17 Mart 2000 22:00
Maden potansiyeli Ersümer'i yalanlıyor
Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'in "Enerji kaynakları tükeniyor, karanlıkta kalacağız" sözlerinin yalandan ibaret olduğu, her gün bir kez daha ortaya çıkıyor.
Maden potansiyeli Ersümer'i yalanlıyor
Sultan Özer
Uluslararası enerji lobilerinin çıkarlarına hizmet etmekte kararlı olan hükümet ile Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, "Karanlıkta kalacağız, enerji kaynakları tükeniyor" yalanıyla Türkiye'ye nükleer enerji santrallerini dayatırken, araştırmalar kömür rezervlerinin daha uzun yıllar Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamaya yeteceğini gösteriyor.
Enerji kaynakları içerisinde yüzde 70'lik paya sahip olan kömür, geleceğin enerji kaynağı olarak görülürken, bugün dünyada linyit rezervlerinin 158 yıl, taşkömürü rezervlerinin ise 425 yıl yeteceği biliniyor.
Türkiye'de ise linyit rezervlerinin 8.3 milyar ton olduğu ve yıllık mevcut 50 milyon ton üretim seviyesi ile Türkiye'ye yaklaşık 160 yıl, üretilebilir taş kömürünün ise 490 milyon ton civarında olduğu ve bu üretim hızıyla yaklaşık 100 yıl yeteceği söyleniyor. İktidar ise "Karanlıkta kalacağız" yalanlarıyla bir yandan nükleer santralleri dayatırken, bir yandan da zengin kömür yataklarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekmekten vazgeçmiyor.
Türkiye'nin enerji kaynaklarından biri olan taşkömürü, Zonguldak Havzası'nda yoğunlaşmış durumda ve devlet tekeli var. Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TKİ) taşkömürü üretip, pazarlıyor. En çok demir-çelik sanayi, yüksek ısı gerektiren sanayiler, yoğun olmamakla birlikte termik santrallerde (Çatalağzı) ve ısınma için kullanılan taşkömürü sahalarına devlet yıllardır gerekli yatırımları yapmayarak, adeta kaderine terk ediyor.
Linyit kömüründe ise hem devlet hem de özel sektör üretim yapıyor. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ), bir KİT olarak Türkiye'deki linyit üretiminin yüzde 70'ini gerçekleştiriyor.
Geri kalan yüzde 30'luk kısım ise ya özel sektör işletmeleri tarafından ya da son dönemde özelleştirme sürecinin bir parçası olarak yaygınlaştırılan, Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi'ndeki Park Teknik örneğinde olduğu gibi taşeronlarca işletililiyor.
TKİ'nin ürettiği linyit kömürünün yüzde 77'si termik santrallerde elektrik üretimi için kullanıyor. Türkiye'nin ürettiği elektriğin yaklaşık yüzde 30'u linyit ile çalışan termik santrallerde üretililiyor. Türkiye'nin enerji gereksinimi ve özellikle elektrik enerjisi üretimi açısından çok önemli bir payı olan linyit madenciliği ve TKİ, son yıllarda uygulanan ithalat ve özelleştirme politikaları nedeniyle büyük sorunlarla boğuşuyor.
İthalat yok ediyor
1980'lerin ikinci yarısında, yerli kömürlerin "çevre ve insan sağlığına zarar verdiği" gerekçesiyle kömür ithalatı serbest bırakılırken, yıllardır başta Güney Afrika olmak üzere Rusya ve ABD'den milyonlarca ton kömürün kontrolsüz biçimde ithali sürüyor. 1998 yılı rakamlarına göre Türkiye'nin ithal ettiği yıllık ortalama kömür miktarı 11 milyon ton. İthal edilen kömürlerin önemli bir kısmını ise çevre ve insan sağlığı için zehir saçan petrokok kömürleri oluşturuyor. İthalatın giderek artması ise özellikle yerli özel sektör işletmelerinin birer birer kapanmasını beraberinde getiriyor.
Madenler bedava
Kömür sektöründe özelleştirme uygulamaları, TKİ'ye bağlı termik santrallere kömür veren işletmelerin, termik santrallerle birlikte devri şeklinde gelişiyor. Milyonlarca tonluk kömür rezervi, makine parkları, binalar, galeriler termik santrallerin yanında, aralarında Turgay Ciner'in de bulunduğu büyük sermaye gruplarına bedava devrediliyor. Peşkeş çekilen Afşin-Elbistan, Soma A ve B, Seyitömer, Tunçbilek Ave B, Kemerköy, Yatağan, Yeniköy, Çayırhan, Orhaneli termik santrallerinin devir işlemleri ise gerek yargı yoluyla gerekse işçilerin toplu karşı çıkışlarıyla engelleniyor.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'nın 1997 raporuna göre, Türkiye'nin 2010 yılındaki elektrik santrallerini besleyecek linyit ihtiyacı yıllık 180 milyon ton olacak. Bu, linyit üretiminin artırılması için ciddi yatırımları gerektiriyor. Oysa devlet, diğer alanlarda olduğu gibi bu sektörde de yatırım yapmak bir yana, elindeki işletmeleri de özele devretme yolunu seçiyor. Kömür işletmelerini bedelsiz devreden devlet, geçmişteki yatırımlardan kaynaklanan iç ve dış borçları da TKİ'ye yüklüyor.
