8 Ağustos 2000 21:00
Stüdyo müzisyenliğinden
GÜNÜN YAZILARI
Stüdyo müzisyenliğinden
albüm yönetmenliğine
Sinan Gündoğar
Eğer dikkatli bir müzik dinleyicisi iseniz, dinlediğiniz albümün kapağına da bakıp, kapaktaki sanatçı dışında hangi müzisyenlerin albüme enstrümanlarıyla katkıda bulunduğunu öğrenirsiniz. Kimi zaman sizi şaşırtan sonuçlarla da karşılaşabilirsiniz. Şöyleki, birbirinden çok farklı olan müzik türlerinde aynı müzisyenlerin görev aldığını da görebilirsiniz. Bu beraberinde kimi aksaklıkları da getirmektedir. Çünkü, müzisyenlerin bir süre sonra kendine, üretimine yabancılaşmasına, bir anlamda, "memurlaşmasına" yol açmaktadır.
Ancak kimi isimler de vardır ki, daha çok kendi müzikal yönelimleri doğrultusunda, belirli bir türle sınırlıdırlar, bu da onların seçiciliği hakkında ipuçları verir. Cebrail Kalın da, bu müzisyenlerden biri. İlk dönemlerde daha çok "mey" sanatçısı olarak albüm kapaklarında yer alan Kalın daha sonra, albüm "yönetmen"i olarak çıktı karşımıza. Bunun yanı sıra, albümlerde zurna, kaval, bağlama gibi enstrümanları da kullandı, bu albümlerde. 1972 yılında İstanbul'da doğan Cebrail Kalın, ilkokul sıralarında Arif Sağ müzikevinde Ali Haydar
Emre'den bağlama ve solfej dersleri almış, '84 yılında ise, İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı'nın açtığı sınavı kazanarak, orta, lise ve yük bölümlerinde eğitim almaya hak kazanmış ve '95 yılında buradan mezun olmuş olan bir sanatçı. '93-95 yılları arasında İstanbul Radyosu'nda "mey" sanatçısı olarak çalışan Cebrail Kalın'ın üç enstrümantal ve bir tane de solo albüm çalışması yer alıyor. Bunların dışında kolektif bir çalışmanın ürünü olan ve dört albümden oluşan bir "koro" albümünün gerçekleşmesinde etkin olarak görev almış.
Teoriden sonra pratik
Cebrail Kalın, "Konservatuvarda müziğin eğitimini aldım. Ama bu işin pratik yanı, okul dışında başladı. Albüm çalışmalarımız bizim bir nevi kitaplarımız oldu. Bu albümlerde, dünyaya bakış açımı sanata nasıl yansıtacağımı düşündüm ve ortaya bir şeyler çıktı. Daha önce bir solo çalışmam oldu. İlk albümümü, kendi bakışım doğrultusunda, okuyarak hazırladım. 1996 yılında çıkmıştı. Geçen sürede, stüdyo içerisinde bulundukça, kendi yaptığım yanlışları, nerede hangi enstrümanın kullanılıp kullanılmayacağını anlamaya başladım" sözleriyle hem ilk dönem arayışlarını hem de, müzik dünyasının kendisine kattıklarını aktarıyor. Bestelerinden oluşan "Yar Yüreğim"den sonra "Halimiz Ahvalimiz" başlığıyla "koronun" halk türküleri yorumundan oluşan dört albümde dinleyiciyle buluştu, Cebrail Kalın. Her ne kadar, kolektif bir çalışma olduğu için bu albümlerin tek başına kendisine ait olmadığını söylese bile, albümlerin düzenlemeleri ve yönetimlerinde görev almış, bunun yanında dört kişiden oluşan koronun elemanlarından biri olarak da görev almış.
Bestelerden uzaklaşma gerekçesi
Buradan hareketle bestelerden neden vazgeçtiğini sorduğumuzda, Kalın bizi şu şekilde cevaplıyor: "Bestelerden uzaklaşmadım. Beste çalışmalarının yer aldığı albümün üzerinden dört yıl geçti. Beste yapmaya devam ediyorum. 1998'de, bütün ayıklamalar sonunda, bir albüm gerçekleştirecek sayıda yeni besteler yapmıştım. Ama kendimi hazır hissetmedim. İlk albümümde çok eksiklikler oldu. Çevremin olumlu, olumsuz eleştirilerini aldım. Solo bir albüm için acele etmek istemedim. Biraz daha gözlemlemek, kendi eksikliklerimi gidermek istedim. Teknik ve içerik açısından kendimi beslemek istedim. Yakında böyle bir çalışma da ortaya çıkacak. İki arkadaşla birlikte bir grup mantığıyla sunmaya çalışacağız."
Türkülere yönelim mantığını da, "Bu benim bir projem değildi, ama bu projenin içerisindeki beş-altı kişiden birisiyim. Bu albümler, bir kolektif çalışma. Konservatuvardan ve radyodan arkadaşlarla bir araya geldik ve biz türküleri biraz daha iyi okuruz, bu alanda bir altyapımız da var diye, buna yöneldik. Popçuların yorumlarında, türkücülerin yorumladığı ancak düzenleme ve duygu açısından oturmayan bir yapı söz konusuydu. Buna bir alternatif olarak koro çalışması yaptık" cümleleriyle aktarıyor, Cebrail Kalın.
Cebrail Kalın'ın söyledikleri, hem bu türle kendini sınırlamayacağının hem de içinde bulunulan üretimsizliğin aşılmasıyla ilgili kimi ipuçlarını içeriyor: "Halk türkülerinden çok insanlar yeni üretimleri yaratmalıdırlar. Çünkü türküler yaşamı anlatıyor, yaşam da devam ediyor. Şimdi de, yoksulluk, haksızlık, cehalet, eğlence, coşkular var. Sanatçılar bunları gözlemlerse, yeni üretimlerde bulunabilirler. Bunları işlemeye çalıştığım besteler yaptım. Kimi zaman Taksim'den Zeytinburnu'na yürüyorum. Gördüklerim bana bir fikir veriyor. Ben yazar olmadığıma göre, o görüntüleri müzikle yansıtmaya çalışıyorum."
Kalın'ın enstrümantal çalışmaları
Gelelim, Kalın'ın enstrümantal albümlerine. "Anadoluyum Ben 1-2" isimleriyle yaptığı iki enstrümantal albümde, Kalın, geleneksel halk türkülerini kendi müzikal arayışlarıyla dinleyiciye ulaştırmaya çalışmış. Bu albümlerde mey belirleyici bir tarzda kullanılmış. Ancak bu, ezgilerin tamamen bu enstrüman tarafından icra edildiği anlamına gelmiyor. Farklı enstrümanların kullanım tarzı da birbirlerini tamamlayacak bir nitelik taşıyor.
Onun düzenleme mantığını en iyi şekilde örnekleyecek albüm ise, bir ay kadar önce çıkmış olan, "Nevajîn" albümü. Bu albümde, farklı yörelere ait geleneksel Kürt ezgiler enstrümantal olarak sunulmuş. Ancak önceki albümlerde de var olan, fakat bu albümde hemen fark edilen bir düzenleme mantığı söz konusu. Bu da, her ölçünün, farklı enstrümanların bir "örgü" mantığı içerisinde kullanılmasına dayanıyor. Bir anlamda, biri ezgiyi çaldıktan sonra geri çekiliyor, bir diğeri başlıyor. Enstrümantal albümlerindeki bu düzenleme mantığını değerlerdirmesini istiyoruz. Kalın düzenleme mantığını, günlük yaşantıyla bağlantı kurarak açıklamaya çalışıyor: "Biraz "new age" tarzıyla ilgili. Müzikte, sabit duran veya birbirini tekrar eden motiflerin kullanımından çok birbirini takip eden farklı enstrümanlar ve farklı ezgileri bir araya getiriyorum. Müzik zaten yaşamımızı anlatıyor. Yaşamımızda da, ritmimiz olsun, üzüntümüz sevincimiz olsun hep farklıdır ve birbirini takip eder. Bir parçayı, bir enstrümanla başlatıp sonuna kadar götürdüğünüzde, monotonlaşıyor. Eserin duyguları ve konusuna göre, enstrümanların zaman zaman kendilerini göstermeleri söz konusu."
