25 Ağustos 2000 21:00

Şiirin tanıklığında grev

"Yiğit sürücüleri tarihsel akışın, / İşçiler, evren kovanının arıları; / Bir kara somunun çevresinde döndükçe / Dünyamıza özgürlük getiren kardeşler..."

Paylaş
Şiirin tanıklığında grev
Sennur Sezer
"Yiğit sürücüleri tarihsel akışın, / İşçiler, evren kovanının arıları; / Bir kara somunun çevresinde döndükçe / Dünyamıza özgürlük getiren kardeşler. / O somunla doğrulur uykusundan akıl, / Ağarır o somunla bitmyen gecemiz; / O güneşle bağımsızlığa erer kişi". Bu dizeler Oktay Rifat (1914-1988)'ın "Elleri Var Özgürlüğün" adlı uzun şiirinin 9. bölümü. Edebiyatımızın işçiden, emekten, özgürlükten söz etmesi hiç de ender olaylardan değildir. Siz bakmayın edebiyatı tekdüzeliğe indirmeye çalışıp, şiiri avarelik, öyküyü içdökme, romanı seks oyunları anlatıcı olarak dondurmaya çalışanlara. Cumhuriyetin ilk yılında grev şiirleriyle karşılaşırız. 1923 yılı, Kemal Sülker'in anlatımıyla "Türkiye'nin üzerinden bir grev dalgasının geçtiği" yıldır. 1 Mayıs İşçi Bayramı'nın bir bölüm işçi tarafından grevle kutlanma kararı, 1 Mayıs 1923 tarihli Aydınlık gazetesinde iki şiirle desteklenir. Bu şiirlerin ilki Nâzım Hikmet'in "İstanbul Amelelerine" adadığı şiirdir. "Grev / Stop! /Fren! / Zınnkkk! / durdu. / Amele / başparmağını tele / dokundurdu. / Akümülatör, dinamo, motor, buhar, benzin, / elektrik / tırrrik / durdu. / Siyah tuğla bacalarda dumanlar donakaldı." dizeleriyle başlayan bu şiir, sonradan, "Benerci Kendini Niçin Öldürdü" adlı uzun şiirinin içinde yer alacaktır. Aydınlık gazetesindeki ikinci şiir Yaşar Nezihe'nindir. "1 Mayıs" adlı bu şiir, bayramı bir grev gibi anlatır: "Bir gün bırakınca işi halk şaşkına döndü." Yaşar Nezihe'nin bu şiirle yetinmeyip, aynı yılın 7 Eylülü'nde greve çıkan matbaa işçileri mürettipleri için de yazdığını biliyoruz. Gazete sahiplerine: "Demir değil işçi, o da patron gibi insan / Patronlara karşı eder elbet grev ilan. / Teslim ediniz işçilerin hakkını / Yoksa bu grev böyle devam eyleyecektir / Beş on kuruşa kimse boyun eğmeyecektir." diye seslenen bu şiir, Haber gazetesinde, 18 Eylül'de yayımlanacaktır.
Grev şiirlerinin ilk yargılanması da 1929 yılındadır. Taksi şoförlerinin grevi için Nâzım Hikmet'in yazdığı "Sesini Kaybeden Şehir" şiiri Resimli Ay'ın temmuz sayısında yayımlanır. Ağustos 1929'da "Grev suçunu övmek ve halkı yasalara uymamaya kışkırtma"yla suçlanır. Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesine göre derginin yazıişleri müdürü 10 gün hapis ve 10 lira para cezası yer. Ceza ertelenir. Temyiz edilir. Yeniden yargılamayı izleyenlerin büyük bölümü şoförlerdir. Dönemine göre uzun süren dava 24 Mart 1930'da beraatle sonuçlanır.
28 Ocak 1963'te İstinye'de Kavel Kablo Fabrikası'nda başlayıp 36 gün süren grev Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası'nın çıkmasını kolaylaştırır. Bu grev, Hasan Hüseyin'in "Kavel" adlı şiiriyle selamlanır: "İşime karım dedim / karıma kavel diyeceğim / ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada / güneşe karışmadıkça etim / kavel grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim."
1965'te prim sorunu Zonguldak'ta geniş bir greve yol açar. Usulsüz grev olarak yorumlanabilecek bu grevi ayaklanma sayanlar, işçinin üzerine jandarma gönderir. Açılan ateşle işçiler ölür. Bölgeye askeri birlikler gönderilir. Basına yasak getirilir. 10 Mart'ta başlayan grevin edebiyattaki yankısı olaylara paralel, sıcağı sıcağınadır. Ceyhun Atuf Kansu'nun "Mehmet Çavdara Ağıt" (Yön, 19/3/65) Sennuz Sezer'in "Kara Türkü" (26 Mart 1965, Yön) Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın "Zonguldak Ağıdı" (Kitap Kitabevi'nin camında sergilediği Karşı Duvar Dergisi'nde, o hafta).
Dağlarca'nın, bu olayı özetleyen: "Zonguldak ölü iki gecede gecede diri bir /Zonguldak bir Türkiye, bir aç Türkiye değil midir" dizeleri aynı yılın 43 grevinden biri olan Magirus grevindeki, gözcü vuruluşu için yazdıklarıyla sürer: "Gözcümüz vurulmuş gözümüz kan, / Gözümüz büyük daha."
Güngör Gençay, grevin oluşma koşullarını 1967'de yazar: "Hak dedik vermediler / eh demedik."
Kemal Özer, patron silahı lokavtı 1 Ağustos 1973 tarihli "Bir Lokavt Şiirine Hazırlık"ta irdeler: "Birlikte savunalım öyleyse yaşamı / hep birlikte söyleyeceksek başlayalım türküye / yan yana getirelim çözümler üreteceksek / umutlar sağacaksak katalım birbirine / mekikler mi vurmuyor, ocaklar mı soğumuş / birlikte savunalım öyleyse yaşamı." Kemal Özer, '80 sonrasının Zonguldak olaylarını da "Zonguldak" şiirinde anlatacaktır.
Cuma sabahı televizyonlar devam eden belediye işçileri grevlerinin Bakanlar Kurulu kararıyla durdurulduğunu bildirdi. Kimi gazetelerde küçücük bir başka haber de var: Modern Art Museum'da 650 kişilik personel, sigortasız ve sözleşmesiz çalıştırıldıkları için 28 Nisan'dan beri grevdeler. Steven Spielberg, Martin Scorsese, Susan Sontag, gibi ünlülerin de aralarında olduğu 131 sanatçı herkesi bu grevi desteklemeye çağırdı, Time Out New York gazetesinde.
Edebiyat hep bir tanık olmakla yetinmez toplumsal olaylarda. Kimi zaman da, yazarların seçtiği sınıfların yanında yer alır. Bugünlerin edebiyatına bakacak gelecek kuşaklar, yazarlarımızı nasıl nitelendirecekler dersiniz?
ÖNCEKİ HABER

Sorunlar dağ gibi

SONRAKİ HABER

Demokrasi ve barış için

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa