05 Temmuz 2000 21:00
Agora soluk alamıyor
Eski İzmir şehrine ait bir Agora olan İzmir Agorası yalnız alış-veriş için bir pazar yeri olmayıp, daha ziyade resmi anlamda bir devlet Agorası'dır.
Agora soluk alamıyor
Erol Teslim
Tarihi ve kültürel konumu İzmir turizmine açılabilecek ender yerlerden birisi olan İzmir Agorası bugün yaşam mücadelesi veriyor. Kültür Bakanlığı Anıtlar Müzesi kapsamında halka açık olan Agora bundan 30 yıl önce kendi haline bırakılmıştı. Çöp yığınları içerisinde günübirlik olarak insanların ziyaretine açık olan bu tarihi yerleşim alanı şimdilerde yeniden ilgi görmeye başladı.
Agora sözcüğü Grek dilinde "şehir veya kasaba meydanı, çarşı, pazar yeri" anlamına geliyor
Eski İzmir şehrine ait bir Agora olan İzmir Agorası yalnız alışveriş için bir pazar yeri olmayıp, daha ziyade resmi anlamda bir devlet Agorası'dır. Yapı itibariyle ortada mermer döşeli açık, büyük bir avlu ve etrafında sütunlu galeriler halinde üç katlı bir plan arz etmektedir. Kuzeydeki galeri 165 metre uzunluğunda, ortasında bir kapısı olan bir bazilikadır. Bazilika, Atina'da pazar yerlerinde bulunan mahkemelere verilen isimdi. Daha sonra Romalılar da mahkeme salonunun bulunduğu dikdörtgen planlı yapı dördüncü yüzyıldan sonra kiliselerde de kullanıldı. Sonradan tüm katolik kiliselerini kaplamıştır.
Büyük bir ustalık hünerinin sergilendiği, ziyaret edenlere farklı anlar yaşatan Agora'da halen bir çeşme de bulunuyor. Buz gibi suyu ile ziyaret edenlerin serinlemekte kullandığı çeşme Agora'ya farklı bir özellik katıyor.
Kadifekale'nin dik yamaçlı yüzüne bu muazzam binayı inşa etmek için gayet kuvvetli dehlizlerden yapılmış kemerlerin teşkil ettiği bir zemin kat vardır. Asıl Agora bunun üzerinde iki kat olarak yükselir. Basamaklar üstünde dikili sütunlar görülen kat, Agora'nın iki katıdır. Bunun üzerine gelen üçüncü kat ise, tamamiyle yıkılmıştır. Kuzeyde, zemin katta 28 tane dükkân vardır. Bunların kapıları vaktiyle Agora' nın önünden geçen şehrin ana caddesine açılıyordu. 2. kat ise 3. sütun sıranın teşkil ettiği galeriler halindedir. Bazilika kısmında vaktiyle devlete ait işlerin görüldüğü mahkeme salonu bulunmaktaydı. Tarihi daha eski devirlere inmekle beraber, İzmir şehrinin MS 178 yılında maruz kaldığı büyük deprem Agora'yı yıkmış ve yeniden inşa edilmesini sağlamıştır. Agora'nın bugünkü hali Romalılar tarafından yapılmıştır. Şehrin Namazgah semtinde eskiden Türk mezarlığı olan sahada 1927 yılında başlayan kazılarda Agora meydana çıkartılmıştır. Kazılar sırasında Bazika kısmında çıkan Demeter, Poseidon ve Artemis heykelleri arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.
İzmir Agorası dikdörtgen formda, ortada geniş, (12x80m.) bir avlu etrafında sutun ve kemerler üzerine inşa edilmiş üç katlı ve önünde merdiveni olan bileşik bir yapı olduğu anlaşılmaktadır.
Agora'nın batı yapısı kemerler üzerine üç sıra sütunlu, 17.5 m genişliğinde iki kattan ibarettir.
Önceleri ortada kemerli bir medhal (giriş) bulunuyordu. Marcus Avrelius (M.S. 161-178) karısı küçük Faustina'nın portre-büstü girişin ortasındadır. Salonun arka kısmında geometrik desenli mozayik döşeme vardır. Üç kattan ibaret olan Kuzey yapısına yandaki merdivenlerden inilir. Bu kısımda Poseidon, Demeter ve Artemis'in kabartmaları bulunmuştur. Roma heykeltraşlık sanatının güzel örneklerinden olan bu yüksek kabartmalar, o zaman İzmirlilerin kara ve deniz ticaretine egemen olduklarını da göstermektedir. Doğu yapısı Dikilitaş Sokağı'nın altında yer almaktadır. Kazılmamış olan güney stoanın da bir orta salon ile iki yan koridordan oluşan iki katlı bir yapı olduğu belirtilmektedir. Şehrin ana caddesinde gezdiğinizde bir şelale sesi duyulur.
Kemerli bodrum katının kuzey kesimine doğru ilerledikçe akmakta olan fakat suyu içilmeyen antik bir çeşme görünür. Ticari agoralarda bilinmeyen bir bazilika ve eksedranın bulunuşu buraya dini ve resmi bir önem veriyordu. Alt kattaki dükkânlarında devletin emtia, techiç vs' nin konduğu depolar olduğu anlaşılmaktadır. MS 178 yılında meydana gelen depremden sonra inşa edilen İzmir Agorası'nda dikkat çeken mermerler değişik desenler içermekte.
Titiz bir ustalık ve el hüneriyle yapılan Agora'nın doğusunda birer metre boyunda ve genişliğinde yaklaşık 20 metre uzunluğunda olan dört bölme bulunmaktadır. Bu bölmeler kaya ve taş parçalarından duvar şeklinde dizilmiştir. Hemen sol tarafında bulunan mermerler değişik desenler ve kabartmalar içermektedir. Bu mermerlerin yanında kırılmış ve toplu halde bulunan kiremit parçaları da dikkat çeker. Kiremit parçalarının su testisi olarak kullanıldığı dikkatlice bakıldığında anlaşılmaktadır. Agora'yı çevreleyen ve içerisinde bulunan binalar tarihi ve kültürel bir konuma sahiptir. Agora'nın bu bölümü dışında kalan diğer bölümü Antik İzmir yeni İzmir'in altındadır. 1940'lı yıllarda Eşrefpaşa Caddesi'nin genişletilmesi ve eski mezarlık yerinin değiştirilmesi sırasında Cicipark içinde; Roma çağının Basmane, Sadıkbey Oteli'nin bulunduğu yerdeki Sardes kapısından Eşrefpaşa'daki Efes kapısına kadar giden antik yollardan zemini iri kesme taşlarla kaplı bir caddenin bazı bölümleri ortaya çıkmıştır.
Erol Teslim
Tarihi ve kültürel konumu İzmir turizmine açılabilecek ender yerlerden birisi olan İzmir Agorası bugün yaşam mücadelesi veriyor. Kültür Bakanlığı Anıtlar Müzesi kapsamında halka açık olan Agora bundan 30 yıl önce kendi haline bırakılmıştı. Çöp yığınları içerisinde günübirlik olarak insanların ziyaretine açık olan bu tarihi yerleşim alanı şimdilerde yeniden ilgi görmeye başladı.
Agora sözcüğü Grek dilinde "şehir veya kasaba meydanı, çarşı, pazar yeri" anlamına geliyor
Eski İzmir şehrine ait bir Agora olan İzmir Agorası yalnız alışveriş için bir pazar yeri olmayıp, daha ziyade resmi anlamda bir devlet Agorası'dır. Yapı itibariyle ortada mermer döşeli açık, büyük bir avlu ve etrafında sütunlu galeriler halinde üç katlı bir plan arz etmektedir. Kuzeydeki galeri 165 metre uzunluğunda, ortasında bir kapısı olan bir bazilikadır. Bazilika, Atina'da pazar yerlerinde bulunan mahkemelere verilen isimdi. Daha sonra Romalılar da mahkeme salonunun bulunduğu dikdörtgen planlı yapı dördüncü yüzyıldan sonra kiliselerde de kullanıldı. Sonradan tüm katolik kiliselerini kaplamıştır.
Büyük bir ustalık hünerinin sergilendiği, ziyaret edenlere farklı anlar yaşatan Agora'da halen bir çeşme de bulunuyor. Buz gibi suyu ile ziyaret edenlerin serinlemekte kullandığı çeşme Agora'ya farklı bir özellik katıyor.
