11 Temmuz 2000 21:00
YÖK'e tepki büyüyor
YÖK'e tepki büyüyor
Suzan Aykaç - Kamil Şanverdi - Emine Uyar
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ)'nde rektörlük seçimlerinde en çok oyu alan Dr. Emin Alıcı ile Dr. Fethi İdiman'ın isimlerini, cumhurbaşkanlığına verilen listeden çıkaran Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK)'na tepki büyüyor.
'Tüm üniversitelere yayılmalı'
Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Kadir Erdin, YÖK'ün aşırı merkeziyetçi ve baskıcı bir düzeni olduğunu söyleyerek, bir ara rejim ürünü olduğunu ve bugüne kadar üniversitelerde bir dizi olumsuzluğa neden olduğunu vurguladı. Yaşananları kabul edilemez bulduklarını belirten Erdin, DEÜ'de tepki gösteren öğretim görevlillerinin tepkisinin çok olumlu olduğunu kaydetti. Erdin, bu tepkinin tüm üniversitelere yayılması gerektiğini dileyerek, hazırlamış oldukları yeni bir YÖK taslağını ve diğer yüksek öğretim sorunlarını cumhurbaşkanına aktaracaklarını vurguladı.
'YÖK iflas etti'
Öğretim Elemanları Sendikası (ÖES) İstanbul Üniversiteleri Şubesi Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, yıllardan beridir YÖK'ün ne kadar antidemokratik olduğunu ifade ettiklerini belirterek, bu son olayla bunun iyice ortaya çıktığını söyledi. Kemal Gürüz'ün YÖK başkanlığına atanmasına ÖES olarak karşı çıktıklarını hatırlatan Yeşildere, Gürüz'ün "milliyetçi bir öğretim üyesi" olduğu yönündeki açıklamalarının "YÖK başkanının yanlı olduğu"nun göstergesi olduğunu dile getirdi. Yeşildere, öğretim üyelerinin demokratik özelliklerinin göz ardı edilmesinin tamamiyle teokratik düzenlere mahsus olduğunu söyleyerek, YÖK'ün artık iflas ettiğini ve bittiğini belirtti. YÖK'ün kendi kendini fes etmesi gerektiğini kaydeden Yeşildere, öğretim üyelerinin demokrasi anlayışına ve inancına güvenilmesi gerektiğini ve gerçek oy almış olanların geri atanmalarını talep ettiklerini söyledi.
'YÖK, kanun tanımıyor'
Çukurova Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erdal Şekeroğlu, YÖK'ün söz konusu uygulamasının antidemokratik olduğunu ve hiçbir akademik ahlaka da sığmadığını belirtti. YÖK'ün kendi başına antidemokratik bir yapı olduğunu hatırlatan Şekeroğlu, seçimlerde en yüksek olan iki adayın isminin cumhurbaşkanlığına iletilmemesini, oy veren öğretim elemanlarına bir hakaret olarak değerlendirdi. Şekeroğlu, üniversitelerin bilim odakları olması ve öğretim elemanlarının iradesinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek, "Yıllardır üniversitelerde özerklik olduğu savunulmuştur. YÖK kurumunun gelmesiyle bu özerkliğin tamamen ortadan kalktığını, bu olay tekrar göz önüne sermiştir" dedi. Üniversitelerin tüm bileşenleriyle kendi rektörünü seçmesi, bu seçimlerde YÖK ve cumhurbaşkanlığı gibi kurumların aradan kaldırılması gerektiğini vurgulayan Şekeroğlu, öğretim elemanlarının iradesinin hiçbir şekilde kabul edilmediğini, buna karşı öğretim elemanlarının da sesiz kalmaması gerektiğini söyledi. Şekeroğlu, kendi üniversitelerinde de rektörlük seçimlerinin yapıldığını hatırlatarak, şöyle konuştu: "Bu uygulama ile seçimler ortadan kaldırılmıştır. Seçimler formaliteden ibaretttir. Madem bizim seçtiğimiz adaylara güvenmiyorlar, artık seçimde yaparak, boşuna uğraşmasınlar. Sürekli demokratikleşmeden bahsedenler, kendi koydukları kanunları bile çineyerek, artık kanun tanımaz, durumlarını ilan etmişlerdir. Tek amacı bilim olan üniversiteler aynı zamanda toplumun aynası konumundadır. Oysa bugün geldiğimiz noktada, üniversiteler bilimden uzaklaşmış, birilerinin hegemonyası durumuna getirilmiştir. Öğretim elemanları bilimsel, dimokratik, özerk üniversite taleplerini daha fazla dile getirmeli ve bu antidemokratik uygulamalara karşı demokratik her türlü tepkiyi dile getirmelidir. Öğretim Elemanları Derneği olarak sürekli bilimsel üniversiteyi savunduk, bundan sonrada savunmaya devam edeceğiz. Bu tür uygulamaların da her zaman karşısında olacağız" dedi.
