27 Şubat 2000 22:00

Birlik ve kooperatiflerin önemi

16 birlik ve 415 kadar kooperatifin bulunduğu Türkiye'de bunların köylünün örgütlenme sorunlarına cevap vermediği, köylünün öz örgütleri durumunda olmadığı bir gerçek.

Paylaş
Birlik ve kooperatiflerin önemi
Halil İmrek
Tarım satış ve tarım kredi kooperatifleri Türkiye tarımı kooperatifçiliği içinde önemi çok fazla olan kuruluşlardır. Bu kooperatifler, özellikleri ve diğer kooperatiflerinden farklı olan konumlarından dolayı özel yasalarla kurulmuşlar ve kendileriyle ilgili bu özel yasalara tabidirler.
Ancak kendi özel yasalarında hüküm bulmayan durumlarda 1163 sayalı yasaya tabi davranmak zorundalardır. Tarımda ve tarıma dayalı sanayide önemli bir fonksiyonu olan bu kuruluşların farklı hukuksal konumları zaman içerisinde kendine özgü bir hukukun doğmasına da neden olmuştur.
Belli bir hukuksal yapısı ve geçmişi olan kooperatifçilik düşüncesi, insanların tek başına yapamayacağı işleri, güçlerini birleştirerek, dayanışarak ve birlikte yapma isteği ile doğmuştur. Tarım satış ve tarım kredi kooperatifleri de bu amaçla doğmuşlardır. Ancak, ülkedeki kooperatifler bizzat devlet öncülüğünde ve devlet eliyle kurulmuşlardır. Zamanla devlet bu ön ayak olma işini hayli ilerleterek kooperatifleri ekonomik ve yönetsel olarak tamemen kendi güdümüne sokmuştur.
Tarım kredi kooperatifleri ilk yasal düzenlemeye 1929 yılında çıkan 1470 sayılı Zirai Kredi Kooperatifleri Kanunu ile kavuşmuştur. Bu yasaya göre, Ziraat Bankası, kurduracağı tarım kredi kooperatiflerine kredi verecek, onlar da bunu çiftçiye dağıtacaktır. 1470 sayılı yasanın uygulanmasında görülen aksaklıklar üzerine 1935 yılında 2836 sayılı yasa yürürlükten kaldırılmış ve 1972 yılında 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu çıkartılmıştır. (Resmi Gazete:28.4.1072/141729).
Birlikler ve merkezi birlikleri de meydana getirebilme imkânı veren bu yasa 1981 ve 1984 yıllarında değişikliğe uğramış olup, halen yürürlükte olan yasadır.
Ülkemizde ilk tarım satış kooperatifi 1911 yılında "Aydın İncir Himayei Zürra AŞ" adı altında kurulmuş olmakla beraber bu konudaki ilk yasal düzenleme de 1935 yılında çıkartılan 2834 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu'dur. Bu yasa 50 yıla yakın yürürlükte kaldıktan sonra yerini "şeffaf" olduğu söylenen Turgut Özal'ın 1985 yılında çıkardığı 3186 sayılı kanuna bırakmıştır.
Şimdi "tarım reformu" çerçevesinde "birliklerin özerkleştirilmesi" adı altında bu yasal düzenleme yeniden değiştirilmeye çalışılıyor.
16 birlik ve 415 kadar kooperatifin bulunduğu Türkiye'de bunların köylünün örgütlenme sorunlarına cevap vermediği, köylünün öz örgütleri durumunda olmadığı bir gerçek. Bu durumun esas yaratıcısı olan devlet, bu olumsuzluğu yeni fark etmiş gibi birlik ve koperatiflerde değişiklik yapmayı amaçlıyor.
Ancak asıl amaç, birliklerin bünyesinde bulunan sanayi işletmelerinin birliklerden ve kooperatiflerden ayrılması. Dokuma, tütün, şeker, pamuk-iplik gibi bir ürün kooperatifi ve birliğinin bünyesinde aynı zamanda tarım işletmeleri var. Ülke ekonomisi, sanayisi ve tarımın gelişmesi için büyük öneme sahip olan bu işletmeler birliklerden ayrılarak özelleştirilecek. Böylece üretici bir destekten ve güvenceden daha yoksun bırakılacak.
Nitekim Türkiye ve Ortadoğu'nun en büyük tesisi olan Çukobirlik'in Genel Müdürü Yakup Şahin, Avrupa Birliği'ne uyum hazırlığına girdiklerini ifade ederek, tarım satış kooperatifleri birliklerinin devletten yük olmaktan çıkarak, kendi ayakları üzerinde durmasını öğrenmesi ve kendi yağında kavrulmalarını tavsiye ediyor. Devletin birliklere "Benden bir şey istemeyin" demesi gerektiğini savunan Şahin, Çukobirlik olarak buna hazırlandıklarını ifade ediyor.
Çiftçilerin örgütlenmesinde, ürünlerini değerlendirmesinde önemli bir araç olan tarım satış kooperatifleri bugün geldiği noktada yolsuzlukların yapıldığı ve hükümeti oluşturan partilerin kadrolarını yerleştirdiği birer merkez haline getirilmiş durumda. Elbette üreticiler de bu durumdan şikâyetçi.
Ancak yolsuzluk ve kadrolaşmadan kurtulmanın yolu olarak sunulan yeni yasal hazırlıklar da asıl olarak yine üreticilerin aleyhine olacaktır. Çünkü birliklere mutlaka devlet desteği şarttır ve bünyelerindeki sanayi işletmeleri varlıklarını sürdürmek zorundadır. Eğer yolsuzluk ve kadrolaşma engellenmek isteniyorsa, birliklerin ve kooperatiflerin yönetimlerini üye olan üreticiler bizzat seçmelidir.
ÖNCEKİ HABER

Fabrika sahipleri üreticiyi takmadı

SONRAKİ HABER

IMF'ci hükümete hayır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...