29 Şubat 2000 22:00

İhlas'ın 'Sevgi Çınarı' can yaktı

İhlas Holding'de çalışan Serap ve Haşim Yüceşan çiftine, evlerinin yanmasına rağmen, İhlas Sigorta hak ettikleri sigorta parasını vermedi. İşyerinde barınmaya mecbur kalan çifte, hak ettikleri iş primleri de ödenmedi. Primleri almaya gittiğinde, Serap Yüceşan'a saldıran bir kişi Yüceşan'ı üçüncü katta bulunan asma merdivenden aşağı yuvarladı.

Paylaş
İhlas'ın 'Sevgi Çınarı' can yaktı
Muzaffer Özkurt
Haşim Yüceşan, İhlas Holding'in halı yıkama makinası satış kampanyasında iş bulduğu zaman başına geleceklerden habersizdi. Yüceşan, 'Sevgi Çınarı' adı altında başlatılan kampanyanın çalışanı olarak işe başladığı Holding'te başarılı çalışması nedeniyle süratle yükseldi. Birçok satış birincilikleri elde ettikten sonra önce tanıtım müşavirliğine ardından büro satış müdürlüğüne getirildi. Yüceşan bu göreve getirildikten sonrasını şöyle anlatıyor: "Ben çalıştığım her arkadaşa pazarladığımız halı yıkama makinesinden alması koşulunu getirdim. Ben ve oğlum da birer makine aldık. Biz bu makineleri satarken de promosyon olarak müşteriye İhlas Sigorta'dan bir buçuk milyar liralık sigorta yapıyorduk."
Sigorta herkese lazım...
Tabi müşterinin yararlandığı sigorta makinalardan alan Holding çalışanları için de geçerli olacaktır. En azından Yüceşan bunun böyle olacağını sanmaktadır! Bunun böyle olmadığı Yüceşan'ın evinde yaşanan yangınla ortaya çıkar. Yüceşan'ın eşi Serap Hanım yangından şans eseri kurtularak hastaneye kaldırılır: "Eşim karbondioksit zehirlenmesinden hastaneye kaldırıldı. Bu yüzden astım oldu. Biz de İhlas Sigorta'dan sigortalı olduğumuz için paramızı istedik. İlk önce ödemediler, daha sonra 'ödeyeceğiz' dediler. Üç milyar liralık sigortamız vardı" diyen Yüceşan, olay sonrası iş yerinde yatıp kalktıklarını ve eşi Serap Yüceşan'ın da büro satış müdürü olduğunu anlatıyor. "Bu sırada sürekli olarak satışın nasıl yapılacağını gösteriyordum. Çünkü mal ellerinde kalmıştı. Benim daha önceki deneyimlerimi kullanarak satışları yapmaya başladılar. Beni esas olarak harcamak istemelerinin sebebi de hem benden artık yeterli bilgiyi almış olmaları hem de Alevi ve Kürt olmam" diyor Yüceşan. İhlas Holding'in Yüceşan'lara karşı ilk uygulaması da Serap Yüceşan'ın yaptığı 5 milyar liralık satışa izin vermemeleri oluyor.
Merdivenlerden yuvarladılar
Bu olayın ardından Yüceşanların almaları gereken maaş ve pirimleri de ödenmemeye başlıyor. Yüceşan olanları şöyle anlatıyor, "Daha sonra eşimi primleri ödemek için çağırdılar. Gittiğinde hiç tanımadığı biri kolunu arkadan kıvırarak merdivenlerden sürüklemiş. Üçüncü katta bulunan asma merdivenden yuvarlanan eşim en alt kata kadar düştü ve hastaneye kaldırıldı. Adli Tıp 10 gün iş göremez raporu verdi. Olayın şoku ile eşim major depresyon hastası oldu. Yani sürekli olarak intihar eğilimi var."
Bu durum üzerine İhlas Holding'in olaya el koyduğunu ve yargıya gidilmemesi için anlaşma istediğini anlatan Yüceşan, "Olay zaten adli merciiye gitmişti. Ancak daha eşim hastanedeyken mahkeme takipsizlik kararı vermiş. Mahkeme eşimin ifadesini bile almadı. Ben de savcıya gittim ve şikayet ettim. 'Böyle yargılama mı olur?' diye. Bunun üzerine savcı bir şikayet dilekçesi yazıp bunu eşime onaylatmamı istedi. Bu dilekçede bir korumanın bulunduğum yerin genel müdürünün emri ile karıma saldırdığı yazıyordu. Oysa biz böyle bir şey söylememiştik. Karakoldaki ifadede saldırgan bilinmeyen kişi olarak geçiyordu. O zaman Holding'in bu insanları da harcamak istediği ve bunun için savcıyla anlaştığı kanaatine vardım" diyor.
'Beni harcamak istediler'
Bu süre içinde sürekli olarak İhlas Holding Genel Müdürü Enver Ören'e ulaşmak istediklerini, ancak bunu başaramadıklarını anlatan Yüceşan, "Beni bitirmek istediklerini Holding'ten birinin sekreterimize söylediği, 'Dinimizde adam öldürmek günahtır. Biz insanı böyle ufak ufak yok ederiz' sözleriyle iyice anladım" diyor. Yüceşan, Holding'in yaptıklarının bununla da sınırlı olmadığını belirterek şöyle devam ediyor: "İlk başlarda işe alınan bir kişinin 17 tane makine çaldığını söylediler. Ben bu kişiyi buldum ve onlara teslim ettim. Onlar serbest bıraktılar. Sonra da sorumlunun ben olduğumu söylediler. Ama ben bunu ispatladığım için sorumluluktan kurtuldum. Sonradan öğrendim ki Ümraniye bayiliğinde çok ucuz fiyatla 17 tane makine satılmış. Kafamda soru işaretleri kaldı. Daha sonra da eşime hediye olarak verdikleri ama bizim kabul etmeyip taksitle aldığımız kıyafetlerin parası için haciz davası açtılar. 250 milyon liralık. Benim bir sürü senedim var içeride onları da mı çıkaracaklar?" Yüceşan bunları söyledikten sonra kendilerine yönelik tehditlerin devam ettiğine dikkat çekiyor.
İhlas Holding'in dini duyguları kullandığını ve konum olarak yüksekte olanların diğerlerine evliya gibi gözüktüğünü anlatan Yüceşan, "Onlar madem dindarlar bizim onlarda kul hakkımız var. Bunun için bize borçlular" diyor...
ÖNCEKİ HABER

Çankaya'da ücret sorunu sürüyor

SONRAKİ HABER

Harekât tamamlanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa