22 Haziran 2000 21:00

Santraller zehir saçmaya devam ediyor

Danıştay'ın aksi yöndeki kararına rağmen çalıştırılan Yatağan, Yeniköy ve Gökova termik santralleri zehir saçmayı sürdürüyor.

Paylaş
Santraller zehir saçmaya devam ediyor
Sibel Hürtaş
Yasalara aykırı olarak çalışmaya devam eden Yatağan, Yeniköy ve Gökova termik santralleri çevre halkını tehdit etmeye devam ediyor. Yatağan'daki santralden 22 Mayıs günü sızan zehirli gazın kentin üstüne çökmesiyle korkulu günler yaşayan çevre halkı, aradan bir ay geçmesine rağmen hala tehlikelerle karşı karşıya. Bunun yanında diğer bir önemli sorun, geçimlerini çiftçilikle sağlayan köylülerin ürünlerini kullanamaması. Bir süredir bölgede çalışmalarını sürdüren Gökova Sürekli Eylem Kurulu üyeleri son kazanın ardından bölge köylerini gezdiler. Gezi izlenimlerini gazetemize aktaran Gökova Sürekli Eylem Kurulu Başkanı Saynur Gelendost, tarımsal ürünlerin büyük bölümünün artık kullanılamayacak durumda olduklarını saptadıklarını belirtti. Zeytin, kayısı, armut, ceviz gibi ağaçların kavrulduğunu ve ürünlerinin yenemez hale geldiğini anlatan Gelendost, kükürtdioksitin özellikle çocukların bronşlarında iritasyona yol açtığına ve santrallerden yayılan 'partiküllerin' de ağır metaller içerdiği için etkilerinin kalıcı olduğuna dikkat çekti.
Ölçüm cihazları çalışmıyor
Yatağan, Yeniköy ve Gökova santrallerinin 1982 yılından beri hiçbir önlem alınmadan ve yasal izin bulunmadan çalıştırıldığını hatırlatan Gelendost, bu santrallerde yılda bir kaç kez invensiyon yaşandığını, yeterli donanımları olmadığı için de sürekli tehlike yaratma riski barındırdıklarını ifade etti.
Gelendost, santralde iki tane ölçüm cihazı olduğunu ancak ikisinin de çalışmadığını bildirerek, son yaşanan olayda da cihazların alarm vermediği için bölgede büyük tehlikelerin meydana geldiğini kaydetti. Bölgede zaten kanser ve solunum yetersizliği vakalarının artmış olduğunu söyleyen Gelendost, kusma, baygınlık, kalp krizleri ve soluk alamama gibi rahatsızlıkların da son dönemde daha da çoğaldığına dikkat çekti. Gelendost, son yaşanan olayın ardından tarım ürünlerinde sürekli ani kararmalar, kavrulmalar meydana geldiğini, köylülerin ürünlerinden verim alamadıklarını ve sadece çiftçilikle geçindikleri için maddi anlamda da zor duruma düşürüldüklerini söyledi.
Önlem alınsın
Gelendost, desülfirizasyon ünitesi eksik olan santralin bu eksikliği tamamlansa bile, bunun tehlike riskini azaltmak için yeterli olmayacağını belirterek, "Desülfirizasyon ünitesi tamamlanıp, devreye girse bile, bu yanlız baca gazlarının bir bölümünü tutabilecektir. Ancak santralin daha büyük sorunları da var. Biz, bölge halkının bu tehlikeden uzak tutulması gerektiğini belirterek, kesin olarak bu santrallerin kapatılmasını istiyoruz" dedi.
Uranyum, azotoksitler, yer külleri, uçucu küller, kül barajları, açık kömür işletme sahaları vb.'nin; insanlar, vejeterasyon, tarım, hayvanlar, toprak, yeraltı ve yerüstü suları, barajlar, yerleşim yerleri, turistik ve tarihi yerler üzerinde onarılamaz etkiler yaratacağını söyleyen Gelendost, yetkililerin bir an önce bu konu için harekete geçmesini istedi. Bölge halkının santralin kalkmasını istediğini bildiren Gelendost, "Yasalara ve insan haklarına, canlıların haklarına, doğanın yaşama hakkına rağmen bölgede canlı, cansız herşey zehirleniyor. Biz hakkımızı aramaya kararlıyız. Bu haksızlığa, bu hukuksuzluğa hep birlikte 'dur' demeye kararlıyız. Köylülerin istekleri doğrultusunda, çeşitli ve sürekli eylem planımızla sonuç alıncaya kadar direneceğiz. Tüm duyarlı çevrelere ve yetkililere sesleniyoruz: Bu cinayete bir son verilsin" diyerek sözlerini tamamladı. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Halk İETT'den şikâyetçi
