08 Şubat 2000 22:00

Çocuk edebiyatında önemli bir adım

Karda kışta kalkıp Ulusal Çocuk Kitapları Sempozyumu'na gelen onur konuğu 86 yaşındaki Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın varlığı katılımcılara sıcak anlar yaşattı.

Paylaş
Çocuk edebiyatında önemli bir adım
Gülsüm Cengiz
Ülkemizde çocuk edebiyatının uzun bir geçmişinin olmadığı bilinen bir gerçek. Başka bir yazıda ayrıntılı olarak incelenebilecek bu gerçekliğe bir başka gerçekliği daha eklemek gerek. Çocuk edebiyatı, çocuk kitapları, yakın zamanlara dek yeterince önemsenmedi, üzerinde durulmadı. Çocuk edebiyatı vardır, yoktur tartışması yapıldı uzun süre. Bu yoksamanın bir sonucu olsa gerek, çocuk edebiyatı alanında eleştirmen de yok denecek kadar azdır ülkemizde. Çocuklar için yazan yazarlar, birbirlerinin yapıtlarını değerlendirmektedir; bir de son yıllarda konuya ilgi duyan, araştırmalarını yayınlayan birkaç akademisyenin adını anmak olanaklı. 70 milyona ulaşan bir nüfus içinde bu ne kadar az bir sayı. İlköğretim çağındaki çocukların sayısı, 15 milyonu aşıyor; Ortaöğretim çağındaki liselilerin sayısı, bu rakamın dışında. Bunca geniş bir kitleyi kapsayan, insan kimliğinin oluşum dönemindeki en önemli etkenlerden biri olan çocuk kitaplarının bunca görmezden gelinmesi, konuya bunca duyarsız kalınması nasıl açıklanır bilmiyorum. Bildiğim; toplumun aydın, demokrat kesimlerinin, emekten yana güçlerin bu olguyu yok sayarken, en azından kendi akışı içinde kalmaya bırakırken; kültür emperyalizminin bu alanda en yaygın, en etkili biçimde kendini gösterdiğidir. Buna bir de son yıllarda dinsel gericilİğin, bu alanı keşfedip bu alanda etkili olma çabalarını eklediğimizde; sonuçta, kendi çocuklarımızın bile bilincini korumanın ne kadar güçleştiğinin ayrımına varırız.
Sorun masaya yatırıldı
İşte, belki de salt bu yüzden, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi ve TÖMER Dil Öğretim Merkezi tarafından hazırlanan 1. Ulusal Çocuk Kitapları Sempozyumu'na çağrı aldığımda çok heyecanlandım ve sevindim.Yıllardır; birkaç akademisyen, birkaç yazar olarak dert edinip sorumluluk duyarak yazılar yazdığımız ve kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştığımız Çocuk Edebiyatı, Çocuk Kitapları konusu sonunda geniş bir yazar, akademisyen topluluğu tarafından masaya yatırılıyordu. Sempozyumun başlığındaki "ulusal" sözcüğüne takılmayı bir tarafa bırakıp olabildiğince geniş bir yazar kitlesiyle sorunların ortaya konması, çözüm önerilerinin tartışılması için çabaladık. Ele alınacak konuların belirlenmesi; sorunların ortaya konuş biçimlerini olabildiğince programlamaya çalıştık. Trenle, gidiş geliş için oluşturduğumuz 7 kişilik yazar grubuyla, yolda da konu üzerine düşünce üretmeyi sürdürdük. Gerek sempozyum sekretaryasıyla, gerekse katılımcı ya da izleyici yazarlarla koordinasyonu sağlamak için canla başla çalışan TYS Çocuk Yayınlarını İzleme Yarkurulu Sorumlusu Aytül Akal'ın bu konudaki emeğini ve duyarlılığını; sempozyum Sekreteri Doç. Dr. Sedat Sever'in ve yardımcısı genç akademisyenlerin yoğun emeklerini anmadan geçemeyeceğim.
'Gözlerinizle değil, sözcüklerle görünüz'
Sempozyum, ele aldığı konuların yanı sıra katılımcı ve izleyiciler açısından da oldukça ilginçti. Karda kışta kalkıp trenle Ankara'ya gelen sempozyumun onur konuğu 86 yaşındaki Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın varlığı katılımcılara sıcak anlar yaşattı. "Her sözcüğün yaşayan birçok anlamı vardır; gözlerinizle değil sözcüklerle görünüz" sözleriyle, dile, dilin kullanımına verdiği önemi bir kez daha vurgulayan Dağlarca'nın yanı sıra; emekli öğretmen ve yazar 74 yaşındaki Sadiye Akay, ak saçlarının çevrelediği hep gülümseyen yüzüyle İzmir'den gelen Muzaffer İzgü ve daha kimler, kimler... 93 yazar ve akademisyenin katılımıyla; bir buçuk güne sığdırılan toplam 20 oturumda 60 tebliğin sunumu yapıldı, ortaya atılan görüşler tartışmaya açıldı. 16 poster bildiri ise, panolarda sergilenerek katılımcıların ilgisine sunuldu.
