04 Nisan 2000 21:00

Kırk beş metrekarelik okul!

45 metrekarelik odalarında oyunlarını izleyicileriyle paylaşan, kostümlerini kendileri dikip dekorlarını kendileri oluşturan...

Paylaş
Kırk beş metrekarelik okul!
Rojda İldan
45 metrekarelik odalarında oyunlarını izleyicileriyle paylaşan, kostümlerini kendileri dikip dekorlarını kendileri oluşturan Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tiyatro Kulübü (MİTFOK) oyuncularıyla sahneledikleri 'İtalyan Gecesi' adlı oyunlarını izledikten sonra görüştük. MİTFOK'ta bir gelenekselleşmeye doğru gidildiğini söyleyen altı oyuncu, paylaşımı ve üretimi gelecekte devam ettirmenin tarihsel bir görev olduğunu düşünerek, Marmara Oyuncuları adıyla bir üst kurum kurmak istediklerini söylüyorlar. MİTFOK oyuncuları çalışmalar sırasında çok şey öğrendiklerini ifade etmeden geçemiyorlar.
İtalyan gecesi
45 metrekarelik odalarının yarısını sahneye, yarısını da izleyicilerine ayırmış olan MİTFOK oyuncuları, diğer oyuncular gibi sahneye kulisten çıkmıyorlar. Onlar kostümlerini kulissiz sahnelerinde giydikten sonra odanın kapısını açıp seyircileri içeriye alıyor, seyircileri sahne üzerinden geçirerek izleyici koltuklarına oturtuyor ve hatta gerektiğinde 'Uzun boylu olanlar arka sıralara lütfen' diye bağırıyorlar. Seyirciler tahtadan ve arkalıksız olan sıralara yerleştikten sonra oyuncular sahne üzerindeki yerlerini alıyorlar. Işıklar üç kez yanıp sönüyor ve oyun başlıyor. MİTFOK, bu odada İtalyan Gecesi isimli oyunu sahneliyor. İtalyan Gecesi, Ödön Van Horvath'ın kaleme aldığı ve Nazi iktidarı öncesinde Almanya'da sosyal demokratların giderek yükselen ırkçı hareketi küçümsemesini eleştirel bir tarzda ele alan bir oyun. Zevkle izlenen, karakterlerin başarıyla anlatıldığı oyunun ardından MİTFOK oyuncularının çekirdek kadrosundan olan ve tiyatroyu devam ettirmek için Marmara Oyuncuları gibi bir üst kurum kurmak isteyen altı oyuncuyla, Melih Çavaş, Sinem Akyıldız, Fatma Tulum, Burç Demir, Barış Kav ve Osman San ile görüşüyoruz.
Neden İtalyan Gecesi?
1988 yılında kurulan MİTFOK'ta beş yıldır çalışma yürüten ve oyunun reji grubunda olan Melih Çavaş yıllardan beri ilk defa İtalyan Gecesi ile politik tiyatro yaptıklarını söylüyor. Bu durumu üniversite gençlik hareketi tarihine bakarak özetleyen Çavaş, 1989'dan 1992'lere kadar üniversite tiyatrolarının muhalif bir kimliğe sahip olduğunu ve bu yıllarda sanatın üniversitede gerçekten paylaşıldığını belirtiyor. 1992'den 1997'ye kadar iktisadi durumların değişmesinin, yani 'global insan' yaratılma çabalarının yoğunlaştığının görüldüğünü ifade eden Çavaş, bu süreç içinde var oluş problemleri üzerinde yoğunlaşan bir üniversite tiyatrosu olduğunu, yaşanan hayata müdahale edemeyen soyut bir tiyatronun olduğunun görüldüğünü açıklıyor. Çavaş, MİTFOK'un da bu süreçten etkilenerek 1996-97'ye kadar haz merkezi haline gelmiş bir kulüp olduğunu ifade ederek, 1997'den itibaren üniversitede bir geri dönüşüm yaşandığını, bu dönüşümün kendilerini de etkilediğini söylüyor.
İmkânsızlıklar...
Anlatmaya çalıştığımız imkânsızlıkları emekle aşmaya çalıştıklarını söyleyen Çavaş, zorlukları aşılmaz bulmadıklarını belirtiyor. Kampüslerinde okulun rektörünün değişmesiyle dekanlarının da değiştiğini söyleyen Çavaş, kampüs girişine altı milyarlık iki dedektör yerleştirilmesine rağmen kendilerine bu sene para verilmediğini ifade ediyor. Çavaş, "Kostümlerimizi parça kumaş satın alıp, kendimiz dikiyoruz. Dekorlarımızı kendimiz üretiyoruz. Her şeyin en ucuzunu arayıp buluyoruz. Biletleri 750 bin liradan satıp dolar alıyor, biriktiriyoruz, o parayla turneye gidiyoruz, böylece idare ettiriyoruz kendimizi" diyerek, kendilerine rahat çalışma olanakları verilmemesinin bir yerden sonra 'görülmez bir baskı' olarak değerlendirilebileceğini düşündüğünü de söylüyor.
ATÇ ile sıkı ilişkiler