'Hiçbir kanuna uygun değil'
Çukurova Üniversitesi'nden Doç Dr. Adnan Gümüş de, YÖK'ün kendisini bitirme projesi hazırladığını söyledi.
Bir köklü üniversite konumunda olan DEÜ'de yaşanan bu durumun üniversitenin çalışma atmosferini de bozduğunu belirten Gümüş, olayın bir masa tezgâhı olduğunu söyledi. Yapılan uygulamanın hiçbir kanun, yasa ve hukuka uygun olmadığını ifade etti.
Sessiz kalınamaz
Bu olaya sesiz kalınmaması gerektiğini de sözlerine ekleyen Gümüş, tüm öğretim elemanlarını duyarlı olmaya çağırdı.
'Eylemlerimiz sürecek'
Kendi seçtikleri retkör adayının YÖK tarafından liste dışı tutulmasına tepki gösteren DEÜ öğretim üyeleri de, eylemlerine devam edeceklerini ifade ettiler. Prof. Dr. Cengiz Çelikoğlu, "Bunu komedi olarak nitelendiriyoruz" diyerek, demokrasi adına demokratik seçim sonuçlarına YÖK'ün saygı göstermesini beklediklerini ve cumhurbaşkanının bu ayıpla Türkiye'yi karşı karşıya bırakmayacağını düşündüğünü söyledi.
Prof. Dr. Ömür Mavioğlu da, eylemlere devam edeceklerini kaydederek, "YÖK'ün bu yaklaşımını doğru bulmuyoruz. Üniversitemizde demokrasiyi savunmak için eylemlerimiz sürecek" diye konuştu. Prof. Dr. Tayfun Özkaya ise, YÖK'ün uygulamasını keyfi ve antidemokratik bir uygulama olarak nitelendirdi.
