01 Temmuz 2000 21:00
Doktorlar tahsildar olmak istemiyor
Hükümetin sağlıktaki politikası Bursa Devlet Hastanesi'nde bir kez daha gözler önüne serildi.
Doktorlar tahsildar olmak istemiyor
Kamil Şanverdi - Serap Gündüz
Hükümetin sağlıktaki politikası Bursa Devlet Hastanesi'nde bir kez daha gözler önüne serildi. Maliye Bakanlığı, parası olmayan "acil" hastayı Sağlık Bakanlığı genelgesi uyarınca ücretsiz tedavi eden Devlet Hastanesi hekimlerine yaklaşık 2 milyar fatura çıkardı. Maliye Bakanlığı, faturayı, mesleğinin gereği olarak, parası olmayan acil hastayı tedavi eden Devlet Hastanesi'nin 41 hekimine kesti. Birçok Devlet Hastanesi'nde ücret almadığı için doktorların sürülmesine, Bursa Devlet Hastanesi'nde ise, yoksul acil hastaların tedavi masraflarının alınmayan kısmının tedaviyi yapan hekimin maaşından kesilecek olmasına ise birçok sağlık çalışanı, "Doktorlardan mesleklerinin gereklerini yerine getirmesini istemek yerine tahsildarlık bekleniyor" dedi.
Türkiye'nin "Paran yoksa sağlık da yok" politikasının tekrar tekerrür ettiği bu trajik ve Türkiye gerçeklerini gözönüne seren konuya ilişkin Dr. Abdullah Arpacı ile görüştük. Dr. Arpacı, olaya bir tarif veremediğini ve tamemen insanlık dışı olduğunu söyledi. Türkiye'de sağlıkta özelleştirmenin hızlı bir şekilde ilerlediğini hatırlatan Dr. Arpacı, fakat bu olayın özelleştirmeyi de aşan bir boyut olduğunu ve insanı tamamen bir meta konumuna getirdiğini söyledi. Bugün devlet hastanelerinin sadece tabelası kaldığını ve her tedavi için döner sermayeye para yatırıldığını belirten Dr. Arpacı, Dünya Sağlık Örgütü'nün hazırladığı raporda, Türkiye'nin ekonomik sıralamada 16. olduğunu fakat sağlık açısından 60. sırada bulunduğunu ifade etti.
Önce polis şimdi maliyeci
Daha önceki yıllarda valilikler aracılığıyla yayınlanan genelgede doktorların polis konumuna getirilmek istendiğini, genelgede, "Gelen hastaları yakalayın, bırakmayın, neden geldiğini araştırın" gibi ifadeler kullanıldığını belirten Dr. Arpacı, genelgenin, mesleklerini bırakarak kendilerinin resmen polis olmalarını istediğini vurguladı. Şimdi de maliye denetmeni olmalarının istendiğini kaydeden Arpacı, "Hastam gelecek acil bir müdahale gerekiyor, ben önce hastaya soracağım. 'Paran var mı?' Acılar içinde hastam kıvranırken, 'Param yok' diyecek ve ben müdahale etmeyeceğim. Bu bir insanlık dışı olaydır. Hiç bir etiğe uygun değildir" dedi. Özelleştirmeye karşı olduklarını belirten Dr. Arpacı, TBB başta olmak üzere tüm kamuoyunun buna tepki göstermesi gerektiğini ifade etti. Doktorların maaşlarından kesilecek oranın önemli olmadığını da belirten Dr. Arpacı, uygulanmak istenen anlayışın önemli olduğunu vurguladı. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön
Küreselleşme işsizliği,
işsizlik sağlıksızlığı doğuruyor
Türk Tabibleri Birliği (TTB) 49. Olağan Kongresi başladı. TODAİE Salonu'nda dün başlayan kongreye Türkiye'de örgütlü 54 tabip odasından 318 delege katıldı. Kongre bugün yapılacak seçimlerin ardından sona erecek.
