25 Temmuz 2000 21:00

Ülkenin temeline dinamit!

'Özelleştirmenin amacı birilerini zengin etmek, ama biz devletin zengin olmasını istiyoruz' diyor Tuzla ve Camialtı tersane işçileri. 'Kökü dışarıda' özelleştirmelere karşı çıkış nedenlerini de şöyle açıklıyorlar: "Özelleştirme ülke bağımsızlığını yok edecek. Biz bu ülkeyi seviyoruz."

Paylaş
Ülkenin temeline dinamit!
Sinan İmrek
"Bir ülkenin temelinin dinamitlenmesi, ülkenin sömürülmesi, ülkenin kendi öz değerlerinin kaybı, peşkeşidir, ülkenin bağımsızlığının gitmesi". Haliç ve Camialtı tersanelerinin işçileri, özelleştirmeyi böyle tanımlıyorlar. Özelleştirme emrinin IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlardan geldiğini, uluslararası tahkimin bu işi daha da kolaylaştırma amacı taşıdığını da ekleyerek...
Seattle'da, İngiltere'de, Arjantin'de ve bir çok ülkede bu politikalara karşı, karşı koyuşun başladığını belirten işçiler, tersane işçileri olarak sonuna kadar mücadele edecekleri söylüyorlar.
Tersane işçilerinin en büyük sıkıntısı örgütlülüğün yeterli olmaması. Devletin işyerlerinde taşeron şirketler, sigortasız işçi çalıştırıyor. Sendikaların bulunuduğu noktayı da eleştiren işçiler, saldırılara karşı tüm işçi ve emekçilerin birliğinin sağlanması gerektiğini vurguluyorlar.
Teknoloji geri bıraktırılıyor
Tersane işçilerinden İsmail Hakkı Yılmazcan, gemicilik okulunu bitirdikten sonra 1979 Eylülü'nde boru atölyesinde işe başlamış. Çalıştığı bölümde daha önce 110 işçi varmış, şimdi ise 25 işçi var. Çalışma koşullarının ağır olduğunu, işçilerin bel fıtığı gibi birçok hastalıklar geçirdiğini söyleyen Yılmazcan, birçok arkadaşlarının malülen emekli olduğunu belirtiyor. Çalışma ortamlarının Tuzla ve diğer yerlere göre daha iyi olduğunu anlatan Yılmazcan, "Ama yabancı ülkelerle kıyaslarsak, çok geri bir çalışma sistemi var. Devlet 1984 yılndan beri KİT'lere yatırım yapmadığı için, sürekli teknolojisi geri kalmakta. Geri kalmışlığına rağmen, şu an Türkiye'nin en modern tersanesi diyebiliriz" diyor.
Özel sektör devleti sömürüyor
Yılmazcan, şehir hatlarında kullanılan gemilerin tamamına yakınını kendilerinin yaptığını söylüyor. En son olarak Camialtı'nda İskenderun Feribotu, Haliç'te Mavi Marmara ve Karadeniz yolcu vapurlarını yaptıklarını ifade eden Yılmazcan, "Depremden sonra Pendik Tersanesi kuru havuzlarıyla birlikte elimizden alındı. Kayıplar devlet tarafından göz ardı ediliyor. Türkiye ekonomisinin büyük kaybı oldu. Üç tarafı deniz olan bir ülkede tersaneciliğe ne kadar önem verildiği açıkça meydanda. Özel sektörde 5500 tonluk bir gemi indirildiğinde cumhurbaşkanına kadar herkes geliyor. Ama bizim kendi devlet işletmelerinde 18 bin tonluk bir gemi indirildiği zaman hiçbir bakan, basın organının hiçbir ilgi alakası olmuyor" diyor.
Yılmazcan, KİT'leri yönetenlerin bu kurumları geliştirmek diye bir amaçlarının olmadığını söyleyerek, şöyle diyor: "Biz kendimiz geliştirerek bu duruma geldik. Özel sektör devletin sırtından geçinmeye mahkûm. Özel sektöre yaptıkları yardımın onda birini kendi KİT'lerine yatırım yapsaydılar, özel sektörden daha kaliteli, daha iyi, daha verimli olurdu".
Bir peçete kâğıdı gibi...
Burhan Büyüktimur adlı işçi de, tersanelerin kapatılmasıyla 40 yaşından sonra hiçbir yerde çalışamayacaklarını belirterek, "Bu yaşta nerelere gideriz, kim bizi işe alır?" diye soruyor. Türkiye'de işsizliğin diz boyu olduğunu belirten Büyüktimur, tersane işçisinin durumunu şöyle anlatıyor; "40 yaşından sonra devlet bizi adeta buruşuk peçete kâğıdı gibi silip dışarı atıyor. Hepimizin çocukları var. Çalışma Bakanı bir kişiye istihdam sağlamak için 40 milyar lira gerektiğini söylüyor. Yatay geçiş, tazminat gibi aldatmacalarıyla özelleştirmenin önünü açmaya çalışıyorlar. Türkiye'deki bütün KİT'ler özelleştirme kapsamında, yatay geçişi nereye yapacaklarmış, yatay geçiş yapacak yer kalmayacaktır".
İşçiler, 1987 yılında KİT Komisyonu'na bir rehabilitasyon raporu gönderip, tersanelerin durumuna dikkat çekerek, buralara yatırım yapılması gerektiğini belirtmiş. Tersanelerin rehabilite edilmesi gerektiğini ifade eden Büyüktimur, "Yöneticilerin hatalarından kaynaklanan hatalarla tersaneler kapatılıyor, bunu anlamak mümkün değil" diyor.
'ABD kumandasına almak istiyorlar'
Gelecek siparişlerle tersanelerin mevcut durumdan çıkarılabileceğini belirten Büyüktimur, sözlerine şöyle devam ediyor, "Yeni gelen siparişler için Ankara Genel Müdürlüğü bildirip 'Gelen siparişleri almayın' diyor. TÜPRAŞ'ın bot ihaleleri var, Küba'dan 13-14 parça gemi siparişi var. Ankara bu siparişleri aldırtmıyor. POAŞ'ta, TÜPRAŞ'ta olduğu gibi burada da bilerek zarar ettiriliyor. Bu ülke gemi yapmak istemeyecek. Rafinerilerini verecek, bu nereye kadar gidecek. Türkiye'yi Amerika'nın kumandasına almak istiyorlar."
Gemi inşa bölümünde çalışan Ahmet Yaşar da, tersanelerin bilinçli olarak bu duruma getirildiğine dikkat çekiyor.
Kendine 'milliyetçi' diyenler!
Karayollarına ayrılan payın yüzde 90, demiryollarına yüzde 7, diğer adlandırılan ve deniz yollarının dahil bölüme ayrılan payın yüzde 3 olduğunu vurgulayan Yaşar, "Bu işi yapanlar ise kendini milliyetçi ve ulusalcı diye adlandırılan iki parti. Hem milliyetçi olacaksınız, hem ülkenizin değerlerinin peşkeş çekilmesine, satılmasına sesinizi çıkartmayacaksınız. Hem ulusalcı olacaksınız, sömürüye, yağmaya sesinizi çıkartmayacaksınız. Üç bankayı kurtarmak için 6 milyar dolar verildi. Çalışan insanların haklarına gelince bu para sana fazla deniliyor. Bu ülkede çöpte patlıcan toplayan da var. Bu ülkede parasının hesabını bilmeyen de var" diyor.
ÖNCEKİ HABER

Seyhan'da grev 7 Ağustos'ta

SONRAKİ HABER

Irak-Rusya ilişkileri resmileşiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...