16 Ocak 2000 22:00

Seyyar satıcıya her gün dayak

Eminönü'de her gün ekmek parası için tezgâh açan satıcılar sürekli olarak polis ve zabıta saldırısına uğruyorlar. Resmi görevlilerin kendilerini görünce ya saldırdıklarını ya da parasız mal almak istediklerini belirten seyyar satıcılar...

Paylaş
Seyyar satıcıya her gün dayak
Uğur Oğuz
İstanbul Eminönü ilçesinde bulunan Yenicami önünde seyyar satıcılık yapanlara yönelik belediye ve polis baskısı artıyor. Önceki gün de zabıta ekipleri ve polis, seyyar satıcıların tezgâhlarını zor kullanarak dağıttı. Karşı koymaya kalkan seyyar satıcılar ise, polis otolarına götürülerek kıyasıya dövüldü. Ayrıca Yenicami önüne getirilen iki otobüs dolusu çevik kuvvet polisinin de katıldığı zabıta teftişlerinde, polisler, yetkileri olmamasına karşın tezgâhları dağıttı.
Zorla polis otosuna çekilerek dövülen seyyar satıcılardan İkbal Işık, bazı polislerin rüşvet alamadığında düşmanca davrandığını ve tehditlerde bulunduğunu söyledi. Işık, polislerin özellikle baskılar karşısında sessiz kalmayanlara karşı terör estirdiğini belirterek, "On gün önce İstanbul'a gelip de polise toz kondurmayan arkadaşlarımız bile şimdi yanımıza geldiklerinde polis baskısından bunaldıklarını söyleyip, ağlıyorlar" dedi.
İTO da hedef gösteriyor20 yaşında polislerce dövüldüklerini ve sövüldüklerini kaydeden Işı
k, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ekmek parası için bu rezilliğe katlanıyoruz. Bunlar yetmiyormuş gibi İstanbul Ticaret Odası (İTO) da geçenlerde bizlere terbiyesizce saldırmaya başladı. Hakkımızda 'Çin ordusu gibi çoğalıyorlar' diyen İTO'lular gidip baksınlar. Çin'de 1 milyar insan yaşar, bizim kadar aç kalmış insanı yoktur. Böyle bir ithamla karşılaşmak bizim için gururdur. 20 yaşındaki polislerin ağzımızı burnumuzu yumrukladığı bir ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duymuyoruz."
Birlik olmak gerekiyor
Görüştüğümüz bir başka seyyar satıcı olan Mehmet Çelik de, zabıtanın her sabah işgaliye parası adı altında 1 milyon 250 bin lira tahsil ettiğini ve buna rağmen gelip tezgâhları dağıttığını kaydetti. Çelik, ramazan ayının öncesinde Malatya'dan İstanbul'a geldiğini ve böyle çirkinliklerle ilk defa karşılaştığını ifade etti. "Seyyar satıcılar arasında birlik yok. Bugün adamın tezgâhı dağılmamışsa 'Ben rahatım' diyor. Hiç ses çıkarmıyor. Ama sonraki gün de onun tezgâhını dağıtıyorlar" diyen Çelik, 3 çocuk babası olduğunu ve ekmek parasını çıkarmak zorunda olduğunu sözlerine ekledi.
'Öğretmenim de burada'
23 yaşında olduğunu ve 8 ay önce İstanbul'a geldiğini söyleyen Mehmet Gürbüz ise, zabıta tarafından el koyulan mallarının Edirnekapı'daki depolara götürüldüğünü ve başvurduklarında da 'ne zaman iade edileceğinin zabıtaların keyfine kalmış' bir iş olduğunu gördüklerini söyledi. Bazı sivil polislerin de kendilerinden bedava mal almaya kalktıklarını aktaran Gürbüz, "Parasını istediğimizde tezgâhı tekmeleyerek yıkıyorlar. Belediye Başkanı ile her görüşmeye gittiğimizde bize 'Burada yok' diyorlar. Kimse bizi kaale almıyor" diye konuştu. Gürbüz, Malatya'da kendisine ilkokul eğitimi veren öğretmeninin de şimdi Eminönü'de seyyar satıcılık yaptığını ve onun da baskı gördüğünü ifade etti.
ÖNCEKİ HABER

Türk-İş, DİSK ve Hak-İş neden susuyor?

SONRAKİ HABER

ABD askeri Kosova'da asayişi sağlıyor!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...