albüm yönetmenliğine
Sinan Gündoğar
Eğer dikkatli bir müzik dinleyicisi iseniz, dinlediğiniz albümün kapağına da bakıp, kapaktaki sanatçı dışında hangi müzisyenlerin albüme enstrümanlarıyla katkıda bulunduğunu öğrenirsiniz. Kimi zaman sizi şaşırtan sonuçlarla da karşılaşabilirsiniz. Şöyleki, birbirinden çok farklı olan müzik türlerinde aynı müzisyenlerin görev aldığını da görebilirsiniz. Bu beraberinde kimi aksaklıkları da getirmektedir. Çünkü, müzisyenlerin bir süre sonra kendine, üretimine yabancılaşmasına, bir anlamda, "memurlaşmasına" yol açmaktadır.
Ancak kimi isimler de vardır ki, daha çok kendi müzikal yönelimleri doğrultusunda, belirli bir türle sınırlıdırlar, bu da onların seçiciliği hakkında ipuçları verir. Cebrail Kalın da, bu müzisyenlerden biri. İlk dönemlerde daha çok "mey" sanatçısı olarak albüm kapaklarında yer alan Kalın daha sonra, albüm "yönetmen"i olarak çıktı karşımıza. Bunun yanı sıra, albümlerde zurna, kaval, bağlama gibi enstrümanları da kullandı, bu albümlerde. 1972 yılında İstanbul'da doğan Cebrail Kalın, ilkokul sıralarında Arif Sağ müzikevinde Ali Haydar
Emre'den bağlama ve solfej dersleri almış, '84 yılında ise, İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı'nın açtığı sınavı kazanarak, orta, lise ve yük bölümlerinde eğitim almaya hak kazanmış ve '95 yılında buradan mezun olmuş olan bir sanatçı. '93-95 yılları arasında İstanbul Radyosu'nda "mey" sanatçısı olarak çalışan Cebrail Kalın'ın üç enstrümantal ve bir tane de solo albüm çalışması yer alıyor. Bunların dışında kolektif bir çalışmanın ürünü olan ve dört albümden oluşan bir "koro" albümünün gerçekleşmesinde etkin olarak görev almış.
Teoriden sonra pratik
Cebrail Kalın, "Konservatuvarda müziğin eğitimini aldım. Ama bu işin pratik yanı, okul dışında başladı. Albüm çalışmalarımız bizim bir nevi kitaplarımız oldu. Bu albümlerde, dünyaya bakış açımı sanata nasıl yansıtacağımı düşündüm ve ortaya bir şeyler çıktı. Daha önce bir solo çalışmam oldu. İlk albümümü, kendi bakışım doğrultusunda, okuyarak hazırladım. 1996 yılında çıkmıştı. Geçen sürede, stüdyo içerisinde bulundukça, kendi yaptığım yanlışları, nerede hangi enstrümanın kullanılıp kullanılmayacağını anlamaya başladım" sözleriyle hem ilk dönem arayışlarını hem de, müzik dünyasının kendisine kattıklarını aktarıyor. Bestelerinden oluşan "Yar Yüreğim"den sonra "Halimiz Ahvalimiz" başlığıyla "koronun" halk türküleri yorumundan oluşan dört albümde dinleyiciyle buluştu, Cebrail Kalın. Her ne kadar, kolektif bir çalışma olduğu için bu albümlerin tek başına kendisine ait olmadığını söylese bile, albümlerin düzenlemeleri ve yönetimlerinde görev almış, bunun yanında dört kişiden oluşan koronun elemanlarından biri olarak da görev almış.
Bestelerden uzaklaşma gerekçesi
Buradan hareketle bestelerden neden vazgeçtiğini sorduğumuzda, Kalın bizi şu şekilde cevaplıyor: "Bestelerden uzaklaşmadım. Beste çalışmalarının yer aldığı albümün üzerinden dört yıl geçti. Beste yapmaya devam ediyorum. 1998'de, bütün ayıklamalar sonunda, bir albüm gerçekleştirecek sayıda yeni besteler yapmıştım. Ama kendimi hazır hissetmedim. İlk albümümde çok eksiklikler oldu. Çevremin olumlu, olumsuz eleştirilerini aldım. Solo bir albüm için acele etmek istemedim. Biraz daha gözlemlemek, kendi eksikliklerimi gidermek istedim. Teknik ve içerik açısından kendimi beslemek istedim. Yakında böyle bir çalışma da ortaya çıkacak. İki arkadaşla birlikte bir grup mantığıyla sunmaya çalışacağız."
