27 Şubat 2000 22:00

IMF'ci hükümete hayır

Adana'da emekçiler, "Zamlara, kıyak emekliliğe, IMF'ye hayır! Bu memleket bizim" sloganıyla yaptıkları miting ile, hükümetin IMF patentli saldırı politikalarını protesto ettiler.

Paylaş
IMF'ci hükümete hayır
Adana'da KESK, Genel-İş 2 No'lu Şube, TÜMTİS, EMEP ve SİP tarafından düzenlenen, "Zamlara Kıyak Emekliliğe, IMF'ye Hayır! Bu Memleket Bizim" adlı miting, saat 13.30'da Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu önünden yürüyüşle başladı. Saat 13.00'ten itibaren Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu önünde taleplerini dile getiren pankartlar ve dövizleri ile toplanmaya başlayan işçi ve emekçiler, önce polis kontrol noktasından geçtiler. Alanda önde TÜMTİS pankartı ile ambar işçilerinin yoğun katılımı gözlenirken, "Grevsiz, toplusözleşmesiz sendika istemiyoruz.
KESK Adana Şubeler Platformu" yazılı pankart ile kamu emekçileri yürüdü. Eğitim-Sen Ceyhan Temsilciliği de mitinge kendi pankartı ile katıldı.
Kortejinde 700'ün üzerinde emekçinin yürüdüğü Emeğin Partisi, "İşçiler, emekçiler, emperyalizme ve gericiliğe karşı birleşin" pankartı ile katıldığı mitingde, coşkusu ve canlılığı ile dikkat çekti. Emek Gençliği de, "Parasız, bilimsel, demokratik eğitim" pankartı ile yürüdü. SİP ise, "Kahrolsun IMF, sosyalist Türkiye" pankartı ile mitinge katıldı. Genel-İş'in yönetici düzeyinde katıldığı mitingde, polisin çok sayıda panzer ve çevik kuvvet polisi ile yoğun önlem alması dikkat çekti.
2000 kişi yürüdü
Sloganlarla yürüyüşe geçen yaklaşık 2000 işçi ve emekçi, 57. hükümetin emekçilere yönelik saldırılarına tepki göstererek, sermayenin ve hükümetin saldırı programına karşı emeğin haklarını ve taleplerini savunmakta kararlı olduklarını gözler önüne serdiler. Ardı arkası kesilmeyen zamları, düşük ücretleri, işten çıkarmaları, sendikasızlaştırmaları, sosyal güvenceyi ortadan kaldıran yasaları, milyonların 80 milyon gibi komik ücrete tabi tutulmalarını, nükleer santrallerin tehlikesini ellerinde taşıdıkları dövizlerle anlatan işçi ve emekçiler bu duruma boyun eğmeyeceklerinin mesajlarını verdiler.
Mustafa Kemal Bulvarı'ndan Kasım Gülek Köprüsü'nden geçen işçi ve emekçiler, Sular'dan Uğur Mumcu Meydanı'na kadar yürüdüler. Güzargâh boyunca, "MAI, MIGA, tahkim; kahrolsun emperyalizm", "Kahrolsun IMF, bağımsız Türkiye", "İşçi, memur birlik; iş, ekmek, özgürlük", "İşçi, memur el ele, genel greve", "Faşizme karşı omuz omuza", "Faşizme ölüm, halka hürriyet", "Grevli toplusözleşmeli sendika hakkı", "Nükleer santrallere hayır", "İşsize iş, yoksula aş", "İnsanca yaşamak istiyoruz" gibi sloganlar atıldı.
EMEP yöneticisine gözaltı
Emekçiler, Kasım Gülek Köprüsü'ne geldiği sırada, yürüyüşün başından itibaren çocuklarla kortej oluşturarak yürüyen Emeğin Partisi Yüreğir İlçe Yöneticisi İrfan Aşıroğlu, "Kimsesiz çocukları yürüttüğü" gerekçesiyle, feci şekilde dövülerek gözaltına alındı. Arabada da Aşıroğlu'nu döven polislere müdahale etmek isteyen EMEP İl Başkanı Belma Çıngıloğlu'nu iterek uzaklaştırdılar. Gözaltına tepki gösteren emekçiler, "Emekçilere değil, çetelere abluka", "Baskılar bizi yıldıramaz", "Faşizme karşı omuz omuza" ve "Faşizme ölüm, halka hüriyet" sloganlarını atarak köprü üzerine oturmaya başladılar. Tertip Komitesi'nin girişimleri üzerine polisler, kitlenin alana girdiği anda Aşıroğlu'nu bıracaklarını söylediler. Adana Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen Aşıroğlu, daha sonra serbest bırakıldı.
Emekçilerin birliğini sağlamalıyız
Miting Tertip Komitesi adına bir konuşma yapan Güven Boğa, emekçilerin geleceğini karartmaya yönelik saldırıları göğüslemek zorunda oldukları için alanı doldurduklarını vurguladı. Yaz sürecinde yaratılan emeğin birliği sürecini yeniden inşa etmek durumunda olduklarını söyleyen Boğa, "Bizleri yasaklarla çepeçevre sararak emekçilerin birliğinin oluşumunu engellemek istiyorlar. Mücadelemiz üzerinde karabasan gibi dolanan suni bölünmüşlükleri sürekli gündeme getiriyorlar" dedi.
Emperyalist tekellerin hükümeti
57. hükümetin uluslararası emperyalist tekellerin uydusu haline geldiğine dikkat çeken Boğa, hükümetin halka yabancılaşmasının her geçen gün daha da derinleştiğinin altını çizdi. Meclis'in pratik anlamda emeğin lehine bir şey üretmekten çok, sermayenin emirlerini yerine getirdiğini ve kimin yanında olduğunu açıkça ilan ettiği bir yapılanmaya döndüğünü hatırlatan Boğa, kıyak emeklilik, sosyal güvenlik, tahkim gibi emekçi karşıtı saldırılara da değindi.
Susmanın onaylamak olduğunu belirten Boğa, Sümerbank'ın, EBK'nın yağmalanmasının ardından sıranın POAŞ'a geldiğini ve ülkenin nükleer çöplüklere dönüştürülmek istendiğini söyledi. Tüm bu saldırılara karşı kazanma arzusu ile hesap sormak gerektiğini ifade eden Boğa, "Bizler haklarımızı sonuna kadar savunabilirsek bu memleket bizim deme hakına sahibiz demektir" diye sözlerini bitirdi.
KESK adına bir konuşma yapan Ali Dinigüzel de, sosyal güvenlik kuruluşlarının demokratik ve özerk bir yapıya kavuşturulmasının gerektiğini söyledi.
ÖNCEKİ HABER

Birlik ve kooperatiflerin önemi

SONRAKİ HABER

Depremzede sokağa atılıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...