25 Mayıs 2000 21:00

Eleştiri değil, tanıtım

Ankara Film Festivali'nde sinema eleştirmenleri, eleştiri yazılarının ağırlıklı olarak tanıtıma dönüştüğüne dikkat çektiler.

Paylaş
Eleştiri değil, tanıtım
Ankara Film Festivali'nde sinema eleştirmenleri, eleştiri yazılarının ağırlıklı olarak tanıtıma dönüştüğüne dikkat çektiler. Eleştirmenler, sinema eleştirisinin güncele teslim olduığuna değinerek, eleştiri yazılarının Hollywood'da karşı mücedele ettiği de belirtildi.
Dedeman Oteli'nde, 12. Ankara Uluslararası Film Festivali kapsamında düzenlenen "Bir Sanat Dalı Olarak Sinemada Eleştiri" başlıklı açıkoturuma sinema eleştirmenleri, Mehmet Açar, Kurtuluş Kayalı ve Tunca Arslan katıldı.
Sinema eleştirmeni Mehmet Açar, Türkiye'de sinema yazarlarının eleştiriden çok, tanıtım yazısı yazdığını belirterek, "Aslında, eleştirmenler de bu yöne itilmek isteniyor. İzleyicinin rahat rahat filmleri seyretmesi için eleştiri yapılmamasını isteyenler var" dedi.
Açar, ABD'de bir film gösterime girdiğinde tanıtım yazısı yazıldığını, bunun son yıllarda Türkiye'de de benimsendiğini kaydetti.
Bu yorum ve tanıtım yazılarının "eleştiriden" çok uzak olduğunu vurgulayan Açar, özellikle bazı köşe yazarlarının da içinde bulunduğu bir kesimin, bunu hoş karşıladığını söyledi. Açar, "Bir de Hıncal Uluç, Selahattin Duman gibi köşe yazarları var ki, filmlerin seyircinin rahat rahat seyretmesi için eleştirilmemesini istiyor" diye konuştu.
Bununla birlikte, Türkiye'deki eleştirmenlerin sanat sinemasının örneklerini de desteklediğine dikkati çeken Açar, "Türkiye'deki yazarlar, henüz tam anlamıyla teslim olmamıştır" dedi.
Sinema Yazarı Kurtuluş Kayalı da sinema eleştirisi alanında daha çok Amerikan sineması üzerine yazılan yazılara rastlandığını belirtti.Kayalı, "Türkiye'de sinema eleştirisi, güncele teslim olmuş durumdadır" dedi.
Sinema yazarlarının 1960'lı yıllarda, bu sanat dalı üzerinde "ciddi şekilde" düşündüğünü anlatan Kayalı, ancak bazı çelişkilere de rastlandığını ifade etti. Kayalı, şunları söyledi:
"Şimdi, bir yandan 'Bu sinemada hiçbir şey yok' diyorsun. Ondan sonra o sinemacı seni niye sevsin? Bir dönem de Türk sinemasının harikalar yarattığını düşündüler. Bu, Yılmaz Güney ile başlamıştı. Yılmaz Güney, önemli ölçüde hak etmiştir. Ondan sonraki sinemacılar için de bu sürdü. Hollywood sinemasına bakış tarzı da sık sık değişmiştir."
Eleştirmen Tunca Arslan ise sinema eleştirmenlerinin, her zaman Türk sinemasından bir adım önde olduğunu belirtti.
Arslan, 1960'lardan beri yaşanan gelişime bakıldığında bunun açıkça gözlendiğini söyleyerek, "Amerikan sinemasının arsızca ve azgınca çullandığı dönemlerde, Türk sinemacıların 'Film yapsak bile gösteremiyoruz' dediği zamanlarda, eleştirinin herhangi bir güç kaybı yaşamadığını görüyoruz" diye konuştu.
Sinema yazarlarının Amerikan sineması üzerine eleştiri yapmasının doğal olduğunu da vurgulayan Arslan, Türkiye'de 1 yılda gösterime giren 180 filmden 140'ının, ABD sinemasının örneği olduğunu kaydetti. Arslan, "Biz, aslında Amerikan sinemasını yazmıyoruz, Amerikan sinemasıyla boğuşuyoruz" dedi.
ÖNCEKİ HABER

SASA grevine destek Adana dışına taştı

SONRAKİ HABER

MHP ihale skandalını akladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...