07 Temmuz 2000 21:00

Deprem yine sahnede

İstanbul Adalar açıklarında dün sabaha doğru 4.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Prof. Görür ise, 'bu tür doğal olayları beklediklerini' söyledi.

Paylaş
Deprem yine sahnede
Adalar açıklarında dün sabaha karşı saat 03.15'te 4.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kandilli Rasathanesi'nden 35 kilometre mesafede meydana gelen depremin, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin artçı sarsıntısı olmadığı, bağımsız bir deprem olduğu bildirildi. Yetkililer, depremin öncü olabilmesi için arkasından büyük bir depremin gelmesi gerektiğini kaydederek, bu konuda net bir şey söyleyemeyeceklerini ifade ettiler.
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Başkanı Prof. Dr. Naci Görür, Adalar açıklarında meydana gelen depreme ilişkin, "Marmara Bölgesi'nde, Marmara Denizi'nde bir stres dağılımı, birikimi olduğu biliniyor. Burada bu tür doğal olayları bekliyoruz. Çalışmalarımız da devam ediyor" dedi. Konuyla ilgili soruları yanıtlayan Prof. Dr. Görür TÜBİTAK olarak deprem konusunda yürüttükleri çalışmaları özetleyerek, halen denizin altına yerleştirdikleri aletlerin sarsıntılarla ilgili ölçümleri kaydettiğini, bir kısım kayıtları da çıkarttıklarını anlattı.
Yakında bu kayıt ve verilerin, İTÜ'de ve Japonya'da ayrıntılı şekilde incelemeye tabi tutulacağını bildiren Prof. Dr. Görür, 7 Eylül'de de TÜBİTAK'ın koordinatörlüğünde ve Fransız-Türk işbirliğiyle bir araştırma gemisinin Marmara Denizi'ne geleceğini söyledi. Bu geminin Marmara Denizi'ni 2 kez tarayarak 20 gün süreyle denizde araştırma yapacağını vurgulayan Prof. Dr. Naci Görür, araştırmaların 2001'e kadar süreceğini ifade etti. Prof. Dr. Görür, aynı yılın başında bir denizaltının da Marmara Denizi'nde inceleme ve araştırmalara başlayacağını kaydederek, yine TÜBİTAK-Colombia Üniversitesi-İtalyan işbirliğiyle bir geminin daha araştırma filosuna katılacağını bildirdi.
"Marmara'da bütün çalışmaları yapıyoruz" diyen Prof. Dr. Görür, çalışmaları Deniz Kuvvetleri Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi ile birlikte sürdürdüklerini belirterek, "Bugüne kadar bulgularımız gayet umutludur. Sorunları çözebilecek şekilde bulgularımız var. Çalışmalar tamamlandığında, 2001 yılı içinde çok ayrıntılı, daha net ve bilinçli şeyler söyleyebileceğiz" dedi.
Öncü değil!
Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu da, Adalar açıklarında meydana gelen 4.2 büyüklüğündeki depremin öncü bir sarsıntı olduğunu sanmadığını ifade etti. Doç. Dr. Gündoğdu, depreme ilişkin veri toplama ve değerlendirme çalışmalarının sürdüğünü kaydetti. Kesin bir değerlendirme yapabilmek için henüz erken olduğunu anlatan Doç. Dr. Gündoğdu, "Fakat şunu söyleyebilirim; bağımsız bir deprem görünümünde. Bunun öncü bir deprem olduğunu sanmıyorum. Öncü deprem olsaydı daha farklı özellikler gösterirdi" dedi. "Bunun arkasından başka bir deprem gelir mi?" sorusunu yanıtlamak için henüz erken olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Gündoğdu, "Mekanizmasının çözülmesi gerekiyor. İstanbul'u etkileyecek büyük bir Marmara depremi ihtimali dün ne kadar ise bugün de aynı" diye konuştu.
Bilgili olmalıyız
Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara ise, deprem sırasında bazı insanların pencerelerden atladığını hatırlatarak, bu durumun, toplumun deprem anında ve sonrasında nasıl davranması gerektiği konusunda tam olarak bilinçlenmediğinin göstergesi olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Mete Işıkara, artan sıcaklar ile deprem arasında bir ilişki olmadığını tekrarlayarak, "Panik değil, bilgili olmalıyız.
Deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında neler yapacağımızı bilmeliyiz" diye konuştu. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Sendikal haklara saldırı yoğunlaşıyor
Örgütlenme faaliyeti içerisindeki işçi ve sendikacılara yönelik saldırıların yoğunlaştığına dikkat çeken sendikalar, sendikal hakların kullanılmasının engellemek ve işçi sınıfına gözdağı verilmek istendiğini bildirdiler. Çorlu'da Deri-İş, Tuzla'da Limter-İş ve İzmir'de TÜMTİS yönetici ve üye işçilere yönelik saldırıları hatırlatan sendikalar, bunların demokratikleşmeden bahseden hükümetin "samimiyetsizliğini" gösterdiğini dile getirdiler.
Deri-İş Genel Başkanı Yener Kaya, işçi ve sendikacılara yönelik baskı ve saldırıların sistemli bir hal aldığını, amacın sendikal hakları kullanmanın engellenmesi olduğunu belirtti. Limter-İş ve TÜMTİS yöneticilerinin gözaltına alınmasını protesto eden Kaya, hükümeti, sendikal hakları engelleyici politikaları terk etmeye ve sendikal hakların kullanılmasını güvence altına alan yasaları çıkarmaya çağırdı. KESK Genel Sekreteri Sevil Erol, sendikal faaliyetin her alanında karşılaşılan hukuksuzluğun "etkisizleştirme ve zayıflatma" amacı taşıdığını belirterek, "Sendika üye ve yöneticilerinin gözaltına alınmalarını protesto ediyor, sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin bir an önce kaldırılmasını, demokratik hukuk devleti gereklerinin yerine getirilmesini istiyoruz" dedi.
'Büyük çelişki'
Dev Maden-Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün, sendikalara yönelik baskı ve saldırıların KESK'e bağlı sendikalarda sürgünler şeklinde, işçi sendikalarında ise sendikal örgütlenmenin tasfiyesi şeklinde görüldüğünü söyledi. Görgün, işverenlerin yasadışı yöntemlerle sendikal örgütlenmeyi boğmaya çalıştıklarını kaydederek, polislerin de hukuk dışı uygulamalarla işverenlerin bu tutumlarını meşrulaştırdıklarını belirtti. Deri-İş'in Çorlu'da, Limter-İş'in Tuzla'da, TÜMTİS'in Denizli'de karşılaştığı saldırıları hatırlatan Görgün, "Devletin tepesindekilerin demokratikleşmenin gerekliliğine işaret ettiği bir dönemde, polis devletini çağrıştıran uygulamaların devam ediyor olması büyük bir çelişkidir ve bu durum toplumda ciddi kaygılara neden olmaktadır" diye konuştu.
Amaç; gözdağı
DİSK Genel Sekreteri Murat Tokmak, konfederasyonlarına bağlı Limter-İş Sendikası'nın Tuzla bölgesinde, sigortasız çalışmaya son verilmesi, taşeron işçilerin örgütlenmesi için sürdürdüğü "Sigortalı Çalış, Sendikalı Ol" kampanyasına yönelik saldırıları protesto etti. Önceki gün Tuzla Tersanecilik ve Turizm AŞ'de çalışan 500 taşeron işçinin yaptığı eylemin ardından Limter-İş yöneticilerinin keyfi bir şekilde gözaltına alındıklarını hatırlatan Tokmak, "Bir kez daha Limter-İş Sendikası'nın haklı mücadelesine sahip çıktığımızı kamuoyuna duyuruyoruz" dedi.
Limter-İş Sendikası da yaptığı açıklamada sendikacılara yönelik bu saldırıların işçi sınıfına gözdağı vermek amacı taşıdığını belirtti.
ÖNCEKİ HABER

Murat Dil toprağa verildi

SONRAKİ HABER

Seni sevdim...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...