26 Ocak 2000 22:00

'Devlet üniversitelerinin içi boşaltılıyor'

İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter, hiçbir altyapısı olmadan kurulan vakıf üniversitelerinin...

Paylaş
'Devlet üniversitelerinin içi boşaltılıyor'
İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter, hiçbir altyapısı olmadan kurulan vakıf üniversitelerinin, devlet üniversitelerindeki öğretim üyelerini cazip olanaklarla bünyesine katarak, devlet üniversitelerinin içini boşalttığını söyledi.
"Türkiye Sorunlarına Çözüm Konferansı"nın dün sabahki bölümünde konuşan Serter, nitelikli öğretim üyesi olmadan üniversitelerin kurulamayacağını vurguladı ve vakıf üniversitelerinin bu eksikliklerini de devlet üniversitelerinden giderdiğine dikkat çekti. Serter, üniversitelerin AB'ye uyum amacıyla teknolojik altyapı eksikliklerini tamamlamaya çalıştığını ifade ederek, devlet üniversitelerinin temel sorunlarını çözmeden teknolojik altyapıyı hazırlasa da çağa ayak uyduramayacağını söyledi.
Serter, her ile altyapısı ve nitelikli öğretim üyesi olmadan kurulan üniversitelerin, üniversiteye olan güveni sarstığını vurgulayarak, altyapısı olmadan açılan vakıf üniversitelerinin de devlet üniversitelerini erezyona uğrattığını ifade etti. Vakıf üniversitelerinin cazip olanaklarla devlet üniversitelerinde yetişmiş nitelikli öğretim üyelerini bünyesine kattığını anlatan Serter, "Vakıf üniversiteleri devletten yardım alıyor. Arazi, bina tahsis ediliyor. Devletten ödenek alıyor. Ayrıca öğrencilerden binlerce dolarlık paralar alıyor. Üstüne üstlük, kendi öğretim elemanını yetiştirmek yerine devletin yetiştirdiği bilim insanlarını kendisine çekiyor" dedi. Serter, vakıf üniversitelerine belli sayıda öğretim üyesi yetiştirmesi şartı getirilmediği takdirde devlet üniversitelerinin içinin boşalacağına dikkat çekti.
Konferansın önceki günkü bölümünde yapılan "Tarım ve Çevre Projesi" konulu oturumda ise katılımcılar tarafından tarım sektörünün ülke ekonomisine etkisinin yadsınamayacağı ifade edilerek, tarım sektörünün diğer sektörlere rakip olarak görülmemesi gerektiği dile getirildi. Verimli tarım arazilerinin çarpık kentleşme sonucunda heba edildiğinin belirtildiği oturumda, verimli topraklara sanayi tesislerinin kurulması eleştirildi.
"Sanayi-Enerji ve Çevre" konulu oturumda ise sanayileşmede çevresini kirleten tek ülkenin Türkiye olduğu bildirilerek, enerji sorununun doğayı kirletmeden ve enerji dar boğazı yaratılmadan çözülmesi gerektiği vurgulandı. Enerjide dışa bağımlılık oranın azaltılması gerektiğinin dile getirildiği oturumda, enerjide güneş, su ve rüzgârdan yararlanma olanakları dururken nükleer santral uygulamasının yanlış olduğu ifade edildi. Oturumda çevresel etkiler göz önünde bulundurularak enerji politikalarının belirlenmesi gerektiği belirtildi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


İBDA/C'liler sonunda DGM'de
Yargılandıkları İstanbul DGM'de bir türlü savunma yapmayan İBDA/C'liler, dün mahkemeye getirildi. Geçtiğimiz yıl mahkemeye gönderdikleri faksta, "DGM'leri, yargılama sistemini ve kanunları'' protesto ettiklerini belirterek, duruşmaya katılmayan "Salih Mirzabeyoğlu'' olarak tanınan İBDA/C lideri Salih İzzet Erdiş ile 2 arkadaşı uzun bir süreden sonra mahkemeye getirildi. Sanıklar zaten mahkemey geleceklerini söylediler.
Erdiş ve arkadaşları önceki gün Metris Cezaevi'nde çıkan olaylardan sonra nakledikleri Kartal Özel Tip Kapalı Cezaevi'nden saç ve sakalları kesilmiş, elleri arkadan kelepçeli halde ve elbiseleri çamur içinde İstanbul 6 No'lu DGM'ye getirildiler. Dava kapsamında, aynı örgütün üyeleri Saadettin Ustaosmanoğlu ve Mehmet Fazıl Aslantürk tutuklu, Hüsnü Göktaş da tutuksuz yargılanıyor.
Avukatlar çekildi
Kimlik tespitlerinin yapılmasının ardından söz alan Erdiş'in avukatları, müvekkillerinin ''insanlık dışı muamelelere tabi tutulduğunu" söyledi. Müvekkillerinin "hukuki haklarının gasp edildiğini, bu nedenle adil yargılama olamayacağı düşüncesiyle savunma görevini yapmayacaklarını" belirten avukatlar, müvekkillerine bu tür muamele yapan yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledikten sonra duruşma salonunu terk ettiler.
İddianamenin okunmasının ardından savunmasını yapan Erdiş, "Tutuklanmam hukuki değil diye, bugüne kadar duruşmalara katılmadım. Tam katılacağım zaman da bu olay vuku buldu" dedi. 'Tutuklanmasını hukuki bulmadığı ve bunu protesto etmek için duruşmalara gelmediğini belirten Erdiş şöyle devam etti: "Şöyle bir bakılıp, 'olsa olsa lider budur' gibi bir manada tutuklandım. Şimdi de Kartal'dan geliyoruz, halimizden de belli" diyerek, yüzündeki yara izlerini gösterdi. Erdiş, savunmasını hazırlamak için süre istedi.
Askerler yaktı
Sanıklardan Saadettin Ustaosmanoğlu da, hazırladığı 75 sayfalık savunmasının çıkan olaylarda kaybolduğunu söyledi. Mahkeme başkanının sorusu üzerine Erdiş, bu olayı, hukuksal olmayan tutuklanmalarına dikkat çekmek için yaptıklarını söyledi. Sanık Mehmet Fazıl Aslantürk de, yazılı olarak yapacağı savunması için süre isteyerek, hazırladığı savunmasının çıkan olaylarda yandığını belirtti. Mahkeme Başkanı "Bunları kim yaktı?" sorusunu; "Askerlerin attıklarıyla yangın çıktı" şeklinde yanıtladı. Sanıklara savunmalarını hazırlayabilmeleri için 21 günlük süre tanıyan mahkeme heyeti, üzerlerine atılı suçlamanın niteliğini göz önüne alarak, tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Avukatlardan açıklama
Duruşmanın ardından DGM önünde, İHD İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin ile sanık avukatı Hasan Ölçer bir basın açıklaması yaptı. Keskin, sanıkların işkence ile duruşmaya getirildiğini kaydetti. Avukat Hasan Ölçer de, sanıkları zorla duruşmaya getiren görevliler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ifade etti.
İddianame
İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Salih İzzet Erdiş'in, TCK'nın 146/1. maddesi gereğince, "Mevcut anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek" suçundan idam cezasına çarptırılması isteniyor.
ÖNCEKİ HABER

Yaşanabilir güvenli mekânlar istiyoruz!

SONRAKİ HABER

Toprak ve kent kovgunları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...