01 Ağustos 2000 21:00

Tutuklu aileleri Ankara'ya sokulmadı

F tipi cezaevlerine karşı topladıkları binlerce imzayı TBMM ile Adalet Bakanlığı'na iletmek için İstanbul'dan ve çeşitli illerden yola çıkan TAYAD üyeleri Ankara'ya sokulmadı.

Paylaş
Tutuklu aileleri Ankara'ya sokulmadı
F tipi cezaevlerine karşı topladıkları binlerce imzayı TBMM ile Adalet Bakanlığı'na iletmek için İstanbul'dan ve çeşitli illerden yola çıkan Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) üyeleri Ankara'ya sokulmadı. Ankara yakınlarında Çamlıdere Otoyol Gişeleri, Elmadağ ve Kulu Kavşağı'nda yolları kesilen TAYAD üyelerinden ancak 15'inin temsili heyet olarak Adalet Bakanlığı'na gitmesine izin verildi.
Adapazarı'nda gözaltına alınanların serbest bırakılmasının ardından dün sabah saatlerinde Ankara'ya doğru 7 otobüsle yola çıkan aileler, İstanbul Ankara Otoyolu turnikelerinde polis barikatı ile karşılaştı.
Çok sayıda panzer ve Jandarma Alay Komutanlığı'na bağlı komandolar turnikelerde yoğun güvenlik önlemi alırken, aileler kimlik kontrolünden geçirildi.
Güvenlik güçleri tarafından ailelerinin tamamının Ankara'ya girmesine izin verilmeyeceği, sadece temsili düzeyde bir heyetin Ankara'ya alınabileceği söylendi. Daha sonra 15 kişilik bir heyetin taleplerini iletmek üzere Ankara'ya girmesine izin verildi. Kalan aileler ise turnikelerin önünde bekletildi.
TAYAD üyesi Şükran Ağdaş, yaptığı basın açıklamasında F tipi cezaevlerinin yapımının durdurulması istemiyle İstanbul'dan otobüslerle yola çıktıklarını hatırlattı. İstanbul'dan hareketlerinden bu yana 36 saat geçtiğini belirten Ağdaş, yolda engellemelerle karşılaştıklarını, ancak vazgeçmediklerini kaydetti. Yola, kaldıkları yerden devam edeceklerini ve Ankara'ya gideceklerini ifade eden Ağdaş, Adalet Bakanı'na gidip dertlerini anlatmak istediklerini vurguladı.
Bu arada, İstanbul'dan Ankara'ya karayoluyla seyahat eden DSP Amasya Milletvekili Gönül Saray Alphan, yoldan geçerken kalabalığı görerek, TAYAD üyelerinin yanına gitti. TAYAD üyelerine selam veren ve ihtiyaçları olup olmadığını soran Alphan, gruptan tepki gördü.
Ankara'ya polis yığınağı
Sabah saatlerinden itibaren Adalet Bakanlığı önü ile Kızılay civarının yoğun polis ablukasına alınması dikkat çekti. Kızılay'da çok sayıda çevik kuvvet ve panzerler hazır bekletildi. Panzerlerin Yüksel Caddesi girişinde de konumlandırıldığı görüldü. Ankara'ya çevre il ve ilçelerden de ek polis getirildi.
Elmadağ'da saldırı
Bu arada Karadeniz Bölgesi ile Malatya'dan gelen ve Elmadağ Soyaldı Dinlenme Tesisi'nde durdurulan 4 otobüste bulunan TAYAD üyelerine polisin saldırması sonucunda yaralananlar oldu ve 25 kişi gözaltına alındı. Adana ve Mersin'den gelen ancak Kulu Kavşağı'nda bekletilen iki otobüste bulunanların Ankara'ya gitmelerine ise jandarma ve polisler tarafından kurulan barikatla izin verilmedi.
Gözaltındakiler adliyede
F tipi cezaevlerini protesto etmek amacıyla dün Kızılay'da gösteri yaparken gözaltına alınan, aralarında Yazar Fikret Başkaya'nın da bulunduğu 24 kişi, tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi.
Gözaltına alınan 24 kişi, dün sabah Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden Ankara Adliyesi'ne getirildi. Adli Tabiplik'te sağlık kontrolünden geçirilen eylemciler, daha sonra savcılığa çıkarıldı. Savcılar Levent Tacer ve Metin Sezgin tarafından ifadeleri alınan 24 kişi, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet ettikleri gerekçesiyle, tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi.
1 yılla 3 yıl arasında hapis cezası istemiyle ve suçüstü hükümleri uyarınca yapılan yargılama saat 14.30'da başladı. Sanıklar mahkeme ifadelerinde, basın açıklaması yapmak isterken polislerin saldırısıyla karşılaştıklarını ve ortada yargılanmalarını gerektirecek bir suç bulunmadığını bildirdiler. Yargılama sonucunda gözaltına alınanların tümü tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Davaya 8 Eylül 2000 tarihinde devam edilecek.
Adapazarı'ndaki gözaltılar
Adapazarı'nda izinsiz gösteri yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan 21 kişi savcılığa çıkarılmalarının ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Polis ablukası altında Sakarya Adliyesi'ne çıkarılan 21 kişinin ifadesi, nöbetçi Cumhuriyet Savcısı tarafından alındı. Sanıklar, tutuklu ailelerinin eylemine destek vermekten başka bir niyet taşımadıklarını, serbest bırakılmalarını talep ettiler. Serbest bırakılanların adları şöyle:
Nermin Kahraman, Nergis Sarı, Hative Ruken Kılıç, Ahu Zeynep Görgün, Özgür Tekin, Reşat Dara, İsmail Özmen, Eyüp Beyaz, Egemen Seyfettin Kuşçu, Canik Tarhanç, Arda Çağlar Erkmen, Volga Cıvak, Aysun Akdağ, Sultan Yıldız, Gülsen Salman, Özgül Emre, Perihan Demirkıran, Erdal Güzel, Yılmaz Kaya, Tülin Erol ve Derya Duman. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Bu çığlığı duyun
Jülide Kalıç
Selahattin Gülkokuer; Ulucanlar Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve akdeniz anemisi denilen ölümcül bir hastalığa yakalanan Filiz Gülkokuer'in babası. Gülkokuer 74 yaşında bir işçi emeklisi. Mersin'de yaşıyor. İki kızı var. Kızlarından biri evli, diğeri de Filiz, 3 yıldır cezaevinde. Sağlığından endişe ettiği kızına daha yakın olabilmek için Ankara'ya gelen Gülkokuer, tahliye talebiyle bir kez daha Adalet Bakanlığı'na başvuracak.
Selahattin Gülkokuer'le cezaevlerinde yaşanılan sorunlar ve kızının durumu hakkında konuşuyoruz. Filiz'in bu hastalığa 9 yaşında yakalandığını ve o zamanlardan bu yana hastalıkla uğraştıklarını bildiriyor Gülkokuer. Filiz, işletme öğrenimi görüyormuş aynı zamanda, ama hastalığı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kalmış. Gülkokuer, kızının birçok kez hastaneye yattığını ve çeşitli ameliyatlardan geçtiğini, dalağının ve safrakesesinin alındığını anlatıyor. Filiz'in tedavisi için gerekli ilaçlar ise oldukça pahalı. Selahattin Gülkokuer kendi imkânları, Filiz'in avukatları ve İnsan Hakları Vakfı'nın yardımlarıyla ilaçları şimdiye kadar temin edebilmiş. Şimdi ise ilaçlar bitmiş ve Filiz'in tedavisi engelleniyor.
Gülkokuer, en çok da hasta olan kızının ve diğer mahkûmların hastaneye götürülüp getirilirken uğradığı saldırılara ve tacizlere tepki gösteriyor. "Kızımın tedavisini canını yakmadan yapsınlar, yok yapmıyorlarsa kızımı bana versinler. Ben tedavi edilmesini sağlarım" diyor.
Filiz Gülkokuer, "yasadışı örgüt"e üye olduğu iddiasıyla 3 yıl önce Mersin'de gözaltına alınmış. 18 yıl 9 ay hüküm giymiş ve cezası onaylanmış. Uzun süre gözaltında tutulmuş Filiz. Selahatin Gülkokuer, kızının gözaltında olduğunun polisler tarafından saklandığını anlatıyor. Filiz, Mersin Cezaevi'ne, oradan Adana'ya, en son da Ulucanlar Cezaevi'ne sevk edilmiş. Kızının yüzünü 18 ay hiç görmemiş Gülkokuer.
Ameliyata kelepçeyle alındı
Ulucanlar katilamını televizyonlardan duyan Gülkokuer, kızının yaralandığını öğrenir öğrenmez geliyor Ankara'ya. Filiz'in göğsünden 21 saçma çıkarıldığını belirtiyor. Katliamın ardından Filiz hastaneye kaldırıldığında uzaktan görebiliyor kızını. "Ameliyata götürüyorlardı. Jandarmalar sarmıştı etrafını. Elleri kelepçeliydi. 'Baba' diye seslendi. Çavuş, 'Kes sesini' diyerek indirdi yumruğunu kızımın başına" diye anlatıyor Gülkokuer.
Devletin mahkûmlara ilgisizliğinden yakınıyor Gülkokuer. Katliamın ardından mahkûmların hastaneden önce başka cezaevlerine sevk edilmesini eleştiriyor. "Bu ölüm demektir. Bizim çocuklarımız ana baba kuzusu değil mi" diye konuşuyor Gülkokuer ve suçlu-suçsuz ayrımının yapılamadığına dikkat çekiyor. Onlarca adam öldürenlerin 3 ay yatıp çıkmasını, adam öldürmemiş çocukların ise 18 yıl ceza almasını kabullenemiyor.
Adalet Bakanlığı ilgisiz
Gülkokuer, Adalet Bakanlığı tarafından uygulama hazırlıkları yapılan F tipi cezaevlerine de karşı çıkıyor. "Çocuklarımız oraya atıldığında, ölecekler mi, öldürülecekler mi belli değil. Şimdi yaşananlar ortada. Çocuklarımızın hücrelere atılmasından endişe duyuyorum" diyen Gülkokuer, Filiz'in bir an önce tahliye edilmesi için yaptıkları başvurulardan sonuç alamadıklarını belirtiyor. "Hasta bir mahkûmun tedavisi nasıl reddedilir" diyerek Adalet Bakanlığı'na tepkisini dile getiren Gülkokuer, kızının tedaviyi reddettiğini, çünkü sürekli tedavi esnasında jandarma müdahalesi ile karşılaştığını anlatıyor. "Hasta bir mahkûm hastanede nasıl kelepçeli tutulabilir? Muayeneye doktor da giriyor. Hekim bile karşı çıkıyor da umurlarında değil. Sen hastanın yanında jandarmayı tutarsan, o kişi nasıl tedavi olsun. Bu durumu kabul edemiyorum" diye konuşan Gülkokuer, yapılan bütün baskılara son verilmesini ve kızının kendisine verilmesini istiyor.
ÖNCEKİ HABER

Askeri tıbbiyeye 28 Şubat ayarı

SONRAKİ HABER

Altın Portakal'ın teması barış

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...