Seçimlere, şu andaki yönetiminde içinde bulunduğu Etkin Demokratik TTB Grubu ve muhafazakârların oluşturduğu Meslekte Birlik grubu adı altında iki ayrı liste katılıyor. Seçimlere Gerçeğe Çağrı Grubu'nun da adaylar göstererek katılacağı ifade ediliyor. Kongrede, divan başkanlığını Etkin Demokratik TTB Grubu'nun adayı Cem Kaftanoğlu kazandı.
Saygı duruşunun ardından konuşan TTB Başkanı Füsun Sayek, uygarlık düzeyinin insana yabancılaştığına dikkat çekerek, yoksulluğun ve eşitsizliğin büyük bir sorun olarak insanların karşısına çıktığını belirtti. Sayek, küreselleşmenin işsizliği tetiklediğinin altını çizerek, işsizliğin yoksulluğu ve sağlıksızlığı doğurduğunu söyledi. Sağlığa ve eğitime bütçeden ayrılan payın giderek gerilediğini kaydeden Sayek, IMF talimatıyla hareket eden hükümetin gelecek yılın ücretlerini bile şimdiden direktifler doğrultusunda belirlediğini ve bu politikaları kabul etmelerinin mümkün olmadığını ifade etti.
Kongreye katılan DİSK Başkanı Vahdettin Karabay da, hükümetin çalışanların ücretlerine müdahale edilmesine izin vermesini eleştirerek, hükümetin ve işverenlerin TİS'lere gözdiktiğini ifade etti. Emek Platformu'nun böyle bir dönemde çok önemli olduğunu vurgulayan Karabay, platformun toplumun taleplerini karşılayacak bir program belirlemesi gerektiğini söyledi.
Sağlık alanında ciddi sorunlar yaşandığına işaret eden SES Genel Başkanı Cevher Tosun da meslek etiğinin yeniden sorgulandığı bir dönem yaşadıklarını belirterek, sağlık emekçilerinin tüccar haline getirilmesini eleştirdi. Tosun sağlık emekçilerinin 8 Mart tarihinde yapacağı mitingede katılım çağrısı yaptı.
Faaliyet roporu hakkında bilgi veren TTB Genel Sekreteri Eriş Bilaloğlu ise, TTB'nin iki yıllık çalışmalardan örnekler vererek, "Sağlık herkes için bir haktır" sloganıyla halkla bağ kurmaya çalıştıklarını söyledi. Sağlık Bakanlığı'nın çıkardığı yönetmelikleri eleştiren Bilaloğlu, Sağlık Bakanlığı'nın sağlık çalışanlarının ücretlerini bilinçli bir şekilde düşük tuttuğuna dikkat çekti. SSK'nın Türkiye tarihinin en kapsamlı saldırısı ile karşı karşıya olduğunu dile getiren Bilaloğlu, TTB'nin insanın insanı ezmediği, sömürünün olmadığı bir dünya için mücadele ederek, bilimsellikle ve toplumsal değerlere sahip çıkarak yoluna devam edeceğini ifade etti.
Bugün yapılacak seçimlerle sona erecek kongrede seçimleri Etkin Demokratik TTB Grubu'nun kazanması bekleniyor. Etkin Demokratik TTB Grubu şu isimlerden oluşuyor: Metin Bakkalcı, Harun Balcıoğlu, Eriş Bilaloğlu, Hakan Giritlioğlu, Nural Kiper, Orhan Odabaşı ve Füsun Sayek.
Yapılan seçimler sonucunda, 7 kişilik Merkez Konsey, 9 kişilik Yüksek Onur Kurulu ve 3 kişilik Denetim Kurulu belirlenecek.
ATO'dan basın açıklaması
Ankara Tabip Odası tarafından kongrenin olduğu salon önünde yapılan basın açıklamasında da hekimlerin insanca yaşam ve yeterli ücret talep ettikleri dile getirildi. ATO Başkanı Ümit Erkol, hekim emeğinin sömürüldüğüne dikkat çekerek, yoksulluğun giderek arttığını vurguladı. İşsiz hekimlerin giderek artığını ifade eden Erkol, iyi hekimlik yapabilme ortamının sağlanmasının, iyi bir ücretin ve tam gün çalışmanın grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı ile mümkün olabileceğini söyledi. Erkol, paralı uzmanlık eğitiminin de sonlandırılmasını istedi.
