18 Ocak 2000 22:00

Tuvale çizilen kısa hayat

Türkiye'nin ilk kadın ressamlarından Müfide Kadri, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yaşadı ve 22 yaşında amansız bir hastalığa yakalanarak hayata veda etti.

Paylaş
Tuvale çizilen kısa hayat
Hasan Çakmak
Türk resim sanatının tarihi çok eskilere dayanmasına karşın, İslam görüşünün imgeleri yasaklaması nedeniyle batıdaki gibi tarihi içinde yerini alamamıştır. Ancak buna karşın İslam sanat tarihi incelendiğinde görülecektir ki, kendisine insan figürü çizmesine izin verilmeyen İslami sanatçılar, hayal güçlerini, biçim ve motifleri el işlerinde, halılarda ve diğer süs eşyalarında ortaya koymaya çalışmışlardır. Ve yine girift bezemeyi yaratanlar bu sanatçılar olmuştur.
Özellikle, sarayların süslenmesi, çizimlerin bol çeşitli ve halılardaki renk düzenlemelerindeki ve uyumdaki denge zenginliği bu sanatçıların düş dünyasının bir yansımasıdır. Zamanla kimi Müslüman mezhepleri imgeler konusunda esnek davrandıysa da Türk boylarında bu yasak 19. yüzyılın başlarına kadar devam etti. 19. yüzyılın başlarına kadar süren bu yasak padişah 3. Selim ile 2. Mahmut'un tahta çıkışlarının resimleştirilmesiyle sona erdi. Batı formatında resim öğretimi de böylece başlamış oldu. 1795 yılında açılan "Mühendishane-i Berri-i Hümayun"un ve 1834 yılında kurulan "Harbiye Mektebi"nin eğitim programında mimarlık ve mühendislikte kullanılan "teknik resim" derslerinin yer alması ve bu okullarda mezun olduktan sonra Avrupa'ya (ağırlıklı olarak Paris'e) gidip öğrenimlerini ilerletmeye çalışan kimi öğrencilerin eğilimleri sonucunda ilk Türk ressamları da yetişmeye başlamıştır.
Paris'te öğrenimini ilerletmeye giden ve orda resim sanatına ilgi duyan öğrencilerden biri olan Osman Hamdi Bey, ilk Türk müzesinin başına getirildi. Daha sonra (1882) kurulmasına karar verilen ve 1883 yılında 20 öğrenciyle öğrenime başlayan "Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane'nin sorumluluğuna getirildi. 1886 yılında bu okul "Ticaret Nezareti"nden ayrılarak Maarif Nezareti'ne bağlandı.
Kadınlar sahnede
Bunun yanı sıra, 19. yüzyılından itibaren kadın hak ve özgürlükleri konusunda da bir bilinçlenme dönemine girilmiştir. Tanzimat reformuyla kazanılan ufak tefek haklar, 2. Meşrutiyet'te biraz daha genişlemiş. Bu arada, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, özellikle üst tabaka aile çevrelerinde yetişen "kültürlü" Türk kadınları, diğer sosyal etkinliklerde olduğu gibi, resim etkinlikleri içinde de yer almaya başladılar. Ne ki, resim sergilerinde yabancı sanatçıların yapıtları sergilenmiştir. Bu resim sergilerine katılan Türk kadınlarının resim sanatına olan ilgisi artmış ve bazıları resim yapmaya başlamıştır. Müfide Kadri Hanım da bu etkinliklerden etkilenenlerden biridir.
Mihri Müşfik Hanım ile birlikte ilk Türk kadın ressamları arasında yer alan Müfide Kadri, çok yönlü, yetenekli kadın sanatçılarımızdan biriydi. Piyano, keman, kemençe, ut çalar ve beste yapardı. O dönemin kurallarına uyarak evde özel dersler almış ve İslam ve batı edebiyatına çok yakın ilgi duymuştur. Resim sanatına eğilimi çocuk yaşlarda ortaya çıkmış ve on altı yaşında resim yapmaya başlamıştı. Yaptığı resimlerden birini Osman Hamdi Bey görür ve ona özel dersler verir. Ancak Müfide Kadri'nin resim biçimi Osman Hamdi Beyin biçimine benzemez. Öğretmen okulunda (Darülmualliat) resim öğretmenliği yapmış ilk kadın resim öğretmenidir. Yanı sıra 2. Abdülhamit'in kızı Adile Sultan'ın resim öğretmenliğini de yapmıştır.
Romantizmi aştı
Resim sergilerine katılan Müfide Kadri, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'ne üye olan ilk kadın ressamlardan biridir aynı zamanda. İlk yapıtlarındaki romantizmi zamanla aşmış ve resim tekniğini geliştirmiştir. "Kırda Kadınlar" tablosu, onun sağlam desen bilgisini ve yeteneğini kanıtlar. Pembenin eğemenliğinin eşliğinde gün batımının hüznü hakimdir. Yalnız bu hüzün melankolik bir hüzün değildir. Tabloyu özenle gözlemlediğimizde, tablodaki kadınların vakur ve mutlu bir şekilde müzik dinlediğini görürüz. Aşırı duygusallığa kapılmadan pembenin renklerini belli bir duyarlık içinde kullanmıştır. Ancak tablonun genel görünümüne göz atıldığında, belli belirsiz acemiliklerin hemen göze çarptığı da bir gerçek.
Müfide Kadri'nin tablosu tam dengeli değil. Gözümüzü bir figürün üzerinden ötekine kaydırdıkça, resim sağ aşağıya doğru meylediyor ve hiç kuşkusuz bu tabloya bir devinim kazandırıyor. Pek çok sanat kuramcısı bu yüzden, resimler kaskatı donup kalmasın diye, hep hafif bir dengesizlik öneriyorlar. Ki, birçok büyük ustanın yapıtlarını örnek gösteriyorlar. Leonardo Da Vinci'nin "Mona Lisa"sı buna en büyük örnektir. Müfide Kadri'nin bu tekniği kimden kaptığı konusunda net bir bilgi yok ama, Müfide Kadri'nin tablosundaki bu eğilimin, öteki tablolarında da var olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz.
İnas Ruşdiyesi ve İnas İdadisi'nde resim, nakış ve müzik öğretmenliği yapmış ve bu meslekte ilk kadın öğretmen olan Müfide Kadri, 22 yaşında (1912) yakalandığı verem hastalığından ölmüştür.
ÖNCEKİ HABER

Karakış hayatı felç etti

SONRAKİ HABER

Savaş'ın son sözü: FP kapatılsın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...