Aynı gün akşamüstü saatlerinde yazılan kararnameye, Egebank, Sümerbank, Yaşarbank, Esbank, Yurtbank'ın yönetimlerine el konulduğu ve bankaların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredildiği yazıldı. İkinci kararnamede ise, Kavala Grubu'na ait Birleşik Yatırım Bankası'nın kapatıldığına karar verildiği belirtildi. Daha sonra kararnameler, onaylanmak üzere dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e özel bir kurye ile gönderildi. Bankalar kararnameleri, ertesi gün, normal sayının ardından mükerrer sayı ile Resmi Gazete'de yayımlandı ve bankalara el konuldu.
İki saat içinde sızdı!
İstihbarat birimleri kararnamenin onaya sunulma saatini 20.00 olarak saptadı. Kamuoyuna ise, kararnamelerin "iftar saati"ndegeldiği ve Süleyman Demirel'in iftar sonrası onayladığı bilgisi yansıdı. Güvenlik kamerası kayıtlarına göre, Murat Demirel, aynı gece saat 22.00'de, yani kararın onaylanmasından hemen iki saat sonra, "güvenilir adamları" ile bankada paraları çuvallara bizzat kendisi doldurmaya başladı. Bu yasadışı para transferi yaklaşık altı saat sürdü. Bu sırada Demirel'e bankanın Genel Müdür yardımcıları Ümit Öndeş, Sevtap Aslan ile şoförünün yardımcı olduğu belirlenirken, Demirel ve adamlarının bankadaki bazı kameraların yönünü değiştirdikleri tespit edildi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Açılışta TSK tartışması
İstanbul Üniversitesi (İÜ)'nde 2000-2001 eğitim ve öğretim yılı açılışı, İÜ Rektörü Kemal Alemdaroğlu ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu arasında yaşanan "TSK ve düşünce özgürlüğü" tartışmalarıyla başladı. Turizm Bakanı Mumcu, Alemdaroğlu'nu Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) gibi davranmakla şuçlayarak, üniversite kürsülerinden düşünce özgürlüğünün istenmesi gerektiğini vurguladı.
İÜ Fen Fakültesi Konferans Salonu'nda dün saat 10.00 gerçekleşen açılış töreni, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. İÜ Konservatuar Öğrenci Orkestrası mini bir konser verirken, İÜ Devlet Konservatuvarı Bale bölümü öğrencileri de bir gösteri yaptı.
Gösterilerin ardından yapılan açılış konuşmaları ise tansiyonların bir anda yükselmesine neden oldu.
Kürsüden 'TSK sözcülüğü'
Kürsüye geyen Rektör Alemdaroğlu, "İslami örgütlerin, terör örgütlerinin bölücü yıkıcı faaliyetlerine karşı" öğrencileri uyardı. Konuşmasının Ermeni soykırımıyla ilgili bölümlerini yabancı konuklara dönerek okuyan Alemdaroğlu, bu tasarıyı kınadıklarını, bu iddiaların anlamsız ve gereksiz olduğunu söyledi. Ümit Doğan, Cahit Orhan Tütengil, Muhammer Aksoy, Bayriye Üçok, Uğur Mumcu, Onat Kutlar ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerininde bir an önce çözülmesini beklediklerini belirten Alemdaroğlu, yetkililerin bu umursamazlıktan bir an önce sıyrılmasını ümit ettiğini kaydetti. Alemdaroğlu, geçen eğitim yılında kendisi aleyhine açılan soruşturmanın Anayasa'ya aykırı olduğunu iddia ederek, bu soruşturmanın "gerici, bölücü, yıkıcı, numaracı ve çıkarcı önyargılı koronun bir komplosu" olduğunu savundu. "Fethullah Gülen'e destek veren birtakım çevreler olduğunu" söyleyen Alemdaroğlu, isim vermeden Başbakan Bülent Ecevit'e tepki gösterdi.
Mumcu'dan Alemdaroğlu'na tepki
Daha sonra söz alan Turizm Bakanı Erkan Mumcu ise, Alemdaroğlu'nun sözlerini eleştirdi. Üniversitelerin özgür düşünce mekânları olduğunu belirten Mumcu, Alemdaroğlu'nu TSK gibi davranmakla suçladı. Mumcu, "Aslolan cumhuriyeti yaşatmaksa düşünce ve ifade özgürlüğü serbest bırakılmalıdır" diyerek, aşırı korumacılığın insanları bağnazlığı götüreceğini söyledi. Mumcu'nun sözleri üzerine de, 2-3 öğretim görevlisi "Bırakalım da Cumhuriyet'in temellerine dinamit mi koysunlar" diyerek, Mumcu'yu yuhaladı. Törenin ardından gazetecilere açıklama yapan Alemdaroğlu, bakanın kendisini yanlış anladığını iddia ederek, "TSK gibi davranmakla da onur duyacağını" kaydetti.
Hücreleri protesto
Mumcu'nun ardından kürsüye gelen Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, öğrencilerin protestosuyla karşılaştı. Bir grup öğrenci, "Hücre ölümdür, girmeyeceğiz", "Tabutluklara hayır" sloganlarını attılar. Slogan atan üç öğrenci gözaltına alınırken Türk, yaptığı konuşmada öğrencilere "Hücrelere girmemek için yasaların suç saydığı fiilleri işlemeyin" diye yanıt verdi. Türk, ayrıca üniversitelerdeki öğretim görevlisi sıkıntısına da değinerek, çözüm olarak "öğretim görevlilerinin emeklilik yaşının 67'den 70'e hatta 80'e çıkarılmasını" önerdi. Bu öneri öğretim görevlileri tarafından şaşkınlıkla karşılandı.
Konuşmasının ardından bir gazetecinin "Af Yasası 29 Ekim tarihinde çıkacak mı?" şeklindeki sorusunu Türk, şöyle yanıtladı: "Daha önce yapılan açıklamalara ekleyecek yeni bir şey yok. Anayasa Mahkemesi, basın ve yayın yoluyla işlenen suçlara ilişkin kanunun bir maddesinin bir ibaresini iptal etti. Bu iptal, adalet ve eşitlik ilkelerine dayanmaktadır. Ama Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı henüz yayınlamamıştır. Gerekçeli karar yayınlandıktan sonra hem bir maddesi iptal olan kanunun gerekçe doğrultusunda yeniden düzenlenmesi, hem orada yapılacak düzenlemeye paralel olarak Af Kanunu kapsamının belirlenmesi söz konusu. 29 Ekim tarihine Af Kanunu'nun yetiştirilmesi olasılığı yoktur."
ÖNCEKİ HABER

Köykentler sakat doğdu

SONRAKİ HABER

Kazılan kuyuya düşmek!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa