13 Temmuz 2000 21:00

Suyumuza tuz bastılar

Milas Ovakışlacık köylüleri, sularının gasp edilmesini protesto ettiler. Ankara'da dertlerine çare arayan köylüler, tarlalarının susuz bırakıldığını, içecek su bile bulamadıklarını anlattılar ve eklediler: Su sorunu çözülene kadar eylemdeyiz!

Paylaş
Suyumuza tuz bastılar
Jülide Kalıç
Milas'ın Ovakışlacık köylüleri önceki gün Ankara'ya gelerek topraklarındaki suyun Göksu ve Yeşilkaya kooperatifleri tarafından işgal edilmesini protesto ettiler. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu köylüler, Bergama köylülerinin toprak işgallerine karşı başlatmış olduğu mücadeleyi sürdüreceklerini ilan ederek, köylünün toprağına sahip çıktığını Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı önünde yaptıkları oturma eylemiyle gösterdiler.
Öfkeli ve kararlıydılar eylem sırasında. Sloganlarıyla topraklarından vazgeçmeyeceklerini, köylerinin taşına, toprağına ve suyuna göz dikenlerden hesap soracaklarını vurguluyorlardı. Geçimlerini yıllardır çiftçilikten sağlıyorlardı köylüler. Göksu ve Yeşilkaya kooperatifleri yaptıkları yazlık sitelere köylerinin yeraltı sularını borularla çekiyordu. Köylülerin toprakları kurumuş, içecek su dahi bulamıyorlardı artık. Deniz suyu karışmaya başlamıştı yeraltı sularına. "Suyumuza tuz basmayın" diyerek yetkilileri uyarmışlar, Milas Kaymakamı ile görüşmek istemişler ama sorunlarına çözüm bulamamışlardı.
'Bu ekmek kavgası'
Bağ, bahçe, tarla kurumaya başlayınca, bakkaldan hazır su alacak paraları da kalmayınca, dayandılar Tarım Bakanlığı'nın kapısına. Aç, susuz düştüler Ankara yollarına. Şöyle diyordu köylü kadınlardan biri: "Çocuğu herifin koynunda bıraktım da geldim. Uyuyordu. Geldiğimden habersiz. Ama bu ekmek kavgası."
Bergama'nın köylüleri gibi Milas köylüleri de, özellikle kadınları, ellerinin kınası, başlarında yazması, ayaklarında şalvarı "Bakan'la görüşmeden gitmeyiz" diye tutturmuştu. "İnsan yemyeşil ovasını suzuz bırakır mı? Toprağımızı bırakıp nereye gideriz biz? Çapacıyız biz, çapacıyız. Susuz toprak, topraksız çapa olur mu?" diye veryansın ediyordu kadınlar. Hamide Nine tam 78 yaşında. Dokuz çocuk, 30 torun sahibi. Elinde bastonu, sallıyor bakanlığa doğru. "Köylüyüz biz köylü. Arazilerimiz tuzlandı. Ekinlerimiz kurudu. Ne yer içeriz biz? Sen çözmezsen kim çözer bizim sorunumuzu?" diye sesleniyor Hamide Nine.
'Çöl oldu toprağımız'
Feride İnce, "Kardaşım" diye başlıyor söze; "Kupkuru çöl oldu toprağımız. Dağdaki zeytin ağaçlarımız kurudu bizim. Çocuklarımız var. Çocuklarımın çocukları var. Suyumuzu veresimiz yok bizim."
"Buğdayımızı 80 binden almadılar. Aç kaldık. Yemiyoz, içmiyoz" diyor Fatma Öztürk. "Ne olacak bu köylünün hali?" diye soruyor. Çamaşırı, bulaşığı tuzlu suyla yıkamak zorunda kaldığını anlatıyor. "Ne yapalım parayla ne zamana kadar alacaz suyu? Tuzlu suyu içer olduk artık. İshal oldu herkes. Susuz yaşanır mı? Boy verir mi fidan, büyür mü insan?" diyor.
Milas köylüleri daha sonra köylerine dönüyorlar. Köylüler sorunları çözülene kadar Bergama köylüleri gibi mücadelede kararlı.
ÖNCEKİ HABER

Yüzdelik artış değil toplusözleşme

SONRAKİ HABER

Kudüs formülleri masada

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...