18 Ağustos 2011 10:47

Mahkeme tiyatrosunun anayurdu

Gördüğünü yaşadıklarına benzetmek bazen kolay. Bazen de neye benzeteceğini şaşırmak var, işte o fena. Amerikancıların türlü operasyonlarıyla geçen bir hayat yaşamanın dezavantajı bu. ABD’nin temellerinin ne kadar “demokratik” ve “hukuki” atıldığını anlatan bir film izleyince, insanın aklına neler geliyor.

Mahkeme tiyatrosunun anayurdu
Paylaş
Çağdaş Günerbüyük

Çünkü bizim de yıllarımız birçok davada yargılananların tam olarak neyle suçlandıklarını çözmeye çalışmakla geçti. Ergenekon yine hakiki gerçek suçlardan yola çıktığında büyük ümit yaratmıştı ama muhalif avlama yöntemlerinden birine dönüşeli epey oldu. Diğerleri, hele KCK davası, başından beri uydurma kanıtlarla gidiyor, ama, yazık, tek dayanağı “terör” söyleminin daha da köpürtüldüğü zamanlardayız. Dedikleri doğruysa, gördüklerimizden daha da hukuk katili günlere şaşırmamamız gerek.

LINCOLN ÖLDÜKTEN SONRA

Suikast filminde anlatılan da, 1865 Amerikasında, Başkan Lincoln öldürüldükten sonra kurulan mahkemede olanlar. Bizde askerler mahkemeleri hukuksuz bulup protestodan emeklilik isteyedursun, oradaki ana hikaye, sivil yerine askeri mahkemede yargılanan ve hakkı olan savunmadan mahrum bırakılan bir “suikaste yardım ve yataklık” zanlısının davası.
Robert Redford, emekli oyuncu yeni yönetmenlerin en dikkat çekenlerinden biri. Bundan önce, Afganistan savaşından çeşitli politik ve medyatik oyunları Arslanı Kuzulara’da yerden yere vurmayı bilmişti. Bu kez Amerika’nın temellerinden önemli bir öyküye, modern çağların ilk mahkeme tiyatrolarından birine el atmış.

O zamanlar henüz halkları terörle korkutmak icat edilmemiş ama onun yardımcısı, hep vardı: “Savaştayız”. Meşhur Amerikan iç savaşı bitmiş, zafer kutlanıyorken, kaybeden Güneyli taraftan birileri tiyatroda Başkan Lincoln’ü vuruyor. Demokrat bir başkan ve köleliğin kaldırılmasının mimarı olarak bildiğimiz Lincoln’ün ardından gördüklerimiz, pek iç açıcı değil. Suikasti düzenleyen, planlayan ekiple ilgili hemen birtakım bilgilere ulaşılıyor. Bunlardan biri de, ekipten birinin annesi ve toplandıkları pansiyonun işleticisi Mary Surratt. Önce davayı Güneyli tanınmış bir avukat alıyor ama böyle bir durumda, herkesin çullandığı bir kadını ancak “en Kuzeyli” kimse onun savunacağını düşünmesiyle filmin seyri değişiyor. Dava, başta istemese de, kahraman bir asker olup şimdi avukatlığa başlayan Frederick Aiken’e kalıyor. Avukat, başta önyargıyla yaklaştığı müvekkilinin suçsuz olabileceğini düşünmeye başlıyor, aynı anda adil yargılama hakkından mahrum bırakılması ve uydurma kanıtlarla göz göre göre idama gönderilmesine tanık oluyor, bizimle birlikte.

ÖNYARGILARI İZLEYENİN YÜZÜNE ÇARPIYOR

Yaşanmış bir olay bu, herhalde sonu kimse için sürpriz olmayacaktır. Mary Surratt, davanın sonunda ABD’nin federal mahkemeleri tarafından ilk idam edilen kadın olmuş, davası sırasında yakalanamayan oğlu ise daha sonra suçlu bile bulunmamış.

Filmin ne müthiş bir akıcılığı var, ne de hiç akla gelmeyen bambaşka fikirler verdiği, hatırlatmalar yaptığı söylenebilir. Yaşanmış bir olayı anlatmanın zorlukları içinde, yapabileceğinin en iyisini yapıyor, hakkını vermek gerekirse. Oyunculuk genel olarak çok başarılı, mutlaka yönetmen Robert Redford’un tecrübelerinin bunda payı olmalı. Özellikle iki isim, giderek öfkelenen asker avukat James McAvoy ile yargılanan kadını oynayan Robin Wright filmi götürüyorlar. Wright’ın Mary Surratt’ının mağduriyetine ve masumiyetine vurgu yapan ya da hırçınlaşan bir kadın olmaktan çok, sakin, umutsuz ve dirençli olması, dikkate değer. Önyargıları izleyenin yüzüne çarpmakta başarılı, özellikle hukuk da bu önyargılardan nasibini alıyorsa.

Mahkeme filmlerinin anayurdu ABD. Jürili sistemleri kadar tartışmalı davalarının bolca olmasının da bunda payı vardır. Mahkeme diye kurulan sonu başından belli tiyatroların tarihinde de ABD’nin önemli yeri olduğunu, Suikast sayesinde öğreniyoruz. Savaşlı, terörlü bahanelerle her ağzını açana kanıtsız dayanaksız saldırılar yapmaya doyamayanlar ders alacak değil ya, bize hatırlatmak düşer.

[email protected]

Suikast
Yönetmen: Robert Redford
Orijinal adı: The Conspirator
Oyuncular: James McAvoy, Robin Wright, Justin Long

ÖNCEKİ HABER

Ekmek yoksa fuar da yok!

SONRAKİ HABER

DTK: Yeni süreç eski yöntemle çözülmez

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...