27 Mart 2000 21:00

4 blok 80 daire içinde bir aile...

Eskişehir Yenikent'te kapıcılık yaparak yaşıyor Mustafa Sarıkaya ve ailesi. Çocukların okula gittikleri zamanlar da sayılmazsa neredeyse bütün aile fertleri tüm zamanlarını 80 daire, 4 blokun işlerini yapmaya ayırıyor.

Paylaş
4 blok 80 daire içinde bir aile...
Ali Baş
Sarıkaya ailesi, Eskişehir'de hep birlikte kapıcılık yaparak geçinmeye çalışıyor. Birçok kapıcı ailesinde olduğu gibi onlar da aslında 'babanın işi' olan apartmanın bütün işlerini tek maaş karşılığında birlikte yapıyorlar. Doğduğu günden bu yana çalıştığını söyleyen anne Atike Sarıkaya, Eskişehir'in Yenikent semtinde eşi ve dört çocuğuyla birlikte yaşıyor.
Atike Sarıkaya ailesini anlatıyor: "En büyük kızımın adı Serpil, 16 yaşında lise öğrencisi. 15 yaşında Serkan isminde bir oğlum var. Özel okul..." Atika Abla cümlesini tamamlayamıyor. Söze eşi Mustafa Sarıkaya karışıyor: "Özel okul deme. Yanlış anlarlar. Oğlumuz zihinsel engelli olduğu için zihinsel engelliler okuluna gidiyor..." Atika Abla kaldığı yerden anlatmaya devam ediyor: "14 yaşındaki oğlum Şenol ortaokul 1. sınıf öğrencisi, en küçük çocuğumuz Serap da 11 yaşında ilkokul 5. sınıf öğrencisi."
Altı kişiden oluşan ailenin günlük yaşamlarında pek sık değişiklik olmuyor. Atike Sarıkaya bir günü kısaca özetliyor: "Sabah altıda kalkıyorum. Önce Serap'ı okula gönderiyorum. Daha sonra Serkan'ı servise bindiriyorum. Evde kalanlarla birlikte kahvaltı yapıyoruz. Daha sonra günlük işler başlıyor. Cuma günleri 4 blokun merdivenlerini yıkıyoruz. Her akşam sekiz buçukta dairelerin önüne bırakılan çöpleri topluyoruz. Bir de iki günde sucudan aldığımız damacanaları evlerin kapılarına kadar götürüyoruz. Tam 80 dairenin suyunu taşıyoruz. Yine hep beraber dört apartmanın bahçesinin temizliğini yapıyoruz. Bunlar hepimizin birlikte yaptığı işler. Ben ayrıca çamaşır, yemek ve bulaşıkla da ilgileniyorum. Onların dışında pek fazla sosyal bir yaşantımız olmuyor. Günler bu şekilde geçiyor."
6 kişiye ekmek parası dayanır mı?
Söyleşiye başlamadan önce hep birlikte yemek yemiştik. Yemekte dikkatimizi ilk çeken sofradaki ekmek olmuştu. Öyle ya, altı kişilik aileye 'ekmek parası' dayanır mı? Atike Abla bu sorunu ekmeği evde yaparak çözmüş. Hem daha ucuz, hem daha kaliteli hem de daha lezzetli. Atike Abla boş kaldığı günlerde, özellikle cumartesi günleri evlere de temizliğe gidiyor. Kızı Serpil de ona yardımcı oluyor. Temizlikten günlük 6 milyon lira kazanan Sarıkaya, aile bütçesine ancak bu şekilde yardımcı olduğunu söylüyor.