Türkülere yönelim mantığını da, "Bu benim bir projem değildi, ama bu projenin içerisindeki beş-altı kişiden birisiyim. Bu albümler, bir kolektif çalışma. Konservatuvardan ve radyodan arkadaşlarla bir araya geldik ve biz türküleri biraz daha iyi okuruz, bu alanda bir altyapımız da var diye, buna yöneldik. Popçuların yorumlarında, türkücülerin yorumladığı ancak düzenleme ve duygu açısından oturmayan bir yapı söz konusuydu. Buna bir alternatif olarak koro çalışması yaptık" cümleleriyle aktarıyor, Cebrail Kalın.
Cebrail Kalın'ın söyledikleri, hem bu türle kendini sınırlamayacağının hem de içinde bulunulan üretimsizliğin aşılmasıyla ilgili kimi ipuçlarını içeriyor: "Halk türkülerinden çok insanlar yeni üretimleri yaratmalıdırlar. Çünkü türküler yaşamı anlatıyor, yaşam da devam ediyor. Şimdi de, yoksulluk, haksızlık, cehalet, eğlence, coşkular var. Sanatçılar bunları gözlemlerse, yeni üretimlerde bulunabilirler. Bunları işlemeye çalıştığım besteler yaptım. Kimi zaman Taksim'den Zeytinburnu'na yürüyorum. Gördüklerim bana bir fikir veriyor. Ben yazar olmadığıma göre, o görüntüleri müzikle yansıtmaya çalışıyorum."
Kalın'ın enstrümantal çalışmaları
Gelelim, Kalın'ın enstrümantal albümlerine. "Anadoluyum Ben 1-2" isimleriyle yaptığı iki enstrümantal albümde, Kalın, geleneksel halk türkülerini kendi müzikal arayışlarıyla dinleyiciye ulaştırmaya çalışmış. Bu albümlerde mey belirleyici bir tarzda kullanılmış. Ancak bu, ezgilerin tamamen bu enstrüman tarafından icra edildiği anlamına gelmiyor. Farklı enstrümanların kullanım tarzı da birbirlerini tamamlayacak bir nitelik taşıyor.
Onun düzenleme mantığını en iyi şekilde örnekleyecek albüm ise, bir ay kadar önce çıkmış olan, "Nevajîn" albümü. Bu albümde, farklı yörelere ait geleneksel Kürt ezgiler enstrümantal olarak sunulmuş. Ancak önceki albümlerde de var olan, fakat bu albümde hemen fark edilen bir düzenleme mantığı söz konusu. Bu da, her ölçünün, farklı enstrümanların bir "örgü" mantığı içerisinde kullanılmasına dayanıyor. Bir anlamda, biri ezgiyi çaldıktan sonra geri çekiliyor, bir diğeri başlıyor. Enstrümantal albümlerindeki bu düzenleme mantığını değerlerdirmesini istiyoruz. Kalın düzenleme mantığını, günlük yaşantıyla bağlantı kurarak açıklamaya çalışıyor: "Biraz "new age" tarzıyla ilgili. Müzikte, sabit duran veya birbirini tekrar eden motiflerin kullanımından çok birbirini takip eden farklı enstrümanlar ve farklı ezgileri bir araya getiriyorum. Müzik zaten yaşamımızı anlatıyor. Yaşamımızda da, ritmimiz olsun, üzüntümüz sevincimiz olsun hep farklıdır ve birbirini takip eder. Bir parçayı, bir enstrümanla başlatıp sonuna kadar götürdüğünüzde, monotonlaşıyor. Eserin duyguları ve konusuna göre, enstrümanların zaman zaman kendilerini göstermeleri söz konusu."
Evrensel'i Takip Et