18 Haziran 2000 21:00

Eğitimde tablo parlak değil

Bir eğitim öğretim yılı daha geride kalırken, Eğitim-Sen İstanbul 2 No'lu Şube Başkanı Alaattin Dinçer, bir rapor hazırlayarak, öncelikli sorunlara dikkat çekti.

Paylaş
Eğitimde tablo parlak değil
Rojda İldan
Bir eğitim-öğretim yılının daha geride kaldığı bugünlerde resmi makamlar eğitimin gerçeklerine değinmemekte direniyor. Başarısızlığın nedenleri açıklanmıyor, çözüm önerileri aranmıyor.
Başarı oranının yüzde 30 olduğu ülkemizde milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir eğitim-öğretim yılı daha geride kalırken, Eğitim-Sen 2 No'lu Şube Başkanı Alaattin Dinçer'in hazırladığı dosyada, varolan tablo pek de parlak görünmüyor. Eğitimdeki sorunların istatistiklerle dile getirilip, çözüm önerilerinin sunulduğu dosyada, Türkiye'de özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların eğitimi, çalışan çocukların sorunları, Türkiye'de okul öncesi eğitimin durumu, 8 yıllık zorunlu eğitime ilişkin değerlendirme, ülkemizdeki ortaöğretim değerlendirmesi, mesleki eğitimde yaşanan sorunlar ve daha birçok konu ayrı başlıklar altında ele alınıyor.
Özel eğitim zayıf
"Türkiye'de eğitilebilir-öğretilebilir (özel eğitim) çocukların eğitimi" konusununun irdelendiği bölümde, Türkiye'nin kendisini özel eğitim alanında yaşanan olumsuzluklardan kurtaramadığına dikkat çekiliyor. Dosyada, 1998 nüfus sayımlarına göre yaklaşık 3 milyon çocuk ve gence özel eğitim verilmesi gerektiği belirtilerek, bu çocuklardan sadece 16 bininin özel eğitimden yararlanabildiği ifade ediliyor. Özel eğitimde görevli personelin çocukların engel özelliklerine göre yetiştirilmediğinin de vurgulandığı bölümde özel eğitimin sorunları ve bu sorunlara getirilen çözüm önerileri de yer alıyor. Bu çözüm önerilerinden bazıları şöyle: "Çalışan personelin düzenli olarak hizmet içi eğitimden geçirilmesi", "Bu alandaki yasal boşlukların özürlülerden yana düzenlenmesi", "Devletin bu alana ayırdığı kaynakları artırması."
İşyerlerine kreş açılmalı
Dosyada, okul öncesi eğitimin son yıllarda eğitim-öğretim içerisinde yer bulduğu ifade ediliyor. Ancak, sisteme gerekli altyapı ve program hazırlıkları yapılmadan geçildiği eleştirisi getirilen dosyada, çocukta zekâ gelişiminin yüzde 70'inin 7 yaşına kadar tamamlandığı ifade edilerek okul öncesi eğitimin gerekliliğine vurgu yapılıyor. Anaokullarında ya da anasınıflarında yeterli öğretmen, personel, pedagog ve sosyal hizmet uzmanı bulundurulmadığı kaydedilen dosyada, anaokullarının pahalılığına da dikkat çekiliyor. Özellikle büyük kentlerdeki anaokulları veya anasınflarında çocukların birer yarış atı olmaya itildiğinin ifade edildiği raporda, çözüm önerisi olarak 'yönetimlerin yuva ve kreş açmalarının yaygınlaştırılması, buraların sürekli denetlenmesi' ve '100'den fazla işçi çalıştıran işyerlerine kreş açma zorunluluğu getirilmesi' sunuluyor. Okul öncesi eğitim kurumlarına öğretmen yetiştiren fakültelerin kontenjanlarının artmasının da çözüm önerisi olarak sunulduğu dosyada, Türkiye'de okul öncesi eğitimin okullaşma oranının yüzde 9.2 olduğu açıklanıyor.
Hedefler yine tutmadı
Dosyada, sekiz yıllık eğitime ilişkin değerlendirmeler yapılarak, üç yıl sonrasında gelinen durumla, Milli Eğitim Bakanlığı'nın hedefleri arasındaki farklar Milli Eğitim'in verdiği rakamlar göz önüne alınarak gösteriliyor. 8 yıllık zorunlu eğitim ve öğretimde yaşanan olumlu gelişmelerin de yer aldığı bölümde, ilköğretimde rehberlik ve yönlendirmenin önemine vurgu yapılarak burada öğretmenlere ve yöneticilere düşen görevler aktarılıyor. Dosyada yer alan bir diğer çalışma ise bu konuda 400 öğretmenle yapılan bir anketin ortaya koyduğu veriler. Ankete göre 400 öğretmenin yüzde 75.8'i zorunlu öğretime geçmeden önce bir eğitim almamış; yüzde 46.9'u da öğrencileri ortaöğrenime yönlendirme etkinliklerinin gerçekleştirilemediğini söylüyor.
Dosyada geçtiğimiz yıl içinde bolca tartışılan cinsel eğitim konusuna da değinilerek "Cinsel eğitim nasıl olmalıdır?" sorusuna yanıt aranıyor. Sadece öğrencilere değil, ailelere de cinsel eğitim konusunda bilgi verilmesi gerektiğinin vurgulandığı dosyada, dersin, konusunda uzman olan kişiler tarafından verilmesi gerektiği belirtiliyor. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


SASA'da işten atmalar sürüyor
Sakıp Sabancı'ya ait SASA'da Petrol-İş Sendikası ile imzalanan toplu iş sözleşmesinden sonra başlayan işçi kıyımı sürüyor. Geçtiğimiz günlerde iplik bölümünden çıkarılan 91 işçiden sonra şimdi de laboratuvar bölümünde 8 işçinin çıkarıldığı öğrenildi.
SASA'da örgütlü olan Petrol-İş Adana Şubesi ise işten atmalar karşısında suskun tavrını sürdürüyor.
SASA'da hızla yaşanan sendikasızlaşma ve işten atmalara karşı özellikle grev öncesi dikkatleri çeken ve "Davamız sadece para davası değil", "SASA'da sendika hakkı ve taşeronlaştırmaya karşı grevdeyiz" diyen Petrol-İş Sendikası'nın saldırılar karşısında sesizliğini korumasına bir anlam verilemiyor.
İşten atmaların sürmesi üzerine birçok bölümde işçilerin endişeli olduğu ifade edildi. Sendikanın işten atmalara karşı hiçbir tepki göstermemesini çeşitli biçimlerde yorumlayan işçiler, sendikanın grev döneminde 137 taşeron işçinin sendikalı olmasına karşı 300 formen (ustabaşı) işçinin sendikasız kalmasını kabul ettiğini dile getiriyorlar.
Sendikanın işverenle "centilmenlik" anlaşması yaptığını kaydeden işçiler, işçi aleyhine olan bir centilmenlik istemediklerini vurguladılar. Öte yandan yapılan bir başka açıklamaya göre yılbaşına kadar Sabancı'nın 500 işçinin işine son vereceği belirtiliyor.
Taşeronlaştırma ve işten atmanın önemli bir sorun olduğu SASA'da, Sabancı, grev öncesinde sendikaya üye olan 500 civarında işçiyi çeşitli yollarla sendikadan istifa ettirmişti.
ÖNCEKİ HABER

Çevre Bakanlığı zehirli varilleri

SONRAKİ HABER

Osmanlı'nın Batı yüzü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...