İstanbullular, kentte toplu taşımacılığı sağlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İETT'den şikâyetçi...
İETT Genel Müdürü Nevzat Pakdil yaptığı açıklamada, İETT'nin, kendisine bağlı otobüsler, nostaljik tramvay ve tarihi Tünel'de, 10 bine yakın personelle, sabah 05.00 ile gece 01.00 saatleri arasında, günde yaklaşık 1.8 milyon yolcu taşıdığını kaydetti. Toplam 2584 otobüsün, 5540 şoför ile 543 hatta hizmet verdiğini belirten Pakdil, halkın şikâyet ve taleplerini tespit etmek amacıyla zaman zaman yaptırdıkları anketler ile kurumda oluşturulan şikâyet hattına yapılan başvurulardan, halkın en fazla şikâyet ettiği konunun "otobüslerin zamanında gelmemesi" olduğunu belirlediklerini söyledi. Pakdil, bu şikâyetin genellikle trafik yoğunluğundan veya güzergâh üzerindeki bir trafik kazasından kaynaklandığını, ancak şoförün bir kusurunun söz konusu olması halinde de gerekli uyarı ve ikazların yapıldığını kaydetti.
Otobüs sayısı az
İkinci şikâyet konusunun "otobüs sayısının yetersizliği" olduğunu belirten Pakdil, İTÜ'nün yaptığı Ulaşım Master Planı'na göre, İETT'nin 4000-4500 civarında otobüse sahip olması gerektiğini, ancak halen, 2584 otobüsleri bulunduğunu söyledi. Pakdil, bu plana göre, kurumun 2010 yılında yaklaşık 4-4.5 milyon yolcu taşıyacağını belirterek, "Elimizdeki mali imkânlar ölçüsünde o rakamlara ulaşmaya çalışıyoruz. 1200 otobüsün alımı için projemiz var. 200'ü için ihaleye çıktık. Geri kalanını önümüzdeki dönemde belirli periyotlarla almaya çalışacağız" diye konuştu.
Şoförlerin davranışları
Üçüncü şikâyet konusunu ise "şoförlerin davranışlarının" oluşturduğuna dikkati çeken Pakdil, "Şoförler zor şartlarda çalışıyorlar. Belediyenin, hizmet olarak en ağır işini görüyorlar. Ancak şartlar ne olursa olsun, yanlışın mazereti olamaz. Şoförün bir olumsuz sözü, ters bir hareketi, işe giden bir insanın moralini altüst edebilir" dedi. Nevzat Pakdil, şoförlerin olumsuz davranışlarını ortadan kaldırmak için eğitim çalışmalarını sürdürdüklerini ve bu kapsamda yolcu ve sürücü ilişkileri, görünüş ve davranışın ilişkilerdeki rolü, konuşma biçimi, toplumsal yapı, kültürel ve çevre etkileşimi, güvenli araç kullanımı, halkla ilişkiler ve motivasyon ile trafik kazaları ve ilkyardım konularının yer aldığını söyledi.
Pakdil, İstanbulluların, 0 800 211 60 68 nolu telefona, ücretsiz olarak her türlü dilek ve şikâyetlerini ulaştırabileceğini kaydetti.
Eğitim şart
İstanbul'da şoförlük yapanların büyük bir kısmının, şehrin hiçbir yerini bilmeden trafiğe çıktığına da dikkati çeken Pakdil, "Bu hususta üniversiteler ile Milli Eğitim Bakanlığı'na görev düşüyor. Temel eğitimden sonra liselerde veya meslek yüksek okullarında 'Şoförlük Bölümü'nün açılması lazım. Bu bölümden mezun olanlar, istihdam sorunu yaşamadan çok iyi ücretlerle iş bulabilirler" dedi.
ÖNCEKİ HABER

EXSA grevine destek büyüyor

SONRAKİ HABER

Fırtına ruhlu sanatçı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...