Sultan Özer
Uluslararası enerji lobilerinin çıkarlarına hizmet etmekte kararlı olan hükümet ile Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, "Karanlıkta kalacağız, enerji kaynakları tükeniyor" yalanıyla Türkiye'ye nükleer enerji santrallerini dayatırken, araştırmalar kömür rezervlerinin daha uzun yıllar Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamaya yeteceğini gösteriyor.
Enerji kaynakları içerisinde yüzde 70'lik paya sahip olan kömür, geleceğin enerji kaynağı olarak görülürken, bugün dünyada linyit rezervlerinin 158 yıl, taşkömürü rezervlerinin ise 425 yıl yeteceği biliniyor.
Türkiye'de ise linyit rezervlerinin 8.3 milyar ton olduğu ve yıllık mevcut 50 milyon ton üretim seviyesi ile Türkiye'ye yaklaşık 160 yıl, üretilebilir taş kömürünün ise 490 milyon ton civarında olduğu ve bu üretim hızıyla yaklaşık 100 yıl yeteceği söyleniyor. İktidar ise "Karanlıkta kalacağız" yalanlarıyla bir yandan nükleer santralleri dayatırken, bir yandan da zengin kömür yataklarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekmekten vazgeçmiyor.
Türkiye'nin enerji kaynaklarından biri olan taşkömürü, Zonguldak Havzası'nda yoğunlaşmış durumda ve devlet tekeli var. Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TKİ) taşkömürü üretip, pazarlıyor. En çok demir-çelik sanayi, yüksek ısı gerektiren sanayiler, yoğun olmamakla birlikte termik santrallerde (Çatalağzı) ve ısınma için kullanılan taşkömürü sahalarına devlet yıllardır gerekli yatırımları yapmayarak, adeta kaderine terk ediyor.
Linyit kömüründe ise hem devlet hem de özel sektör üretim yapıyor. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ), bir KİT olarak Türkiye'deki linyit üretiminin yüzde 70'ini gerçekleştiriyor.
Geri kalan yüzde 30'luk kısım ise ya özel sektör işletmeleri tarafından ya da son dönemde özelleştirme sürecinin bir parçası olarak yaygınlaştırılan, Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi'ndeki Park Teknik örneğinde olduğu gibi taşeronlarca işletililiyor.
TKİ'nin ürettiği linyit kömürünün yüzde 77'si termik santrallerde elektrik üretimi için kullanıyor. Türkiye'nin ürettiği elektriğin yaklaşık yüzde 30'u linyit ile çalışan termik santrallerde üretililiyor. Türkiye'nin enerji gereksinimi ve özellikle elektrik enerjisi üretimi açısından çok önemli bir payı olan linyit madenciliği ve TKİ, son yıllarda uygulanan ithalat ve özelleştirme politikaları nedeniyle büyük sorunlarla boğuşuyor.
İthalat yok ediyor
1980'lerin ikinci yarısında, yerli kömürlerin "çevre ve insan sağlığına zarar verdiği" gerekçesiyle kömür ithalatı serbest bırakılırken, yıllardır başta Güney Afrika olmak üzere Rusya ve ABD'den milyonlarca ton kömürün kontrolsüz biçimde ithali sürüyor. 1998 yılı rakamlarına göre Türkiye'nin ithal ettiği yıllık ortalama kömür miktarı 11 milyon ton. İthal edilen kömürlerin önemli bir kısmını ise çevre ve insan sağlığı için zehir saçan petrokok kömürleri oluşturuyor. İthalatın giderek artması ise özellikle yerli özel sektör işletmelerinin birer birer kapanmasını beraberinde getiriyor.
Madenler bedava
Kömür sektöründe özelleştirme uygulamaları, TKİ'ye bağlı termik santrallere kömür veren işletmelerin, termik santrallerle birlikte devri şeklinde gelişiyor. Milyonlarca tonluk kömür rezervi, makine parkları, binalar, galeriler termik santrallerin yanında, aralarında Turgay Ciner'in de bulunduğu büyük sermaye gruplarına bedava devrediliyor. Peşkeş çekilen Afşin-Elbistan, Soma A ve B, Seyitömer, Tunçbilek Ave B, Kemerköy, Yatağan, Yeniköy, Çayırhan, Orhaneli termik santrallerinin devir işlemleri ise gerek yargı yoluyla gerekse işçilerin toplu karşı çıkışlarıyla engelleniyor.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'nın 1997 raporuna göre, Türkiye'nin 2010 yılındaki elektrik santrallerini besleyecek linyit ihtiyacı yıllık 180 milyon ton olacak. Bu, linyit üretiminin artırılması için ciddi yatırımları gerektiriyor. Oysa devlet, diğer alanlarda olduğu gibi bu sektörde de yatırım yapmak bir yana, elindeki işletmeleri de özele devretme yolunu seçiyor. Kömür işletmelerini bedelsiz devreden devlet, geçmişteki yatırımlardan kaynaklanan iç ve dış borçları da TKİ'ye yüklüyor.