30 Mart 2000 21:00

Ayhan Çarkın cezaevinde

Balıkesir'in Erdek ilçesinde, "bir arsanın icra yoluyla satışıyla ilgili" olarak, Bursa'da gözaltına alınan Susurluk davası sanıklarından...

Paylaş
Ayhan Çarkın cezaevinde
Balıkesir'in Erdek ilçesinde, "bir arsanın icra yoluyla satışıyla ilgili" olarak, Bursa'da gözaltına alınan Susurluk davası sanıklarından eski özel tim görevlilerinden Ayhan Çarkın, hakkındaki gıyabi tutuklama kararı vicahiye çevrilerek, Bursa E Tipi Cezaevi'ne gönderildi.
Erdek'te, 7 arkadaşıyla birlikte gözaltına alınan, 24 Mart tarihinde çıkarıldığı nöbetçi Erdek Sulh Ceza Mahkemesi'nce serbest bırakılan Ayhan Çarkın, ancak üst mahkemenin aldığı gıyabi tutuklama kararı nedeniyle Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yatan eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin'i ziyarete geldiği sırada Bursa Emniyet Müdürlüğü ekiplerince önceki gece yeniden gözaltına alındı. Çarkın, dün Bursa Adliyesi'ne sevk edildi. Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi infaz ekiplerince geniş güvenlik önlemleri altında Adliye Sarayı'na getirilen Çarkın, nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi'ne çıkarıldı.
Çarkın, burada yapılan kimlik tespitinin ardından "çıkar amaçlı suç örgütü oluşturmak suçundan" hakkında verilmiş gıyabi tutuklama kararı vicahiye çevrilerek, Bursa E Tipi Cezaevi'ne gönderildi. Bu arada Çarkın, Adliye Sarayı'ndan çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtsız bıraktı.
Olayın geçmişi
"İstanbul'dan bir grup kişinin Erdek'in Düzler mevkiindeki 12 dönümlük bir arsanın 21 Mart'ta açık artırmayla yapılacak satışı için ilçeye geldikleri" yönündeki bir ihbarı değerlendiren Balıkesir Emniyet Müdürlüğü ekipleri, aynı gün Çarkın'ın da aralarında bulunduğu 8 kişiyi bir kahvehanede gözaltına almıştı. İhale, "soruşturmaya konu olması nedeniyle" iptal edilirken, ihaleye katılan Ziya Taşkın ve Mehmet Arslan ile babası ve aynı zamanda arsanın sahibi Muharrem Arslan da ifadelerine başvurulmak üzere gözaltına alınmış, Mehmet ve Muharrem Arslan daha sonra serbest bırakılmıştı.
Balıkesir Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulamaları tamamlanan Ayhan Çarkın, Ali Oktay, Ahmet Ferdi Hoşgör, Abdülkadir Ünal, Yılmaz Gülümser, İslam Kayartekin, Bülent Tok, Tahsin Yazıcı ve Ziya Taşkın, 24 Mart'ta Erdek Adliyesi'ne sevk edilmişti. Başsavcı Bekir Güney tarafından sorgulanan ve "çıkar amaçlı suç örgütü oluşturdukları" gerekçesiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilen sanıkların, "delillerin yetersiz olduğu" gerekçesiyle tutuksuz yargılanmalarına karar verilmişti. Ancak sanıklardan Ziya Taşkın, hakkında daha önce cinayet suçundan verilmiş gıyabi tutuklama kararı vicahiye çevrilerek Erdek Cezaevi'ne gönderilmişti. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Dolaplar kirişleri tutar mı?
"Gece uyumadan önce gördüğüm son şey, sabah uyandığımda da dikkatimi çeken ilk şey duvardaki o uzun çatlak". Bu söz, Yurt-Kur'a bağlı Çemberlitaş Kız Yurdu'nda kalan 700 öğrenciden birine ait.
Çemberlitaş Kız Yurdu'nun kriş ve duvarlarında, 17 Ağustos depremiyle birlikte çatlaklar oluşmuş. Bu çatlaklar, kısa bir süre sonra üzerine boya ve sıva çekilerek kapatılmış ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından "oturulabilir" raporu verilmiş. Ancak, 12 Kasım Düzce depreminde çatlaklar yeniden ortaya çıkmış ve aylardır da öylece duruyor. Şu anda, Çemberlitaş Kız Yurdu'nun kirişlerinde, kolonlarında ve duvarlarında çok sayıda çatlak bulunuyor.
Önlem alınmıyor