TÜMÖD'den Sezer'e mektup
Bu arada Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Genel Başkanı Prof. Dr. M. Tahir Hatipoğlu, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e bir mektup göndererek, YÖK tarafından yapılan "rektör adayı belirleme" seçimlerini eleştirdi. Hatipoğlu mektupta, son rektör seçimlerinde YÖK'ün, antidemokratik, merkeziyetçi ve baskıcı tutumunu sürdürdüğünü belirterek, şunları kaydetti: "Bunu hiçbir vicdan, etik ve hukuk değeri kabul edemez. Biri rektör diğeri dekan olan bu iki meslektaşımız, yaşam boyu akıldan ve bilimden yana olmuşlardır. Uygulamalarıyla ne derece bilimci ve Atatürkçü oldukları tartışmalı olan YÖK başkan ve üyeleri, değerli meslektaşlarımızı cumhuriyet ve Atatürk düşmanı gibi gösterme yanlışına düşmüşlerdir." YÖK'ün aşınmış ve saygınlığını yitirmiş bir kurum olduğunu söyleyen TÜMÖD Genel Başkanı Prof. Dr. M. Tahir Hatipoğlu,Hatipoğlu, YÖK'ün en kısa sürede kaldırılmasının ya da üyelerinin tamamının yenilenmesinin zorunlu olduğunu ifade ederek, YÖK başkanının görevden alınmasını ve DEÜ'de yapılan haksızlığın giderilmesini istedi.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Bal, üniversitelerin demokratik ve özerk bir yapıya sahip olması gerektiğini belirterek, üniversitelerin kendi rektörlerini, kendi öğretim üyeleri ve çalışanlarıyla belirlemesi gerektiğini söyledi. "Cumhurbaşkanı sırf bir prosedür olarak bilgi sahibi olabilir" diyen Bal, bugün uygulanan yöntemle YÖK'ün insanları enine, boyuna, kilosuna, siyasal düşüncesine göre ayırdığını dile getirdi. YÖK'ün seçilmiş insanları sıralamaya bile koyma hakkını kendinde gördüğünü kaydeden Bal, YÖK'ün böyle bir değerlendirme hakkının olmadığını ifade etti. Bal, bu olağanüstü yetkilerin bir dönem olağanüstü nedenlerle kullanılmış olduğunu söyleyerek, yasa değişmemiş olsa bile bu yetkilerin YÖK'e kullandırılmamasından yana olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanının seçim yapılan bütün üniversitelerde elde edilen sonuçları istemesi gerektiğini ve üniversitelerde öğretim üyelerinin tercihini almış insanların görevlendirilmesi gerektiğini belirten Bal, "Seçilmiş rektörlere güç katılmalıdır" dedi. Kemal Bal, Cumhurbaşkanı Sezer'e de mektup göndererek, gereğinin yapılmasını istedi. Eğitim-Sen 6 No'lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Hikmet Kaya da, öğretim elemanlarının örgütlenmeleri gerektiğini belirterek, öğretim elemanlarının sendikalarıyla hareket ettikleri sürece YÖK'e karşı çıkışlarının daha güçlü olacağını söyledi.
Suzan Aykaç - Kamil Şanverdi - Emine Uyar
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ)'nde rektörlük seçimlerinde en çok oyu alan Dr. Emin Alıcı ile Dr. Fethi İdiman'ın isimlerini, cumhurbaşkanlığına verilen listeden çıkaran Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK)'na tepki büyüyor.
'Tüm üniversitelere yayılmalı'
Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Kadir Erdin, YÖK'ün aşırı merkeziyetçi ve baskıcı bir düzeni olduğunu söyleyerek, bir ara rejim ürünü olduğunu ve bugüne kadar üniversitelerde bir dizi olumsuzluğa neden olduğunu vurguladı. Yaşananları kabul edilemez bulduklarını belirten Erdin, DEÜ'de tepki gösteren öğretim görevlillerinin tepkisinin çok olumlu olduğunu kaydetti. Erdin, bu tepkinin tüm üniversitelere yayılması gerektiğini dileyerek, hazırlamış oldukları yeni bir YÖK taslağını ve diğer yüksek öğretim sorunlarını cumhurbaşkanına aktaracaklarını vurguladı.
'YÖK iflas etti'
Öğretim Elemanları Sendikası (ÖES) İstanbul Üniversiteleri Şubesi Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, yıllardan beridir YÖK'ün ne kadar antidemokratik olduğunu ifade ettiklerini belirterek, bu son olayla bunun iyice ortaya çıktığını söyledi. Kemal Gürüz'ün YÖK başkanlığına atanmasına ÖES olarak karşı çıktıklarını hatırlatan Yeşildere, Gürüz'ün "milliyetçi bir öğretim üyesi" olduğu yönündeki açıklamalarının "YÖK başkanının yanlı olduğu"nun göstergesi olduğunu dile getirdi. Yeşildere, öğretim üyelerinin demokratik özelliklerinin göz ardı edilmesinin tamamiyle teokratik düzenlere mahsus olduğunu söyleyerek, YÖK'ün artık iflas ettiğini ve bittiğini belirtti. YÖK'ün kendi kendini fes etmesi gerektiğini kaydeden Yeşildere, öğretim üyelerinin demokrasi anlayışına ve inancına güvenilmesi gerektiğini ve gerçek oy almış olanların geri atanmalarını talep ettiklerini söyledi.
