18 Ağustos 2011 08:53

Çöp nakışçılığı

Doğa insanoğluna inanılmaz koşullar sunar. Yeter ki insan bundan yararlanabilmesini bilsin. Düşünün ki metropollerde yaşamaktan bıkmış bir insansınız. Düşünün ki, uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli olup kafanızı dinleyeceğiniz daha küçük bir kıyı kasabasına yerleştiniz. Düşünün ki, içinizdeki y

Çöp nakışçılığı
Paylaş
Metin Günaydın

Böyle bir durumda siz siz olun, bir kıyı kasabasında sanatsal üretimlerde bulunmak için yeterli malzeme bulamayacağınızı düşünmeyin. Çünkü burası tam da aradığınız yerdir. Önünüzde Hasan Dikçe gibi bir model varsa…
Kimdir Hasan Dikçe? Hasan Dikçe, 15 yıl önce Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden emekli olduktan sonra Didim’e yerleşen ve orada kendi kurduğu “Arya Sanat Atölyesi”nde çalışmalarını yürüten bir sanatçıdır.  

MALZEMESİ ÇÖP VE ATIKLAR

Bir yazarın malzemesi dil, bir heykeltıraşın malzemesi mermerdir. Hasan Dikçe’nin malzemesi ise çöp ve atıklardır.
Çöp tenekelerine bile ulaşamamış pet şişe kapakları, zeytin çekirdekleri, ceviz kabukları, boncuklar, kırılmış mozaikler, dallardan denize, oradan da kıyıya vurmuş kozalaklar, deniz kabukları, fıstık kabukları… Hasan Dikçe’nin süslemeciliğinde önemli malzemelerdir.

Arya Sanat Atölyesi’nde yaptığı çalışmaları sergileyen Hasan Dikçe’nin farklı ziyaretçileri olur. Bunların başında öğrenciler ve turistler gelir. Öğrenciler, Hasan Dikçe’nin yapıtlarını yakından izleyen öğretmenlerin çabalarıyla atölyeyi ziyaret etmektedirler. Hasan Dikçe, çalışma biçimini öğrencilere aktarmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirterek şunları ekliyor: “Öğrenciler, farklı projeler üretmek için gelip atölyeyi ziyaret ediyorlar. Bu da beni çok memnun ediyor. Geçen yıllarda bu ziyaretlerin farklı şekillerde değerlendirilebileceğini düşünüp belediyeye ve ilçe milli eğitim müdürlüğüne bir proje götürdüm. Apollon Tapınağı’nın bulunduğu Harabelerde bir yer tutup buradaki bütün malzemeleri orada sergilemeyi önerdim. Bunun karşılığında kendim için hiçbir şey talep etmedim. Ziyaret karşılığında 50 kuruş veya 1 lira ödenmesini, buradan elde edilecek gelirin de her yıl başka bir okul için harcanmasını istedim. Maalesef bununla ilgilenmediler.”

13 BİN MERCİMEK TANESİ

Arya Sanat Atölyesi’ne girildiğinde tablolardan vazolara, bağlama ve gitarlardan duvarlara kadar her yerde Hasant Dikçe’nin ayrıntılarda gizli süslemeciliğini görülür. Atölyede doğanın yarattığı huzuru yansıtan bir köşe de bulunmaktadır. Farklı taşlardan, deniz kabuklardan, ölü yılanlardan oluşan duvarların altına bir şark köşesi oluşturmuş Dikçe. Buraya bir de su değirmeni ve kuş sesleri de ekleyerek, oraya oturan insanların kendilerini doğanın içinde hissetmelerini sağlar.

Hasan Dikçe vazolarda, çöpten topladığı malzemelerin yanısıra makarna, fasulye, mercimek gibi malzemeleri de süsleme aracı olarak kullanmaktadır. Özellikle 13 bin mercimek tanesinin tek tek yapıştırıldığı vazonun Guiness Rekorlar Kitabı’na alınmasına çalışılmış. Ancak vazonun notere götürülmesi sırasında bir tanesinin bile düşme ihtimali “güvenilirlik” açısından riskli bulunmuş.

Son yıllarda süslemeciliğini objelerden tablolara kaydıran Hasan Dikçe, bunun sebebinin “taşınabilirlik” olduğunu söylüyor. Farklı zamanlarda sergilere davet edilen Hasan Dikçe, büyük vazoların, arabaların büyüklüğünü ve ağırlığından kurtulmak için, mantar panolar üzerine tablolar oluşturma yoluna gitmiş.

SANAT VE POLİTİKA

Hasan Dikçe, sanatına yönelip dünyanın koşullarından uzaklaşmayı tercih eden bir sanatçı değil. Onu farklı kılan en önemli yanlardan biri de toplumsal yaşam ile sanatı birleştirmeye çabalamasıdır. Didim Hacıbektaş-ı Veli Derneği’nde Sivas Katliamıyla ilgili sergisi gerçekten çarpıcı mesajlar içermektedir. Boncuklarla, taşlarla süslenmiş iki bağlamanın birbirine dayanarak durması, ile okey taşlarıyla çerilmiş 2 Temmuz’da hayatının yitirenlerin resimlerinin bulunduğu tablo ilginç mesajlar içeriyor, izleyicilere. İlk bakışta basite kaçtığı düşünülebilecek okey taşlarının süsleme aracı olarak kullanılmasının, aslında farklı bir amaç taşıdığını belirtiyor Dikçe: “Okey taşları bugüne kadar ezenlerin ezilenlerle oynamasını temsil ediyor aslında. Okey taşlarının yer değiştirmesiyle yaratılan kombinasyonlarla oyun kazanılmaya çalışılması, bugüne kadar Aleviler, Kürtler, yoksullar üzerine oynanan oyunları hatırlattı. Çünkü kimi zaman Aleviler, kimi zaman Kürtler kimi zaman yoksullar okey taşları gibi yerlerinden oynatılır, kazanan ise hep belli kesimler olur. Sivas katliamında da böyle bir oyunun varlığını duyurmak istedim.”  

Hasan Dikçe’nin atık gemisini de unutmamak gerekiyor. Hasan Dikçe, Altınkum sahilinde topladığı çakmak, gözlük, saat gibi birçok çöpü kendi yaptığı küçük bir gemide sergilediği için de birilerini rahatsız eder.

Atölye ve Cemevi’ndeki ürünler incelendiğinde hayvan figürlerinin oldukça fazla olduğu görülür. Özellikle “at” figürün çok kullanılmasının altında da, uzun yıllar boyunca insanlarını yaşamlarını karartan ve bugün de aynı politikanının  devamının sergilendiği, Demokrat Parti ve Adalet Partisi gibi parlerin “kır at” sembolünü hatırlatmak olduğunu söylüyor Hasan Dikçe.

Hasan Dikçe’nin yapıtlarında dikkat çeken bir diğer yönde “geri dönüşüm”. Birçok atığın yerleştirildiği pvc tabure ve masalar ile belediyenin kullanmadığı borulardan sahilde kullanılabilecek masalar yapması da, izleyicileri etkilemektedir.

Eğer kendinizde bir estetik beğeni olduğunu düşünüyorsanız ve yolunuz Didim’e düşerse, Arya Sanat Atölyesi’ni ve Didim Cemevi’ndeki sergiyi gezmeden dönmeyin.

ÖNCEKİ HABER

Solaklı’da HES gerginliği

SONRAKİ HABER

Hedef gösteren site hakkında suç duyurusu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...