Kadifekale'nin dik yamaçlı yüzüne bu muazzam binayı inşa etmek için gayet kuvvetli dehlizlerden yapılmış kemerlerin teşkil ettiği bir zemin kat vardır. Asıl Agora bunun üzerinde iki kat olarak yükselir. Basamaklar üstünde dikili sütunlar görülen kat, Agora'nın iki katıdır. Bunun üzerine gelen üçüncü kat ise, tamamiyle yıkılmıştır. Kuzeyde, zemin katta 28 tane dükkân vardır. Bunların kapıları vaktiyle Agora' nın önünden geçen şehrin ana caddesine açılıyordu. 2. kat ise 3. sütun sıranın teşkil ettiği galeriler halindedir. Bazilika kısmında vaktiyle devlete ait işlerin görüldüğü mahkeme salonu bulunmaktaydı. Tarihi daha eski devirlere inmekle beraber, İzmir şehrinin MS 178 yılında maruz kaldığı büyük deprem Agora'yı yıkmış ve yeniden inşa edilmesini sağlamıştır. Agora'nın bugünkü hali Romalılar tarafından yapılmıştır. Şehrin Namazgah semtinde eskiden Türk mezarlığı olan sahada 1927 yılında başlayan kazılarda Agora meydana çıkartılmıştır. Kazılar sırasında Bazika kısmında çıkan Demeter, Poseidon ve Artemis heykelleri arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.
İzmir Agorası dikdörtgen formda, ortada geniş, (12x80m.) bir avlu etrafında sutun ve kemerler üzerine inşa edilmiş üç katlı ve önünde merdiveni olan bileşik bir yapı olduğu anlaşılmaktadır.
Agora'nın batı yapısı kemerler üzerine üç sıra sütunlu, 17.5 m genişliğinde iki kattan ibarettir.
Önceleri ortada kemerli bir medhal (giriş) bulunuyordu. Marcus Avrelius (M.S. 161-178) karısı küçük Faustina'nın portre-büstü girişin ortasındadır. Salonun arka kısmında geometrik desenli mozayik döşeme vardır. Üç kattan ibaret olan Kuzey yapısına yandaki merdivenlerden inilir. Bu kısımda Poseidon, Demeter ve Artemis'in kabartmaları bulunmuştur. Roma heykeltraşlık sanatının güzel örneklerinden olan bu yüksek kabartmalar, o zaman İzmirlilerin kara ve deniz ticaretine egemen olduklarını da göstermektedir. Doğu yapısı Dikilitaş Sokağı'nın altında yer almaktadır. Kazılmamış olan güney stoanın da bir orta salon ile iki yan koridordan oluşan iki katlı bir yapı olduğu belirtilmektedir. Şehrin ana caddesinde gezdiğinizde bir şelale sesi duyulur.
Kemerli bodrum katının kuzey kesimine doğru ilerledikçe akmakta olan fakat suyu içilmeyen antik bir çeşme görünür. Ticari agoralarda bilinmeyen bir bazilika ve eksedranın bulunuşu buraya dini ve resmi bir önem veriyordu. Alt kattaki dükkânlarında devletin emtia, techiç vs' nin konduğu depolar olduğu anlaşılmaktadır. MS 178 yılında meydana gelen depremden sonra inşa edilen İzmir Agorası'nda dikkat çeken mermerler değişik desenler içermekte.
Titiz bir ustalık ve el hüneriyle yapılan Agora'nın doğusunda birer metre boyunda ve genişliğinde yaklaşık 20 metre uzunluğunda olan dört bölme bulunmaktadır. Bu bölmeler kaya ve taş parçalarından duvar şeklinde dizilmiştir. Hemen sol tarafında bulunan mermerler değişik desenler ve kabartmalar içermektedir. Bu mermerlerin yanında kırılmış ve toplu halde bulunan kiremit parçaları da dikkat çeker. Kiremit parçalarının su testisi olarak kullanıldığı dikkatlice bakıldığında anlaşılmaktadır. Agora'yı çevreleyen ve içerisinde bulunan binalar tarihi ve kültürel bir konuma sahiptir. Agora'nın bu bölümü dışında kalan diğer bölümü Antik İzmir yeni İzmir'in altındadır. 1940'lı yıllarda Eşrefpaşa Caddesi'nin genişletilmesi ve eski mezarlık yerinin değiştirilmesi sırasında Cicipark içinde; Roma çağının Basmane, Sadıkbey Oteli'nin bulunduğu yerdeki Sardes kapısından Eşrefpaşa'daki Efes kapısına kadar giden antik yollardan zemini iri kesme taşlarla kaplı bir caddenin bazı bölümleri ortaya çıkmıştır.
Kaynak: Yusuf Gül; "Agora ve İzmirli Homeros"