27 Ocak 2000 22:00

'Faili meçhullerin sorumlusu devlet'

Ankara'da gerçekleştirilen "Terörsüz Özgürlük-Yakınları 'Faili Meçhul' Cinayetleri Sorguluyor" başlıklı açıkoturumda, sorumlunun devlet olduğu vurgulandı.

Paylaş
'Faili meçhullerin sorumlusu devlet'
Uğur Mumcu'yu anma etkinlikleri çerçevesinde Mülkiyeliler Birliği tarafından düzenlenen "Terörsüz Özgürlük-Yakınları 'Faili Meçhul' Cinayetleri Sorguluyor" başlıklı açıkoturum önceki gün Ankara'da yapıldı. Açıkoturuma, Metin Göktepe, Turan Dursun, Behçet Aysan, Musa Anter, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Kutlu Adalı, Hakan Şenyuva, Nejdet Bulut ve Orhan Yavuz'un yakınları katıldı.
Metin Göktepe'nin annesi Fadime Göktepe, Metin'in katillerinin belli olduğunu ve ortalıkta gezdiğini söyledi. "İnsan insanı öldürmez" diyen Göktepe, Mumcu öldürüleli 7 yıl olduğunu ve bu süre içinde çok sayıda hükümet değiştiğini, ancak yine de faillerinin bulunmadığını belirtti. Devletin çeteleri beslediğini, insanların vergi verdiğini ve o vergilerle insanların öldürüldüğünü ifade eden Göktepe, "Metin gerçeğin peşinde olduğu için öldürüldü. Yalnız ben değilim acı çeken. Biz birlik olursak failler bulunacak" dedi.
Turan Dursun'un oğlu Abit Dursun ise tetikçiler farklı olsa bile gazetecilerin, aydınların, yazarların gözleri dolara endeksli merkezler tarafından katledildiklerini söyledi. Dursun, babası öldürüldüğünde çalışmalarına da resmi yetkililer tarafından el konulduğunu, tüm istemlerine rağmen bu çalışmaların kendilerine verilmediğini belirterek, "Babamın katilleri devletin elindedir" dedi.
Örgütlenme istendi
Behçet Aysan'ın kızı Eren Aysan da Sivas olaylarının üzerinden 7 yıl geçtiğini, ancak "yaşasın- kahrolsun" demekle bir yere varılamadığını ve yakınlarını faili belli cinayetlerde yaşamını yitirenlerin örgütlenmesi gerektiğini söyledi. Aysan, Sivas'ta insanların 8 saat ölümü beklediğini, telsiz kayıtlarının da bunu doğruladığını belirterek, devlet ile Sivas olaylarının örgütleyicilerinden Hizbullah gibi terör örgütleri arasında ciddi bir bağ olduğuna inandığını ifade etti.
Musa Anter'in oğlu Dicle Anter, babasının katillerinin devletin en üst yetkilileri olduğunu, sonu ölüm dahi olsa katliamı açığa çıkaracağını söyledi. Babasının ölüsünü bile kendilerinden kaçırarak gömdüklerini belirten Anter, "Devlet yetkilileri Hizbullah'ın Susurluk gibi olmayacağını, üzerine gideceklerini söylüyor. Neden Susurluk'un üzerine gitmediniz? Acılarımız nasırlaştı. Ancak başka acılar olmasın. Artık sesimizi toplumsal olarak çıkarmamız gerekiyor" dedi.
Muammer Aksoy'un oğlu Işık Aksoy ise, faillerin bulunmasının yakınlarına bir şey kazandırmayacağını, ölenlerin geri getirilemeyeceğini, ancak devletin ayıbının kabul edileceğini söyledi. Cinayetlerin kaza sonucu olmadığına dikkat çeken Aksoy, örgütlenme sağlanırsa "faili meçhul" cinayetlerin de azalacağını söyledi.
'Olay çözülmek istenmiyor'
Uğur Mumcu'nun ablası Beyhan Gürson da, Mumcu öldürüldükten sonra çalı süpürgesi ile delillerin toplandığını, Mumcu için Meclis araştırma komisyonlarının kurulduğunu ancak raporların tozlu raflarda bekletildiğini söyledi. Faili meçhul cinayetlerle ilgili davalarda hukuk ayıbının yaşandığını ifade eden Gürson, "Bomba raporları çelişkili geliyor, otopsi raporunda Mumcu'nun ak saçlı olduğu yazılıyor. Olay çözülmek istenmiyor" dedi. Gürson, Mumcu'nun Hizbullah ile ilgili 16 yazısının bulunduğunu, ancak devletin bu yazıları dikkate almak yerine, yazılara karşı dava açmakla uğraştığını hatırlattı.
Barış istediği için öldürüldü
Kutlu Adalı'nın eşi İlkay Adalı ise eşinin Kıbrıs'ta barış, demokrasi ve kardeşliği savunduğu için öldürüldüğünü söyledi. Adalı, eşinin 6 Temmuz 1996 günü 9 milimetre çapındaki otomatik tabanca ile öldürüldüğünü, cinayette Susurluk bağlantısının olduğunu ve Abdullah Çatlı'nın cinayetten bir gün önce adayı ziyaret ettiğini kaydetti. KKTC Meclisi'nde araştırma komisyonu kurulduğunu, ancak ne buradan ne de emniyetten hiçbir sonuç çıkmadığını belirten Adalı, faili meçhul cinayetlerin asıl hedefinin barış ve demokrasi olduğunu söyledi.
10 Haziran 1979'da öldürülen SBF Öğrenci Derneği Başkanı Hakan Şenyuva'nın babası İsmail Hakkı Şenyuva da ülkücülerin cinayet şebekesi gibi çalıştığını söyledi.
Oğlunu öldürenlerin devlet eliyle kayıplara karıştığını belirten Şenyuva, bu ülkede tesadüfen yakalanmadıkça hiçbir cinayet sorumlusunun yakalanmadığına dikkat çekti. Şenyuva, katiller yakalansa bile beraat edeceklerinden şüphe duymadığını ve mücadeleye devam edeceğini söyledi.
26 Kasım 1978'de katledilen Dr. Nejdet Bulut'un arkadaşı Güney Gönenç ise, Bulut'un öldürüldüğü dönemde Ecevit'in başbakan olduğunu hatırlattı ve Bulut'un faillerinin belli olduğunu söyledi. Gönenç, tetikçilerin önce 15 ay hapse mahkûm edildiğini, ardından da Askeri Yargıtay tarafından "Ölmesinde tıbbi hata vardır" denilerek sanıkların beraat ettirildiğini belirtti.
1970'li yıllarda katledilen Doç. Dr. Orhan Yavuz'un kardeşi Metin Yavuz ise, abisinin demokratik bir düzen, insan hak ve özgürlüklerini savunduğu için faşist güçler tarafından öldürüldüğünü söyledi. Yavuz, abisinin katledilmesi ile ilgili davada sanıkların delil yetersizliğinden beraat ettiğini hatırlattı.
ÖNCEKİ HABER

Komik değil, sulu!

SONRAKİ HABER

FP'li belediye başkanı tutuklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...