09 Haziran 2000 21:00

Yine şenlik mevsimi geldi

Yaz, ülkemizde bir şenlik mevsimi sayılır. İller, ilçeler şenliklere evsahipliği yapar. Yerel yönetimler bu şenliklere "geleneksel" başlığını atar, kültür sözünü ekler.

Paylaş
Yine şenlik mevsimi geldi
Sennur Sezer
Yaz, ülkemizde bir şenlik mevsimi sayılır. İller, ilçeler şenliklere evsahipliği yapar. Yerel yönetimler bu şenliklere "geleneksel" başlığını atar, kültür sözünü ekler. İşin bu yanı gerçi tartışılır, ama adı çok ya da az duyulmuş şarkıcılar, dizi yıldızları getirilebiliyorsa... Oooo... küçük bir kıyamet kopar. Kültürü simgeleyen yazar çizer grubundan kişiler bu hengâmenin içinde yer bulursa ne âlâ... Basından öğrendiğime göre Türkiye genelinde 161 festival, 188 şenlik, 79 panayır düzenleniyormuş yıl boyunca. Panayırlar küçük şehirlerin, kasabaların alışverişinin şenlendiği geleneksel büyük pazarlardır. Şimdilerde ne yapılıyor pek bilmem. Festival-şenlik-panayır adlarının da niteliklere göre verildiğini sanmıyorum.
Festival düzenleme birincisi İzmir (11), şenlik birincisi Trabzon (16), panayır birincisi ise Sinop (19) illerimizmiş. Kimi şenlik ve panayırlar yapılan yerin bir özelliğini belirtiyor: İmamoğlu Şeftali Festivali, Sındırgı Yağcıbedir Halı Festivali, Savaştepe Hayvan ve Emtia Panayırı. Ürün panayırlarının, hasat bayramlarının bir devamı. Hayvan kırkımlarının bile toplumsal şenliklerle kutlandığını biliriz. Kuzu doğumlarında söylenen tekerlemeler, göstermelik oyunların, başka türlü söylenirse Saya şenliklerinin sürüp sürmediğini bilmem. Ama gösteri sanatlarıyla uğraşanların bu gelenekleri derlemesi gerekir. "Çağdaş şenlikler"de böyle geleneksel gösteriler yapılır mı, yapılsa halk rağbet eder mi kaygıları ağır basıyordur herhalde.
Yine de adında kavun, karpuz, şeftali, yoğurt vb. bulunan şenliklerde kültür nasıl yer alıyor merak etmez misiniz? Kimi belediyeler, "Dinlensinler garipler" diye yer ayırır otelde yazar çizerlere, kimi belediyeler "Kitabınızı da getirip imza yapın" diye yer gösterir. Daha demokratları bir söyleşi programı düşünür. Yine de ağırlık "saz-söz-dans"tadır. Festivalin giderleri de ona göre ayarlanır. Bu söylediklerim katıldığım son şenliklerden anımsadığım. Şimdilerde de pek farklı değil sanırım, kimilerinden edebiyat payı eksildi üstelik. Adnan Çakmakçıoğlu'nun ölümünden sonra, Erdek'te motorlardaki şiir öykü okuma günleri sürüyor mu ki? 1960'larda genç sanatçıların Erdek'te toplaşıp oluşturdukları şenlikten geriye ne kaldı?
Şimdi söyleyeceklerim kendim için değil. (Bu kendim için bir şey istiyorsam namerdim, söylemi de değil.) Eğer bulunduğunuz ilde, ilçede, köyde, beldede bir şenlik olursa, içine kültür katılsın diye yazar kitap falan katılırsa, lütfen, bu kültür öğesini yalnız bırakmayan, ilgi gösterin. Şenliğiniz ilerde gerçek bir kültür şenliğine dönüşsün istiyorsanız elbet.
Yerel yönetiminizden gelecek yazarın, karikatüristin, ozanın kimliğini öğrenip, önceden hazırlık yapın. Kitabını okuyun. Söyleşilerde soru sorarken "Sen kimsin ey arkadaş" gibi yanıt verilmesi zor sorular sormayın. Öykücünün şair, şairin romancı sanılması, öyle tanıtılması hatadır. Çok satar olmasa da kimliği hakkında hiçbir şey bilinmediğini sezmesi yazarı çizeri küstürür.
Bir de, yörenizi, yörenizin anıtlarını, özelliklerinizi iyi tanıyın. Ola ki, yazarı çizeri gezdirmeniz gerekir. Onu, çevrenizi bir de size anlatması işine koşmayın. Eski bir kütüphane, tarihini iyi bildiğiniz bir yapı, eski bir söz ustasıyla tanışmak bir yazarı mutlu eder, bilin. Yörenin söylencelerini öğrenmek de hoşlanacağı şeydir.
Neden mi bu öğütler... Ben artık şenliklere katılmayı neden düşünmüyorum sanıyorsunuz?
ÖNCEKİ HABER

Doktora 'neden yaşattın' cezası

SONRAKİ HABER

Ne alındı, ne satıldı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...