21 Mart 2000 22:00

Yalan, dolan, talan!

TÜPRAŞ'ı özelleştirmek için 'ikna' turuna çıkan Özelleştirme İdaresi Başkanı Uğur Bayar, işçilere hisse senedi almaları tavsiyesinde bulunarak, sendika ile karşı karşıya getirmeyi ve bölmeyi amaçlıyor. Televizyonlarda yayınlanan reklamlarla da bu destekleniyor.

Paylaş
Yalan, dolan, talan!
HABER ANALİZ /İlhan Ulusoy
IMF ve Dünya Bankası'nın 'Özelleştirmeleri hızlandırın!' talimatı üzerine harekete geçen hükümet şimdiye kadar bütün hükümetlerin en önemli özelleştirme hedeflerinden birisi olan Türkiye
Petrol Rafinerileri AŞ (TÜPRAŞ)'yi özelleştirmek için son hazırlıklarını tamamladı. 2000 yılını özelleştirme ve talan yılı ilan eden 57. Hükümet POAŞ gibi ihalesi 'çetelerin seyir defteri'ne dönen bir özelleştirmeyi 'başarı' ile tamamladıktan sonra 'özelleştirme tacının en değerli elmaslarından birisi' olarak tanımlanan TÜPRAŞ'ın yağmaya açılması için 'somut' adımlar attı.
Hükümet ve özelleştirmeden sorumlu bürokratlar özelleştirmeyi anlatmak için basına art arda açıklamalar yapıyorlar. Her birisi gerçekle ilgisi olmayan gerekçeler, çarpıtmalar ve karalamalarla dolu bu açıklamaların şimdiki hedefi TÜPRAŞ.
TÜPRAŞ işçilerini bölmeyi, kamuoyunu yanıltmayı amaçlayan bu yalanlar, gazetelere verilen ilanlardan, televizyon reklamlarına kadar bütün özelleştirme faaliyetlerinin de temelini oluşturuyor. Üstelik medya da aldığı reklam ve ilanlardan daha fazlasını yaparak hükümetin bu oyununa destek veriyor. Sabah ve Yeni Binyıl'ın başını çektiği gazeteler, Petrol-İş'i hedefe koyarak, işçilere hisse senedi almayın dediği için gericilikle suçluyor. Özelleştirmeye karşı çıktıkları için 30 yıl öncenin düşüncesini savunmakla suçluyor. Ama bunu yaparken işçi ve emekçilere açlık ve yoksulluktan başka bir şey vermeyen vahşi kapitalizmi savunarak 200 yıl öncesinin düşüncesini savunmaktan geri durmuyor.
Aslında Özelleştirme İdaresi Başkanı Uğur Bayar ve hükümet yetkililerinin dillendirdiği özelleştirme gerekçeleri incelendiğinde bütün bu yalan dolan kampanyasının talana hizmet ettiği açıkça ortaya çıkıyor.
'Bütçeye yük oluyorlar' gerekçesi ile KİT'leri birbiri peşi sıra satan hükümet, TÜPRAŞ gibi bütçe gelirlerinin neredeyse beşte birini karşılayan, 1999 net kârı 212 trilyonu bulan, kârlı bir kuruluşun satılması için ise 'mülkiyeti tabana yaymak', 'TÜPRAŞ'ı çalışanlara satmak' gibi yeni gerekçeler uydurdu. Bunun için gazete reklamlarından, internet reklamlarına, bankalarda dağıtılan pazarlama broşürlerine kadar pek çok reklam yöntemini, internette satış'tan kredi kartı ile satışa ya da doğrudan satışa kadar pek çok pazarlama yöntemini aynı anda devreye sokan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, TÜPRAŞ'ın özelleştirmesi için danışman firma da tuttu ve firmanın yüzde 15'inin 'halka arz' yöntemi ile satılması için ön talep toplanmasına başlandı.
Yapılan açıklamalarda TÜPRAŞ'ın kurtarılması için özelleştirildiği söyleniyor. Ancak biliniyor ki, TÜPRAŞ'ın, özelleştirmeye değil, yatırımlara ihtiyacı var ve bu yatırımları yapmak için de bütçeden ek bir yüke ihtiyacı yok. Çünkü, TÜPRAŞ'ın üretim sonucu elde ettiği kaynaklar, yatırımları ve piyasa etkinliğini artırmak için yeterli düzeydedir.
Bayar, Kırıkkale Rafinerisi'nde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Tüpraş'ın özelleştirilmesinin sermayenin tabana yayılması felsefesi açısından önemli olduğunu söylüyor.