Kamil Şanverdi - Serap Gündüz
Hükümetin sağlıktaki politikası Bursa Devlet Hastanesi'nde bir kez daha gözler önüne serildi. Maliye Bakanlığı, parası olmayan "acil" hastayı Sağlık Bakanlığı genelgesi uyarınca ücretsiz tedavi eden Devlet Hastanesi hekimlerine yaklaşık 2 milyar fatura çıkardı. Maliye Bakanlığı, faturayı, mesleğinin gereği olarak, parası olmayan acil hastayı tedavi eden Devlet Hastanesi'nin 41 hekimine kesti. Birçok Devlet Hastanesi'nde ücret almadığı için doktorların sürülmesine, Bursa Devlet Hastanesi'nde ise, yoksul acil hastaların tedavi masraflarının alınmayan kısmının tedaviyi yapan hekimin maaşından kesilecek olmasına ise birçok sağlık çalışanı, "Doktorlardan mesleklerinin gereklerini yerine getirmesini istemek yerine tahsildarlık bekleniyor" dedi.
Türkiye'nin "Paran yoksa sağlık da yok" politikasının tekrar tekerrür ettiği bu trajik ve Türkiye gerçeklerini gözönüne seren konuya ilişkin Dr. Abdullah Arpacı ile görüştük. Dr. Arpacı, olaya bir tarif veremediğini ve tamemen insanlık dışı olduğunu söyledi. Türkiye'de sağlıkta özelleştirmenin hızlı bir şekilde ilerlediğini hatırlatan Dr. Arpacı, fakat bu olayın özelleştirmeyi de aşan bir boyut olduğunu ve insanı tamamen bir meta konumuna getirdiğini söyledi. Bugün devlet hastanelerinin sadece tabelası kaldığını ve her tedavi için döner sermayeye para yatırıldığını belirten Dr. Arpacı, Dünya Sağlık Örgütü'nün hazırladığı raporda, Türkiye'nin ekonomik sıralamada 16. olduğunu fakat sağlık açısından 60. sırada bulunduğunu ifade etti.
Önce polis şimdi maliyeci
Daha önceki yıllarda valilikler aracılığıyla yayınlanan genelgede doktorların polis konumuna getirilmek istendiğini, genelgede, "Gelen hastaları yakalayın, bırakmayın, neden geldiğini araştırın" gibi ifadeler kullanıldığını belirten Dr. Arpacı, genelgenin, mesleklerini bırakarak kendilerinin resmen polis olmalarını istediğini vurguladı. Şimdi de maliye denetmeni olmalarının istendiğini kaydeden Arpacı, "Hastam gelecek acil bir müdahale gerekiyor, ben önce hastaya soracağım. 'Paran var mı?' Acılar içinde hastam kıvranırken, 'Param yok' diyecek ve ben müdahale etmeyeceğim. Bu bir insanlık dışı olaydır. Hiç bir etiğe uygun değildir" dedi. Özelleştirmeye karşı olduklarını belirten Dr. Arpacı, TBB başta olmak üzere tüm kamuoyunun buna tepki göstermesi gerektiğini ifade etti. Doktorların maaşlarından kesilecek oranın önemli olmadığını da belirten Dr. Arpacı, uygulanmak istenen anlayışın önemli olduğunu vurguladı. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dönKüreselleşme işsizliği,
işsizlik sağlıksızlığı doğuruyor
Türk Tabibleri Birliği (TTB) 49. Olağan Kongresi başladı. TODAİE Salonu'nda dün başlayan kongreye Türkiye'de örgütlü 54 tabip odasından 318 delege katıldı. Kongre bugün yapılacak seçimlerin ardından sona erecek.
Seçimlere, şu andaki yönetiminde içinde bulunduğu Etkin Demokratik TTB Grubu ve muhafazakârların oluşturduğu Meslekte Birlik grubu adı altında iki ayrı liste katılıyor. Seçimlere Gerçeğe Çağrı Grubu'nun da adaylar göstererek katılacağı ifade ediliyor. Kongrede, divan başkanlığını Etkin Demokratik TTB Grubu'nun adayı Cem Kaftanoğlu kazandı.