'YÖK, kanun tanımıyor'
Çukurova Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erdal Şekeroğlu, YÖK'ün söz konusu uygulamasının antidemokratik olduğunu ve hiçbir akademik ahlaka da sığmadığını belirtti. YÖK'ün kendi başına antidemokratik bir yapı olduğunu hatırlatan Şekeroğlu, seçimlerde en yüksek olan iki adayın isminin cumhurbaşkanlığına iletilmemesini, oy veren öğretim elemanlarına bir hakaret olarak değerlendirdi. Şekeroğlu, üniversitelerin bilim odakları olması ve öğretim elemanlarının iradesinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek, "Yıllardır üniversitelerde özerklik olduğu savunulmuştur. YÖK kurumunun gelmesiyle bu özerkliğin tamamen ortadan kalktığını, bu olay tekrar göz önüne sermiştir" dedi. Üniversitelerin tüm bileşenleriyle kendi rektörünü seçmesi, bu seçimlerde YÖK ve cumhurbaşkanlığı gibi kurumların aradan kaldırılması gerektiğini vurgulayan Şekeroğlu, öğretim elemanlarının iradesinin hiçbir şekilde kabul edilmediğini, buna karşı öğretim elemanlarının da sesiz kalmaması gerektiğini söyledi. Şekeroğlu, kendi üniversitelerinde de rektörlük seçimlerinin yapıldığını hatırlatarak, şöyle konuştu: "Bu uygulama ile seçimler ortadan kaldırılmıştır. Seçimler formaliteden ibaretttir. Madem bizim seçtiğimiz adaylara güvenmiyorlar, artık seçimde yaparak, boşuna uğraşmasınlar. Sürekli demokratikleşmeden bahsedenler, kendi koydukları kanunları bile çineyerek, artık kanun tanımaz, durumlarını ilan etmişlerdir. Tek amacı bilim olan üniversiteler aynı zamanda toplumun aynası konumundadır. Oysa bugün geldiğimiz noktada, üniversiteler bilimden uzaklaşmış, birilerinin hegemonyası durumuna getirilmiştir. Öğretim elemanları bilimsel, dimokratik, özerk üniversite taleplerini daha fazla dile getirmeli ve bu antidemokratik uygulamalara karşı demokratik her türlü tepkiyi dile getirmelidir. Öğretim Elemanları Derneği olarak sürekli bilimsel üniversiteyi savunduk, bundan sonrada savunmaya devam edeceğiz. Bu tür uygulamaların da her zaman karşısında olacağız" dedi.
'Hiçbir kanuna uygun değil'
Çukurova Üniversitesi'nden Doç Dr. Adnan Gümüş de, YÖK'ün kendisini bitirme projesi hazırladığını söyledi.
Bir köklü üniversite konumunda olan DEÜ'de yaşanan bu durumun üniversitenin çalışma atmosferini de bozduğunu belirten Gümüş, olayın bir masa tezgâhı olduğunu söyledi. Yapılan uygulamanın hiçbir kanun, yasa ve hukuka uygun olmadığını ifade etti.
Sessiz kalınamaz
Bu olaya sesiz kalınmaması gerektiğini de sözlerine ekleyen Gümüş, tüm öğretim elemanlarını duyarlı olmaya çağırdı.