Sempozyumun en önemli özelliklerinden biri de; eğitim fakültelerinin konuya gösterdiği yüksek ilgiydi. Ülkemizin çeşitli kentlerinden 24 eğitim fakültesinden öğretim üyeleri, araştırma görevlileri katılımcı ya da izleyici olarak sempozyumda yer aldılar. Her düzeyden eğitimci yetiştiren bu fakültelerin, konuya duyarlık göstermesini kendi adıma çok önemsiyorum. Çocuk kitaplarının eğitim sürecine katkısı vb konuların da tartışıldığı sempozyuma, MEB ve Kültür Bakanlığı üst düzey yetkililerinin ilgisi oldukça yüksekti. MEB TTK Başkanı Orhan Özalp açılıştaki konuşmasında konuyu önemsediklerini, TTK'nin olumlu yönde değişmeye başladığını belirtti. Eğitimciler, öğrenciler, yazarlar ve yayıncılar arasında adı "Zalim Terbiye"ye çıkan MEB Talim Terbiye Kurulu'nun gerçekte ne kadar ve nasıl değiştiği; sempozyumu başından sonuna dek izleyen 30 uzmanın, dinlediklerinden çıkardığı sonuçlar ve uygulamaları ne olacak, bunları bize zaman gösterecek. İlk Kültür Bakanı Prof. Dr. Talat S. Halman açılış konuşmasında, on maddede topladığı çözüm önerilerini sundu.
Önemli bir adım
Bu yazıda, katılımcılardan ve sundukları tebliğlerden tek tek söz etmek olanağımız yok; ancak sempozyumun bütününü değerlendirdiğimizde; çocuk kitapları konusunun gündeme getirilmesi, durumlarının ortaya konması, içerik biçim resimleme vb açısından eleştirel bakış açısıyla değerlendirilmesi; çocuk kitapları yazarlarının sorunlarının ele alınması; ortaya konan sorunlara çözüm önerileri getirilmesi açısından sempozyumun önemli bir adım olduğunu söyleyebiliriz. Sempozyumu önemli kılan bir başka nokta da; çocuk yazını konusundaki pek çok görüşün, eleştiri ve çözüm önerisinin ilk kez yazılı ve sözlü olarak topluca dile getirilmesidir. Bugüne dek olumlu değerlendirilen Keloğlan tipinin eleştirisi; masallardaki kız tiplerinin edilgenliği, ünlü bir öykücü olması nedeniyle hemen hemen bütün yayıncılar tarafından özetlenip diziler halinde yayınlanan Ömer Seyfettin öykülerinin, ırkçı şoven ve çocuk algısını aşacak cinsellik içerdiğinin, örnekleriyle açıklanıp çocuklara uygun olmadığının belirtilmesi; Talim Terbiye Kurulu'nun okul kitaplıklarına alınan kitaplar ve eğitimcilerin kitap seçimleri üzerindeki olumsuz etkisinin somut örneklerle açıklanması; çocuk kitaplarında dinsel şiddeti öven, olumlayan örneklerin ortaya konması; Talim Terbiye Kurulu'nun bu türden kitaplara onay verip devlet kurumlarının kitaplıklarına girmesine olanak tanırken, Kültür Bakanlığı'nın yayınladığı kitapların okullara sokulmadığı gerçeği; çocuk kitabı yayınlayan bazı yayıncı ve dağıtımcıların, ticari kaygılarla içerik ve biçim açısından düzeysiz kitaplar basıp çocuklara sattığı, çocukların salt bir tüketim grubu olarak görüldüğü gerçeği; klasiklerin, ünlü yazarların yapıtlarının özensiz ve sorumsuz biçimde kullanılması (Robinson Crouse'un bir ya da iki çevirisi yapılmasına karşın, 54 ayrı biçimde basıldığı gerçeği Muzaffer İzgü tarafından dile getirildi); çocuk kitaplarında resim ve görsel öğelerin günümüzdeki durumu, bu alandaki ekonomik ve politik baskılar; ortaya konan tartışmaya açılan görüşlerden yalnızca bazılarıydı. Bunun yanı sıra; çocuk kitaplarının genel olarak, içerik ve kavramların işlenişi açısından egemen ideolojiye bağlı oluşu; çocukları bireysel kurtuluşa koşullayan, yaşamdaki olguları sorgulamayan, "düzene uygun kafalar" olarak yetişmelerini sağlayan nitelikleri; çocuk yazını alanındaki eleştirmen eksikliği ve çocuk editörü olmadan çocuk yayıncılığı yapılması olguları bir kez daha ortaya kondu.
Sonuç olarak bir kez daha yinelemek gerekirse; 1. Çocuk Kitapları Sempozyumu; bu alanda yazan, düşünen, sorumluluk duyan insanların bir araya gelip konuyu tartışması, çözüm arayışına girmesi açısından çok önemli bir adımdır. Buradan; paralel olarak yürütülen oturumlar nedeniyle bütünü izlenemeyen konuşma metinlerinin bir kitapta toplanarak, konuya duyarlı kamuoyunun ilgisine sunulacağını da belirtmek istiyorum.
ÖNCEKİ HABER

HADEP: Kürt partisi değiliz

SONRAKİ HABER

Silahları Hizbullah'a kimler verdi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...