Öğrenciler, yetkililerinin iddia ettiğinin aksine yurdun gerektiği gibi onarılmadığını ve 12 Kasım depreminin ardından ortaya çıkan hasarın bu durumun göstergesi olduğunu düşünüyor. Çünkü, deprem sonrası yurt binasını kontrole gelen mühendislerin "Allah, 7 şiddetinden büyük bir depremde burayı korusun" dediğini birçok öğrenci duymuş.
Yurt-Kur Bölge Müdürü Mehmet Elmas'ın kaygılarını dile getiren öğrencilere söylediği de, yurdun ancak 7 şiddetinden büyük bir depremde yıkılacağı ve endişeye gerek olmadığı. Alınan tek önlem ise, çatlak kirişlerin altına konulan dolaplar.
Yurt yeniden boyandı
Hemen her yerde gördükleri çatlaklar nedeniyle, psikolojilerinin bozulduğu anlatan öğrencilerden H.Y., 17 Ağustos depremi sırasında yurtta olduğunu ve duvarlarda, kriş ve kolonlarda çatlaklar meydana geldiğini belirtiyor.
Deprem öncesinde yeni boyanan yurdun, depremin ardından yeniden boyanmasını da çatlakları kapatma çabasına bağlıyor, H.Y.
Kirişlerde derin çatlaklar
H.Y, A ve C bloklarından oluşan yurt binasındaki hasarın; A1, A2 katlarında kirişlerde, C2 katında ise duvarlarda meydana gelen derin çatlaklardan oluştuğunu anlatıyor. 12 Kasım depreminden sonra çatlakların yeniden ortaya çıkması üzerine öğrenciler arasında büyük bir panik yaşandığını söyleyen F.K adlı öğrenci ise, yurt idaresinin öğrencilerinin kaygılarına yanıt verememesi üzerine, gazetelerde yurdun durumuna ilişkin haberler çıkmasını sağladıklarını ve haberlerin yayınlanmasının ardından Yurt-Kur İstanbul Bölge Müdürü Mehmet Elmas'ın yurda geldiğine dikkat çekiyor.
7 şiddetinde yıkılır
Yurt-Kur Bölge Müdürü Elmas'ın, kaygılarını dile getiren öğrencilere söylediği ise, "yurdun sağlam olduğunu ve ancak 7 üzerinde şiddete sahip bir depremle yurdun yıkılacağını" söylemek olmuş. Elmas, "Zaten o şiddette bir depremde İstanbul'daki hiçbir yapı sağlam kalmaz" demeyi de ihmal etmemiş.
Elmas'ın, endişeye gerek olmadığını, en kısa zamanda ödenek ayırıp, gerekli tamiratı yapacağı sözü verdiğini de belirten F.K konuşmanın üzerinden dört ay geçmesine rağmen hiçbir şey yapılmadığına vurgu yapıyor. F.K, olabilecek bir depremin sonucunu düşündüğü zaman tedirgin olduğunu, ancak ev tutma olanağı olmadığı için yurtta kalmak zorunda olduğunu sözlerine ekliyor.
'Kaderinize razı olun'
Yurtta kalan öğrenciler ise, Elmas'ın 7.4 ve 7.2 şiddetindeki deprem sonrasında sağlam kalan binaları görmezlikten geldiği gibi, kendisinin de "hasarlı bir evde yaşadığını" söyleyerek, "olacak bir depremde başınıza geleceklere katlanmak zorundasınız" demeye getirdiğini anlatıyorlar.
"Bunun en güzel kanıtının da son deprem üzerinden onca süre geçmesine rağmen hiçbir şey yapılmaması" diyor öğrenciler.
F.A adlı öğrenci, depremle yaşamaya da, hasarlı bir yurtta kalmaya da alışmak zorunda kaldıklarını belirterek, "Başka bir seçeneceğimiz olsa, bir an bile yurtta kalmayacağız. Olabilecek bir depremi düşündükçe, sinirlerim bozuluyor" diyor.
Dolaplar kirişi tutar mı?
Üç yıldır yurtta kalan öğrencilerden M.Ö, 12 Kasım depreminin ardından 700 öğrencinin barındığı yurdun, bir anda boşaldığını ama kalacak yeri olmayan öğrencilerin zorunluluktan geri döndüğünü belirterek, devam ediyor: "Şu anda yurtta kalan kızların yüzde 90'ı tedirgin ama maddi yetersizlik onları kalmaya mecbur ediyor. Durumları iyi olanlar da zaten eve çıktı."
Yurdun sağlam olduğuna inanmadığını söyleyen M.Ö, tedirginliğini azaltan tek şeyin üst katta oturması nedeniyle enkazdan kurtarılma ihtimali olduğu dile getiriyor, umutsuz bir ifadeyle. M.Ö, yetkililere şu soruyu sormayı da ihmal etmiyor: "A bloğunda çatlak kirişlerin altına dolaplar konmuş bu dolaplar kirişin görevini yerine getirebilir mi?"
ÖNCEKİ HABER

Kocaeli mitinge hazır

SONRAKİ HABER

Nuh'un treni

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...