'Eylemlerimiz sürecek'
Kendi seçtikleri retkör adayının YÖK tarafından liste dışı tutulmasına tepki gösteren DEÜ öğretim üyeleri de, eylemlerine devam edeceklerini ifade ettiler. Prof. Dr. Cengiz Çelikoğlu, "Bunu komedi olarak nitelendiriyoruz" diyerek, demokrasi adına demokratik seçim sonuçlarına YÖK'ün saygı göstermesini beklediklerini ve cumhurbaşkanının bu ayıpla Türkiye'yi karşı karşıya bırakmayacağını düşündüğünü söyledi.
Prof. Dr. Ömür Mavioğlu da, eylemlere devam edeceklerini kaydederek, "YÖK'ün bu yaklaşımını doğru bulmuyoruz. Üniversitemizde demokrasiyi savunmak için eylemlerimiz sürecek" diye konuştu. Prof. Dr. Tayfun Özkaya ise, YÖK'ün uygulamasını keyfi ve antidemokratik bir uygulama olarak nitelendirdi.
TÜMÖD'den Sezer'e mektup
Bu arada Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Genel Başkanı Prof. Dr. M. Tahir Hatipoğlu, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e bir mektup göndererek, YÖK tarafından yapılan "rektör adayı belirleme" seçimlerini eleştirdi. Hatipoğlu mektupta, son rektör seçimlerinde YÖK'ün, antidemokratik, merkeziyetçi ve baskıcı tutumunu sürdürdüğünü belirterek, şunları kaydetti: "Bunu hiçbir vicdan, etik ve hukuk değeri kabul edemez. Biri rektör diğeri dekan olan bu iki meslektaşımız, yaşam boyu akıldan ve bilimden yana olmuşlardır. Uygulamalarıyla ne derece bilimci ve Atatürkçü oldukları tartışmalı olan YÖK başkan ve üyeleri, değerli meslektaşlarımızı cumhuriyet ve Atatürk düşmanı gibi gösterme yanlışına düşmüşlerdir." YÖK'ün aşınmış ve saygınlığını yitirmiş bir kurum olduğunu söyleyen TÜMÖD Genel Başkanı Prof. Dr. M. Tahir Hatipoğlu,Hatipoğlu, YÖK'ün en kısa sürede kaldırılmasının ya da üyelerinin tamamının yenilenmesinin zorunlu olduğunu ifade ederek, YÖK başkanının görevden alınmasını ve DEÜ'de yapılan haksızlığın giderilmesini istedi.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Bal, üniversitelerin demokratik ve özerk bir yapıya sahip olması gerektiğini belirterek, üniversitelerin kendi rektörlerini, kendi öğretim üyeleri ve çalışanlarıyla belirlemesi gerektiğini söyledi. "Cumhurbaşkanı sırf bir prosedür olarak bilgi sahibi olabilir" diyen Bal, bugün uygulanan yöntemle YÖK'ün insanları enine, boyuna, kilosuna, siyasal düşüncesine göre ayırdığını dile getirdi. YÖK'ün seçilmiş insanları sıralamaya bile koyma hakkını kendinde gördüğünü kaydeden Bal, YÖK'ün böyle bir değerlendirme hakkının olmadığını ifade etti. Bal, bu olağanüstü yetkilerin bir dönem olağanüstü nedenlerle kullanılmış olduğunu söyleyerek, yasa değişmemiş olsa bile bu yetkilerin YÖK'e kullandırılmamasından yana olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanının seçim yapılan bütün üniversitelerde elde edilen sonuçları istemesi gerektiğini ve üniversitelerde öğretim üyelerinin tercihini almış insanların görevlendirilmesi gerektiğini belirten Bal, "Seçilmiş rektörlere güç katılmalıdır" dedi. Kemal Bal, Cumhurbaşkanı Sezer'e de mektup göndererek, gereğinin yapılmasını istedi. Eğitim-Sen 6 No'lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Hikmet Kaya da, öğretim elemanlarının örgütlenmeleri gerektiğini belirterek, öğretim elemanlarının sendikalarıyla hareket ettikleri sürece YÖK'e karşı çıkışlarının daha güçlü olacağını söyledi.
Evrensel'i Takip Et