MİTFOK içinde tiyatroyu devam ettirmek isteyenlerin Marmara Oyuncuları adında bir üst kurul oluşturmak istediklerini söyleyen Çavaş, "Profesyonel tiyatroların tiyatroyu yaşatmak yerine öldürdüklerini düşünüyoruz. Bu yüzden bunu tarihsel bir görev olarak görüyoruz. Görev, amatör tiyatrolara düşüyor bu noktalarda" diyor. Bu görevi en iyi şekilde yerine getirmek için Amatör Tiyatrolar Çevresiyle de sıkı ilişkiler içinde olduklarını söyleyen Çavaş, Amatör Tiyatrolar Çevresi'nin eskiden bir kale olarak görülen ODTÜ Tiyatro Şenlikleri'nden çekildiğini aktarıyor.
Bu sene İstanbul Amatör Tiyatro Günleri adında ATÇ tarafından bir şenlik yapılacağını söyleyen Çavaş, 5-15 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen bu şenlikte ODTÜ'den alınan derslerle daha çok paylaşabilinen, tüketimin daha fazla üretime döndüğü bir şenlik düzenlemek istediklerini anlatıyor.
Tiyatro onlara ne kazandırdı?
Çavaş'tan sonra söz alanlar ise tiyatronun kendilerine kazandırdıklarını anlatıyorlar. MİTFOK'a geleli üç sene olan Osman San, tiyatroya başladığında hayatı tükettiğini, tiyatroya başlama amacının ise bir sosyal faaliyette bulunmak olduğunu belirtiyor. Tiyatroda karşılarına sürekli sorunlar çıktığını, fakat zamanla bu sorunları aşmayı öğrendiklerini söyleyen San, bu seneyi 'Daha çok kendimize döndüğümüz bir sene' olarak nitelendiriyor. Kurmak istedikleri Marmara Oyuncuları ile sorgulamanın sürekli hale gelmesini istediklerini söyleyen San'dan sonra söz alan Fatma Tulum'un da başlangıç amacı San ile aynı, sosyalleşmek. MİTFOK'ta dışarısıyla gözle görülür bir fark hissettiğini söyleyen Tulum, bunun bir şeyler üretebilmek için bütün gün çabalama olduğunu söylüyor. Sinem Akyıldız ise ilk geldiğinde kendini daha çok kendi içinde öğrenme süreci geçirdiğini belirterek, "İlk geldiğimde bir şeylerden şikâyetçiydik. Ama sadece şikâyetçiydik. Yaptığımız bir şey yoktu. Bu sene bir şeyleri üreterek bir şeylerin karşısında olmayı öğrendik" diyor. Lise yıllarından beri tiyatroyla ilgilendiğini söyleyen Barış Kav ise "Genel olarak düşünürsek bu sistemin bizi ne kadar gözleri kapalı insanlar haline getirdiğini gördüm. Buradaki eğitim çalışması sadece saatlerle sınırlandırılmıyor. Provalar bittiğinde konuşuluyor, odanın dışına çıkıldığında bir şeyler paylaşılıyor. Bunların hepsi bir eğitim çalışması oluyor, hayata ve tiyatroya dair bir eğitim" diyor. Gruba bu sene katılan Burç Demir de sene başında tiyatroya başvuran kişi sayısının yaklaşık 50 olduğunu belirterek, "Bu 50 kişiden ilk önce mekânı görüp vazgeçenler oldu. Rakam 30'a düştü. Vücut çalışmaları başladığında bu 20'ye düştü. Sonra giderek buraya çekilip yoğun emek verilmeye başlandığında rakam iyice düştü" diyor. Oyunun, kendisini hem tiyatro açısından hem de yaşam bilinci açısından çok geliştirdiğini söylüyor.
ÖNCEKİ HABER

Yaşar Okuyan meydan okudu

SONRAKİ HABER

Hey gidi milli irade!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...