28 Temmuz 2000 21:00

'Çağdaş' tabutluğa 'F tipi' demişler

Ankara'nın merkezi yeri olan Kızılay'dan otobüsle bir saatlik uzaklıkta olan Yenikent F Tipi Cezaevi, askeri alanların yakınlarında, yerleşim merkezlerinden uzak, kurak ve ağaçsız bir alana kurulmuş.

Paylaş
'Çağdaş' tabutluğa 'F tipi' demişler
Fevzi Argun
Ankara'nın merkezi yeri olan Kızılay'dan otobüsle bir saatlik uzaklıkta olan Yenikent F Tipi Cezaevi, askeri alanların yakınlarında, yerleşim merkezlerinden uzak, kurak ve ağaçsız bir alana kurulmuş. Cezaevinin bir aya kadar bitmesi planlanıyor. Bölgede ikinci bir F tipi cezaevi inşaatı ise sürüyor. Bu inşaatın kaba bölümleri tamamlanmış durumda. Adalet Bakanlığı yetkililerinin görüşü, "bu cezaevinin de bir yıl içinde tamamlanacağı" şeklinde.
Cezeaevi, "A," "B", "C" ve "D" olarak tanımlanan 4 bloktan ibaret. D Blok idare binası, diğer üç blok ise tutuklu ve hükümlülerin atılacağı hücrelerden oluşuyor. Cezaevindeki hücrelerin 103'ü 3 kişilik, 59'u da tek kişilik. Toplam kapasite ise 368 kişi. Cezaevinin ortak bir özelliği gün ışığının yeterli ölçüde girdiği mekânların, tutuklu ve hükümlülerin pek gidemeyeceği idare odaları, revir gibi yerler olması. Bir diğer özellik ise cezaevi yaşamını belirleyecek ne bir tüzük, ne de bir yönetmelik var.
"İş odaları" adıyla mekânlar düşünülmüş, ancak ne tür işlerin yapılacağı belli değil. Ayrıca buralara konulacak araç ve gereç konusunda da ödenek yok. Spor salonu düşünülmüş, cezaevi binalarının hemen yanında da bir halı saha yapılması planlanıyor. Ancak gerek spor salonunun, gerek iş odalarının, gerekse futbol alanının nasıl kullanılacağı belirsiz. Söylenen tek şey, "iyi hal" durumunun aranacağı şeklinde. "İyi hal"den ne kastedildiği ise belli değil. Sık sık, "bu cezaevine 'terör' suçlularını koyacağız" denildiğine göre, "iyi halli"nin kimler olacağı merak konusu. Zaten futbol sahası ile ilgili izlenim, "mekan olarak burada ancak gardiyanlarla jandarmaların top oynayabileceği" şeklinde.
Cezaevinin en dikkati çeken yönü, büyük ölçüde koridorlardan oluşması. Deyim yerindeyse "labirenti" andıran bir sistem oluşturulmuş. Amaç, hücresinden çıkartılan tutuklunun kimseyle temas etmemesini sağlamak. Zaten cezaevindeki tüm düzenleme ve mimari plan insanları tecrit etmek ve birbirleriyle haberleşmesini önlemek üzerine kurulmuş. Mimari yapı birkaç istisna dışında iletişimi sağlayacak revizyon yapmaya olanaksız şekilde düzenlenmiş.
3 kişilik hücreler iki katlı. Üst kat yatma için ayrılmış. Alt kat ise televizyon izlenebilecek, yemek yenilebilecek, müzik dinlenebilecek bir yer. Banyo ve tuvalet de alt katta. Ayrıca, tutukluların bulaşıklarını yıkayabileceği bir lavabo düzeni düşünülmüş. Buradan havalandırmaya çıkılabiliyor. Havalandırma 25 metrekare. Duvar yüksekliği ise 8 metre. Görülebilen tek şey gökyüzü. Zaten cezaevinin tüm hücrelerinden bir tek gökyüzü görülebiliyor. 3 kişilik hücrelerin havalandırmasına, hücre dışından girme olanağı yok. Burada kalanların, havalandırma kapısını kumanda etme olanağı, gardiyanların içeri girip kilitlemesi dışında, bulunuyor. Ancak havalandırmanın gün boyu kullanılıp kullanılamayacağı konusu net değil.
