Uyuşturucu özelleştirmeden besleniyor

Uyuşturucu özelleştirmeden besleniyor
Merkezi Paris'te bulunan Uyuşturucu Jeopolitik Gözlemevi (OGD), uzun zamandır beklenen 1998-99 uyuşturucu raporunu perşembe günü açıkladı. Raporda, tüm dünyayı bir ahtapot gibi saran uyuşturucu şebekelerinin küreselleşme ve özelleştirmeden beslendiği açıklandı.
Yılda 240 katrilyon
Her kıta ve ülkenin ayrıntılarıyla incelendiği rapora göre, yılda 350-400 milyar dolarlık (210-240 katrilyon lira) uyuşturucu geliri, dünya ekonomisinde dolaşıma giriyor. Bu rekor miktarın en büyük nedeni ise, mali sınırların kalkması ve uyuşturucu parasının özelleştirmelere akıtılarak aklanması.
Raporda, uyuşturucu gelirinin en çok aklandığı kıtanın, "barter" yönteminin yaygın olduğu Afrika olduğu belirtildi. Ancak Rus mafyası başta olmak üzere, Kuzey Yarımküre ülkelerindeki uyuşturucu örgütleri de, kirli paralarını aklamak için off-shore (kıyı bankaları) hesapları kullanıyorlar. Bu yöntem için en çok kullanılan bölgeler ise Pasifik'teki adalar. OGD'nin "karapara aklama cenneti" olarak tanımladığı bu adalar Marshall, Niue, Samoa ve Vanuatu olarak sıralanıyor.
AB'ye Türkiye suçlaması
Dünyanın en büyük uyuşturucu kartelleri, elde ettikleri parayı yatırıma dönüştürerek de aklıyorlar. Yatırımlar için en çok tercih edilenler ise, az gelişmiş ülkeler. Genellikle Güney Yarımküre'de yer alan bu ülkelere aktarılan kirli para; altın ve elmas, kakao ve kahve sektörlerinde değerlendiriliyor.
OGD'nin raporunda en dikkat çekici unsur ise, AB'nin suçlanması oldu. Kuruluş, Avrupa Birliği'ni, "jeostratejik çıkarlar" nedeniyle Türkiye, Birmanya ve Fas'taki uyuşturucu şebekelerinin faaliyetlerine göz yummak ile suçladı.
Örgüt ayrıca, AB'nin bir süre önce çıkardığı çikolata kalite yönetmeliğinin de, çikolata üreticisi ülkeleri uyuşturucuya yönelteceğini kaydetti. Buna göre, çikolatanın kakao dışında yüzde 30 oranında bitkisel yağ içermesine izin veren yönetmelikle birlikte; Fildişi Sahilleri, Gana ve Nijerya gibi ülkeler, kendir ticaretine yönelecekler.Üretim giderek yayılıyor
OGD 1998-99 yıllık raporunda, Afganistan'da afyon, Kolombiya'da kokain, Fas'ta kendir, Hollanda ve Birmanya'da sentetik uyuşturucu üretiminin büyük bir artış içinde olduğu, üretimin Güney Afrika, Kongo ve Kenya'ya da yayıldığı belirtildi.
Seçilen ülkelerde yatırımlar yoluyla aklanan karaparalar ise, yerel halka değil, başta devlet görevlileri olmak üzere elit bir kesime çıkar sağlıyor. Aynı yatırımlar, son 15 yıl içinde azgelişmiş ülkelerde yoksulluğun giderek artması ve bölgesel savaşlarda da pay sahibi. OGD, uyuşturucu ticaretinin pay sahibi olduğu 30 bölgesel çatışma olduğunu kaydetti. Bu çatışmalar arasında Afganistan, Kolombiya, Angola ve Bask bölgesi yer aldı.
ETA ve İspanya polisi
Raporda ilk kez yer alan İspanya'nın Bask bölgesi ile ilgili iddiaların, Fransız hükümetinin yönlendirilmesi ile yapılıp yapılmadığı bilinmiyor. Ancak Bask'ın bağımsızlığı için savaşan ETA örgütü, uyuşturucu ticareti yapmakla suçlandı. Buna göre, yıllık bütçesi 15-20 milyar dolar civarında olan ETA, uyuşturucu ile silah ticaretinin iç içe girdiği 1980'lerin başından bu yana bu ticaretin içinde. Raporda, bir ETA üyesinin şu sözleri de aktarılıyor: "Bir gün bize '50 Browning tabanca satabiliriz, ama bunun yanında bir kilo da eroin almanız gerek' dediler. Bu büyük bir ahlaki sorun. Ama size güvenen insanlar var ve savaşmak için silah bekliyorlar."
OGD, Bask ülkesi ve genel olarak İspanya'da haşhaş ve sentetik uyuşturucu kullanımının iki kat arttığını, İspanya güvenlik birimlerinin de ETA karşıtı operasyonlara fon sağlamak için uyuşturucu kaçakçılığı yaptığını belirtti. Buna göre İspanya polisi, ETA ile aynı çetelerle "iş" yaparak hem gelir elde ediyor hem de örgüt hakkında istihbarat topluyor. Avrupa Birliği ve Fransız hükümeti tarafından finanse edilen OGD, yıllık raporlarını hazırlamak için tüm dünyaya yayılmış 200 muhabir, araştırmacı ve yardım kuruluşu görevlisinin topladığı bilgilerden yararlanıyor.