20 Şubat 2000 22:00

'Demokratik' Avrupa'da da

   emekçiler eziliyor

Paylaş
'Demokratik' Avrupa'da da
   emekçiler eziliyor
Eğitim-Sen 4 No'lu Şube'nin Sincan'da düzenlediği, "2000'li yıllarda emekçilere yönelik saldırılar ve emek cephesi" konulu panelde konuşan gazetemiz yazarlarından Aydın Çubukçu, Avrupa Birliği'nin emperyalist bir blok olduğunu, sermayenin daha fazla kâr etmek için emeğin haklarına saldırdığını ve Avrupa ülkelerinde de bu saldırıların olanca yoğunluğuyla devam ettiğini söyledi.
Eğitim-Sen Genel Sekreteri Kemal Ünal, ÖDP Parti Meclisi Üyesi Metin Çulhaoğlu, HADEP Genel Sekreter Yardımcısı Ali Rıza Yurtsever'in de katıldığı ve yaklaşık 200 kişinin izlediği panelde, Çubukçu AB ile Kürt sorununun çözüleceği propagandasının emperyalizmin Kürt hareketini yedeklemek amacı güttüğüne işaret ederek; "Geçici barışlar Kürt sorununu çözemez. Elbette silahların susması hem Kürt hem de Türk emekçileri memnun etmiştir. Ancak, OHAL ve koruculuk kaldırılmadıkça, köylerinden edilen köylülerin tazminatları ödenerek köylerine dönmeleri sağlanmadıkça yapılan bir barış bizi tatmin etmez" dedi.
Özelleştirmenin basit bir alım satım meselesi olmadığını vurgulayan Çubukçu, emperyalizmin daha çok kâr için seferber olduğunu ve ucuz emek için emekçilerin bütün haklarına göz diktiğini söyledi. Son 10 yıl içinde emekçilerin örgütlülüğünün Avrupa dahil olmak üzere zayıfladığına dikkat çeken Çubukçu, özelleştirilen kurumlarda, sendikanın ve toplusözleşmenin ortadan kaldırıldığını ifade etti. Çubukçu, tahkim, MAI, MIGA gibi emperyalist anlaşmaların içeriğini anlatarak, emekçilerin bu anlaşmaları çok iyi bilmesi gerektiğini dile getirdi.
'Örgütler örgüt olmaktan çıktı'
Çubukçu, küreselleşme döneminde örgütlerin örgüt olmaktan çıkarıldığını belirterek, emek hareketinin, üyeleriyle canlı bağları olan, onları eylemlere taşıyabilen ve kendi hak ve çıkarları doğrultusunda bilinçlendiren örgütlere ihtiyacı olduğuna işaret etti. Pek çok sendikanın sembolik hale geldiğini kaydeden Çubukçu, bu sürecin sadece Türkiye'de değil tüm dünyada yaşandığını ve Avrupa ülkelerindeki sendikal örgütlülüklerin de zayıfladığını aktardı. Çubukçu, "Örgütleri örgüt gibi yapmak üyelerinin görevidir. Tabana yayılmadan üç beş örgüt temsilcisinin emek cephesini kurması bir şeye yaramıyor" diye konuştu. Tarımın çökertildiğini ve işçi ve emekçilerin bunun farkına varması gerektiğini söyleyen Çubukçu, işçi ve emekçilerin tarımın sorunlarına eğildikçe çiftçilerle birleşebileceğini ifade etti.
Eğitim-Sen Genel Sekreteri Kemal Ünal, emekçilere ve topluma yönelik siyasal ve ekonomik terör estirildiğini belirterek, sermayenin kâr hırsının insanlığın başına bela olduğunun görülmesi ve mücadele oklarının kapitalizme yöneltilmesi gerektiğini söyledi.
ÖDP Parti Meclisi Üyesi Metin Çulhaoğlu, Avrupalı emekçiler başta olmak üzere, emekçilerin son 50 yılın en kötü dönemlerini yaşadığını söyleyerek, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra gelişen ve hem "sosyalizm tehlikesi"ne karşı hem de kapitalist ekonominin ihtiyaçlarından dolayı kurulan sosyal devletin tasfiye edildiğini anlattı. Kapitalizmin farklı bir yörüngeye girdiğini söyleyen Çulhaoğlu, sosyalizmin cazibesini yitirmesiyle birlikte kapitalistlerin sosyal güvenlik, iş alanları açmak gibi dertlerinin kalmadığını ve teker teker bu alanları sermayenin kâr alanları haline getirdiğini ifade etti. Çulhaoğlu, kapitalistlerin ve devletlerin tek derdinin şirketlerinin rekabet gücünü artırmak olduğunu kaydederek, şirketlerin rekabet gücünü artıracak uygulamaları hayata geçirmek için uluslararası alanda düzenlemeler yapıldığını belirtti.
Çulhaoğlu, Türkiye'nin emeğe yönelik saldırıların yapıldığı tek ülke olmadığını belirterek, "Türkiye'de demokrasi olmadığı için emeğe saldırılmıyor. En demokratik Avrupa ülkelerinde bile sendikalaşma oranları düştü ve emekçiler esnek istihdam gibi saldırılarla karşı karşıya kaldı" diye konuştu. Sendikal hak ve özgürlüklerin tek başına sendikalılaşmayı artıramayacağını vurgulayan Çulhaoğlu, sendikal hak ve özgürlüklere rağmen Avrupa'da sendikalı sayısının esnek üretim, işsizlik ve özelleştirme sayesinde azaldığını anımsattı.
Çulhaoğlu, kapitalizmin krizlerinin sıklaştığına dikkat çekerek, hükümetlerinin açıktan sermayenin isteklerini yerine getirdiğini ve sermayeye yönelen tepkinin dolayısıyla devlete de yönelmeye başladığını, sosyalistlerin bu olanağı kullanmaları gerektiğini söyledi.
HADEP Genel Sekreter Yardımcısı Ali Rıza Yurtsever ise, Kürt halkının kendi dilini konuşmak ve kültürünü yaşatmak istediğini belirterek, işçi ve emekçilerin anadilde eğitim hakkını savunması gerektiğini ifade etti. Kürtlerin Türkiye'nin AB'ye girmesi için önemli katkılar sunduğunu öne süren Yurtsever, Türkiye'de demokrasi iklimi estirildiğini ve Türkiye'nin AB'ye girmek için AB standartlarına ayak uydurması gerektiğini söyledi.
ÖNCEKİ HABER

Savaş döneminde Sovyetler'de müzik

SONRAKİ HABER

DYP'de 'Demirel gelecek'e tepki

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...