"İndirimli peşin ödeme, kredi kartıyla indirimli ödeme veya vade farksız taksitle ödeme" gibi satış seçeneklerini devreye sokan ÖİB her ne kadar özelleştirmenin adını 'halka arz yolu ile satış' olarak tanımlasa İş Bankası hisselerinin benzer bir yöntemle satışında yurtdışından gelen talepler hatırlandığında bu satışı 'yabancılara arz' olarak isimlendirmek daha doğru olacak. Üstelik hükümet TÜPRAŞ özelleştirmesinde İş Bankası hisselerine gelen yabancı talepten daha fazla talep gelmesini bekliyor. Bu durumda ÖİB Başkanı Uğur Bayar 'yabancıların talebinin daha fazla olacağına' ilişkin söylediklerinin anlamını bilmiyorsa eğer gözlerimizin içine baka baka yalan söylüyor demektir.
Tamamını satacaklar
Hükümet, daha önce yüzde 2.5'i borsaya açılan ve satılan TÜPRAŞ'ın tamamını satmak istiyor. Şimdilik bunu gerçekleştirmesi 'uzun' süreceğinden yüzde 15'lik kısmını satmakla yetiniyor, ancak daha sonra tamamını bu kez 'halka arz' örtüsünü de atarak 'blok satış' yöntemi ile satacağının işaretini veriyor. Bayar, blok satışın olup olmayacağına ilişkin, ÖİB'de ve Ankara'da henüz net bir görüş belirlenmediğini, özerkleştirme yapılabilmesi durumunda belki de blok satışa gerek kalmadan yüzde yüzünün halka açılabileceğini söylüyor. Bu durumda ÖİB'nin blok satış düşündüğü ama 'halka arz' yönteminin şimdilik tercih etmek zorunda kalındığı ortaya çıkıyor. Çünkü eğer Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın TÜPRAŞ rafinerilerini bölerek satmayı planladığı da biliniyor. Ve bu özelleştirme ile sadece gayrimenkulleri 5 milyar doları bulan bir dev kuruluş yerli ve yabancı tekellere peşkeş çekilmiş olacak.
İşten çıkarmalar
Özelleştirmeler bugüne kadar idda edildiği gibi istihdam yaratmak bir yana işsizler ordusuna yeni katılımların sağlanmasına hizmet etmiştir. Özelleştirmelerin ardından verimlilik ve kârlılık gibi gerekçelerle işten çıkarmaların olduğu 15 yıldır yaşanan özelleştirme uygulamalarının temel özelliklerinden birisi olmuştur. Zaten Bayar da yaptığı 'ikna' toplantılarında işten çıkarmaların olmayacağını söylemiyor. Bayar, işten çıkarmalar konusunda verimlilik unsurunun önemli olduğunu söyleyerek sendikacılara öğüt veriyor; "Sizden de gerekli hassasiyeti göstermenizi bekliyoruz." Bu sözler açıkça "Özelleştirmeden sonra verimliliği gerekçe göstererek işçi çıkaracağız, sesinizi çıkarmayın" demek.
Bayar'ın tek doğrusu!
Ancak Bayar'ın bütün bu yalanlar arasında söylediği bir de doğru var. İktidarda ya da muhalefette olan bütün özelleştirmeci siyasileri değerlendiren Bayar, "Felsefede aynıyız, uygulamada farklıyız" sözleri ile ortak yanlarını sergiliyor. Doğru söylüyor çünkü TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesi için çalışmalar yeni başlamadı. Özellikle 1990'dan itibaren TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesi için çalışmalar yapılıyor. Aradan on yıl geçti bu sürede SHP'sinden DYP'sine, RP'sinden, ANAP'ına kadar bütün özelleştirmeciler hükümet oldular ve hepsi de TÜPRAŞ başta olmak üzere kamu kuruluşlarını özelleştirmek için yoğun çaba harcadılar.
ÖNCEKİ HABER

'Yeşil alternatif'in politik iflası

SONRAKİ HABER

Diyarbakır'da onbinler kutladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...