Saygı duruşunun ardından konuşan TTB Başkanı Füsun Sayek, uygarlık düzeyinin insana yabancılaştığına dikkat çekerek, yoksulluğun ve eşitsizliğin büyük bir sorun olarak insanların karşısına çıktığını belirtti. Sayek, küreselleşmenin işsizliği tetiklediğinin altını çizerek, işsizliğin yoksulluğu ve sağlıksızlığı doğurduğunu söyledi. Sağlığa ve eğitime bütçeden ayrılan payın giderek gerilediğini kaydeden Sayek, IMF talimatıyla hareket eden hükümetin gelecek yılın ücretlerini bile şimdiden direktifler doğrultusunda belirlediğini ve bu politikaları kabul etmelerinin mümkün olmadığını ifade etti.
Kongreye katılan DİSK Başkanı Vahdettin Karabay da, hükümetin çalışanların ücretlerine müdahale edilmesine izin vermesini eleştirerek, hükümetin ve işverenlerin TİS'lere gözdiktiğini ifade etti. Emek Platformu'nun böyle bir dönemde çok önemli olduğunu vurgulayan Karabay, platformun toplumun taleplerini karşılayacak bir program belirlemesi gerektiğini söyledi.
Sağlık alanında ciddi sorunlar yaşandığına işaret eden SES Genel Başkanı Cevher Tosun da meslek etiğinin yeniden sorgulandığı bir dönem yaşadıklarını belirterek, sağlık emekçilerinin tüccar haline getirilmesini eleştirdi. Tosun sağlık emekçilerinin 8 Mart tarihinde yapacağı mitingede katılım çağrısı yaptı.
Faaliyet roporu hakkında bilgi veren TTB Genel Sekreteri Eriş Bilaloğlu ise, TTB'nin iki yıllık çalışmalardan örnekler vererek, "Sağlık herkes için bir haktır" sloganıyla halkla bağ kurmaya çalıştıklarını söyledi. Sağlık Bakanlığı'nın çıkardığı yönetmelikleri eleştiren Bilaloğlu, Sağlık Bakanlığı'nın sağlık çalışanlarının ücretlerini bilinçli bir şekilde düşük tuttuğuna dikkat çekti. SSK'nın Türkiye tarihinin en kapsamlı saldırısı ile karşı karşıya olduğunu dile getiren Bilaloğlu, TTB'nin insanın insanı ezmediği, sömürünün olmadığı bir dünya için mücadele ederek, bilimsellikle ve toplumsal değerlere sahip çıkarak yoluna devam edeceğini ifade etti.
Bugün yapılacak seçimlerle sona erecek kongrede seçimleri Etkin Demokratik TTB Grubu'nun kazanması bekleniyor. Etkin Demokratik TTB Grubu şu isimlerden oluşuyor: Metin Bakkalcı, Harun Balcıoğlu, Eriş Bilaloğlu, Hakan Giritlioğlu, Nural Kiper, Orhan Odabaşı ve Füsun Sayek.
Yapılan seçimler sonucunda, 7 kişilik Merkez Konsey, 9 kişilik Yüksek Onur Kurulu ve 3 kişilik Denetim Kurulu belirlenecek.
ATO'dan basın açıklaması
Ankara Tabip Odası tarafından kongrenin olduğu salon önünde yapılan basın açıklamasında da hekimlerin insanca yaşam ve yeterli ücret talep ettikleri dile getirildi. ATO Başkanı Ümit Erkol, hekim emeğinin sömürüldüğüne dikkat çekerek, yoksulluğun giderek arttığını vurguladı. İşsiz hekimlerin giderek artığını ifade eden Erkol, iyi hekimlik yapabilme ortamının sağlanmasının, iyi bir ücretin ve tam gün çalışmanın grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı ile mümkün olabileceğini söyledi. Erkol, paralı uzmanlık eğitiminin de sonlandırılmasını istedi.
EVRENSEL EGE
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