Söz, kısa bir süre önce kutlanan 8 Mart'a geliyor: "Bazıları 8 Mart'a 'Kadınlar Günü' diyor. Bunu kabul etmiyoruz. Kadınlar zaten sürekli çalışıyor. Ben köyde doğdum. Doğduğumdan bu yana da çalışıyoruz. Evlenmeden önce köydeydim. Çapa, bağ, kazma, pancar kesimi işlerini sürekli olarak yaptım. 1981 yılında evlendim. Çalışmaya devam ettim. TEDAŞ'ta, Merkez Bankası'nda, müteahhitlerde temizlik işleri yaptım. 5 yıl boyunca yatırılan sigortam sadece 25 gün. 17 yıl boyunca bulaşık ve çamaşırı hep elimde yıkadım. Çamaşır bulaşık yıkamayan kadınla hiç biz bir olur muyuz? Emekçi kadınların politika yapmaları gerekiyor. Üzerimizde büyük bir baskı var. Kadın ve erkek birlikte olursak bu baskıyı kırabiliriz. Kadınların rahat yaşaması için sistemin düzelmesi gerekir. Kadınların ezilmişliği ancak bu şekilde sona erer. Biz erkeklerden üstün değiliz. Erkekler de bizden. Onlar dışarda biz evde eziliyoruz. Çocuklarımız da okulda eziliyor."
'İşten korkan yok da...'
Mustafa Sarıkaya da uzun bir süre bizi dinledikten sonra sohbete katılıyor. Mustafa Abi'ye göre kadınların kurtuluşu onların bir arada olmasından geçiyor. "Ev kadınıysa evde örgütlenecek. Fabrikada çalışıyorsa fabrikada örgütlenecek" diyor. Mustafa Sarıkaya kapıcılıktan ayda 110 milyon lira kazanıyor. Altı kişilik bir aile bir ay boyunca bu ücretle geçinmeye çalışıyor: "Ailem benim yaptığım işe yardımcı oluyor. Daha doğrusu onlar olmasa ben bu işi tek başıma yapamam. İşte 80 dairenin suyunu taşıyoruz. Çöplerini alıyoruz. Kaloriferi yakıyoruz. Kazanın bakımı, kanalizasyonların tamiri, yaz geldi mi ağaçların budanması hepsi bizim işimiz."
Mustafa Sarıkaya bu işlerden pek şikâyetçi değil. Onun şikâyetçi olduğu şeyler daha başka: "Dairede oturan kişi apartmanın dış kapısının anahtarını unutmuştur. Kendi evindekileri uyandırmaz, bizi uyandırır. Ya da tüm aile anahtarını unutmuştur, cambazlık yapıp balkona tırmanırım, balkon kapısı falan açıksa ordan içeriye girip onlara kapıyı açarım. Bazen yakıt parası fazla gelir, yöneticiye kızacaklarına bize kızarlar. Ya da yönetici ağaçları kestirir. 'Niye kestiniz?' diye bize bağırırlar. 45 yaşındayım ailem olmasa tek başıma bu işi yapamam."
Kısacası Mustafa Sarıkaya 110 milyon liraya 24 saat boyunca çalışmak zorunda kalıyor. Sohbet esnasında biz de içimizden geçeni söylüyoruz: "Yani siz olmasanız bu apartmandakilerin hepsi hapı yutar!"
Yenikent'te daha önce 300'e yakın kapıcı varmış. Ancak doğalgaz gelince bu kapıcıların yarısı işten atılmış. Mustafa Sarıkaya örgütlülüğün çok önemli olduğunu söylüyor. "Sendikamızı bir türlü kuramadık. Bir tane derneğimiz var. Ancak derneğin yaptırım gücü yok. Sigortadan başka sosyal güvencemiz yok. Ocak ayında maaşımın 120 milyon lira olmasını istedim. Azıcık dirensem kapı dışarı atmakla tehdit ettiler. Memlekette işsiz çok, mecbur boyun eğdik. Bayramlarda mesai de yok, izin de yok." Sarıkaya ailesi, kendilerine benzeyen binlerce aile gibi yaşamaya devam ediyor. 10 milyon lira bile olsa zam isteyemeden ve ekmeklerini evlerinde yaparak...
ÖNCEKİ HABER

Direnen işçi asla kaybetmez

SONRAKİ HABER

Filistinli aydınlar adil barış istedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...