Tek kişilik hücreler cezaevinin en uç noktasında yan yana bir şekilde sıralanıyor. 8 metrekarelik hücrelerin tuvaleti içinde. Bu mekânlar tek katlı. Hücrelerin üst katında iş odaları bulunuyor. İş odaları, daracık bir mekânda yaşamaya mahkûm edilen tutuklunun bir de gürültü işkencesine maruz kalması sonucunu doğuracak. 2 ya da 3 hücre aynı havalandırmaya açılıyor. Ancak 3 kişiliklerden farklı bir havalandırma durumu söz konusu. Havalandırmaya gardiyanların girebileceği bir kapı bulunuyor. Böylece havalandırma kapısının açılıp kapanması gardiyanın insafına bırakılmış. Özetle tek kişilik hücrelere konulacaklar tecrit içinde tecrit ortamını yaşayacaklar. Bu saptamayı güçlendirecek bir örnek de cezaevinde disiplin cezası alanların konulacağı tecrit sayısının ikiyle sınırlı olması. Bunun nedenini açıklayan Adalet Bakanlığı yetkilisi ise çok rahat. Söylediği özetle, "Tek kişiliğin havalandırma kapısını açmazsan olur sana bir tecrit" şeklinde.
Cezaevinin dikkate çeken bir özelliği "depo", "sığınak", "terzi ve berber odaları", "mescit" denilen mekânların durumu. Bu tür yerlerin tümü penceresiz. Bu durum ister istemez akla "Bu yerlerin işkence, sorgulama, zorla itirafçılaştırma uygulamaları" için kullanılabileceği endişesini getiriyor. Bir diğer nokta ise televizyon ve müzik yayını. Televizyon sistemi 32 kanala göre ayarlanmış. Müzik yayını için ise 6 kanal bulunuyor. Ancak bu sistemleri tutuklulara ek bir eziyet yöntemi olarak kullanma olanağı mevcut. Sistem çok rahatlıkla cezaevinde bulunanları zorla tek televizyona ya da tek bir müzik tipine mahkûm edebilecek özelliğe sahip.
Sırf televizyon ve müzik konusu değil. Pek çok durumda ikili kullanım olanağı bulunmuyor. Örneğin banyo hücrenin içinde. Söylendiğine göre sıcak su sürekli olacakmış. Ancak su vanaları koridorda. Çok rahatlıkla bir ya da birkaç mekânı günlerce susuzluğa mahkûm etmek olanaklı. Aynı şekilde elektrikleri kesme olanağı da mevcut. Cezaevinde yasalarda olmamasına karşın elektriksiz ve susuz bırakma cezalarını uygulamak olanaklı.
Kısacası, Sincan Yenikent E Tipi Cezaevi, devletin üst kademelerinde planlanan cezaevi konseptine uygun bir mekân. "Hoşa gitmeyen mahkûmları ve özellikle de siyasi tutuklu ve hükümlüleri tecrit ederek, hücrelere gömmek. Onları kişiliksizleştirmek ve zamanla da yok etmek." Her şey bu amaca göre düzenlenmiş. Düzenlenmiş düzenlenmesine ama çağdaşlık gösterisi de ihmal edilmemiş. İnşaatta en kaliteli malzeme kullanılmış, badanasına itina edilmiş, denetim için en son teknoloji kullanılmış. Bu yönüyle "çağdaş"lık oynanmış. Ama bu çağdaşlık oyunu zihniyetin antidemokratikliğini ve insanlık dışı yaklaşımını örtmeye yetmemiş. Ortaya "çağdaş" olduğu söylenen hücrelerden oluşan bir cezaevi çıkmış.
ÖNCEKİ HABER

Bergama'ya Burdur muamelesi

SONRAKİ HABER

Polis-halk el ele işkenceye!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...