16 Ocak 2000 22:00

'Gerekirse yine evimizi unutacağız'

Sümerbank'ın direnişçi işçilerinden Asiye Keleş, "Geri adım attılar ama yeniden saldıracaklar. Biz de aynı şekilde eyleme geçeceğiz...

Paylaş
'Gerekirse yine evimizi unutacağız'
Serpil İlgün
Bakırköy Sümerbank önündeki sessizlik, saatlerin 17:30'u göstermesiyle bozuluyor ve fabrikanın dar işçi kapısında beliren kalabalık, soğuk havada fazla kalmama telaşıyla hızlı adımlarla kapının hemen karşısında bekleşen servislere doğru yöneliyor. Ellerinden tuttukları ya da sımsıkı kucakladıkları çocuklarıyla kadın işçiler, evdeki mesailerini hatırladıklarından olsa gerek, erkek işçilerin aksine, yüzleri bir çalışma gününü daha sonlandırma rahatlığını taşımıyor.
Kalabalık kısa sürede sonlanıyor ve kapının hemen yanındaki güvenlik görevlisi kulübesinden çıkarak, demir kapıyı kapatıyor. "O en son çıkar" denildiği için telaşa kapılmıyor ve bekleyişimizi sürdürüyoruz. Derken demirkapı yeniden açılıyor ve çalışma yaşamına 19 yıl önce Adıyaman Sümer Holding Pamuklu Sanayi İşletmesi'nde başlayan Asiye Keleş gülen yüzüyle çıkıyor fabrikadan. Servis araçları çoktan gittiği için yoldan geçen bir taksiyi durdurarak, fabrikaya fazla uzak olmayan evine gidiyoruz.
Zeytinburnu'ndaki çok katlı apartmanlardan birinde yer alan, depremin yarattığı çatlaklar içindeki daireye girer girmez, büyük bir enerjiyle mutfağa yönelerek, bayramda gittiği memleketinden getirdiği yiyecekleri konuklarına ikram etmek için hazırlıklara girişen 34 yaşındaki Asiye ile yaşamını, "işçinin halinden anlayan bir parti" dediği EMEP'i ve mücadeleyi konuştuk.
Kızlar çalışmaz!
Kız çocuklarının okumasının ve çalışmasının istenmediği Adıyaman'da, Asiye okul sorununa bir çözüm bulamamış ama 1981'de, 500 işçinin çalıştığı Sümer Holding Pamuklu Sanayi İşletmesi'nde ailesinden habersiz işe girmiş. Çalıştığı anlaşıldığında da "işten çık" baskılarına direndiğini anlatan Asiye, bir süre sonra durumun kabullenildiğini söylüyor. 6 yıl sonra evlendiği eşi, iş bulma umudu ile İstanbul'a geldiğinde Asiye sadece yıllık izinlerinde İstanbul'a gelebilmiş. İzin dönemlerinde misafirhanesinde kaldığı için yakından tanıdığı Bakırköy Sümerbank'a, 1996'da tayinini alarak geldiğinde, işe dair bir kaygı yaşamadığını vurgulayan Asiye, "Oradaki yaşantım nasılsa burda da devam ettim. Sosyal yaşantımdan, insanlarla ilişkilerimden bir şeyden kısıtlamam. Yani denize gitmişsem girmem, içki kullanmadığım için o aleme girmem. Ama, başka kendime güzel gelen şeyleri uygularım. Konsere, sinemaya giderim" diyen Asiye, ne eşinden ne de ailesinden baskı görmediğini belirtiyor.
Bütün eylemlerde en önde
Adıyaman Sümerbank'ta örgütlenmeye kafa yorduğunu ancak destek görmediğini anlatan Asiye, örgütlenme çalışmaları nedeniyle disiplin cezası almış. "Sendikamız vardı ama burası gibi değildi, bizim haklarımızı savunmazdı, işle, işverenle ilgili bir şikâyetimiz olsaydı işvereni haklı gösterirdi. Burada sendikanın büyük bir desteği var" diyen Asiye, işçilik yaşamının ilk eylemine yine bir izin döneminde misafirhanesinde kalırken denk geldiği Bakırköy Sümerbank'ta katılmış.
O günün heyecanını gülümseyerek anlatıyor: "Ön saftaydım. Biraz ürkeklik hissetmiştim. Gazetede resmimiz çıkmıştı, şöyle büzülmüşüm. Ama haksızlığa karşı çıkma özelliğim var. Kendime güvenim sonsuzdur. Hiç çekinmeden bütün eylemlere katıldım. Sendikacı olmadan önce de eylemleri kaçırmazdım, bütün eylemlerde en önde olurdum. Seçimler geldiğinde eşime sordum. O da, 'Senin için doğru olan neyse onu yap' dedi. Ben de doğru buldum, katıldım. Sonuç olarak, iyi bir sonuçla da kazandık seçimi. '99 Haziran'ından beri de temsilcilik yapıyorum, gayet de seviyorum işimi."
Ekmek kapısı için...
Daha sonra söz, fabrikalarının kapatılmak istenmesine geliyor. Senelik iznini alarak memlekete gittiği için direnişin başlarında fabrikada olmadığını anlatan Asiye, haberi duyar duymaz döndüğünü söylüyor. "Direnişin son günlerine yetişebildim. Üniversiteye protestoya gittik. Siyah çelenk bıraktık. Büyük bir zevkle götürdüm o çelengi. Ama polis tarafından engellendik, hırsımızı dökemedik.
Dedik ne pahasına olursa olsun izin vermeyeceğiz fabrikamızı kapatmalarına. Biz iki nüfusuz. Eşim inşaatlarda çalışıyor. Ben kendimi asla düşünmedim. Ama bir maaşla 5-6 nüfus geçindiren kişi var. Onları düşündüm. Canımı bile feda ederim arkadaşlarımın ekmek kapısı için."
Bütün işçilerin eylemler süresince kenetlendiğini hatırlatan Asiye, yeni bir saldırıyla karşılaştıklarında aynı şekilde kenetleneceklerini vurguluyor. "Şimdi bekleme sürecindeyiz. Geri adım attılar ama her an bize saldırabilirler. Daha çok zorluklar bizi bekliyor. Biz de aynı şekilde aynı eylemlerimizi devam ettireceğiz. Gerekirse Ankara'ya da gideceğiz. Orada yatmamız gerekirse yatacağız, kalkacağız, evimizi unutacağız, sadece işimizi düşüneceğiz. Ben karakolunu da, hastanesini de yani her şeyi göze almışım. Her şey var bunun içinde. Bağırırım da çağırırım da. Polis gelir en fazla alıp götürür. Götürsün."
Herkes duyarlı olsaydı
Özelleştirmelerin sadece Bakırköy Sümerbank'la sınırlı olmadığını anımsatan Asiye, başta işçi ve emekçiler olmak üzere bütün toplumun özelleştirmeler konusunda duyarlı olması gerektiğini söylüyor: "Herkes duyarlı olsaydı, baştan buna imkân verilmezdi. Bakırköy Sümerbank gibi herkes duyarlı olsaydı, güzel sendikaları olsaydı, bunları yaşamazlardı. Burada en büyük iş sendikaya düşüyor. İşçileri bir çatı altında toplayacaksın, konumunu anlatacaksın. Halkın da duyarlı olması gerekiyor. Hep duyarsız kalmamızdan böyle oluyor." Sosyal güvenlik yasa tasarısına karşı yapılan eylemler sürdürülseydi tasarının geçmeyeceğine dikkat çeken Asiye, suçun yine sendikalarda olduğunu söylüyor.
İşçinin halinden anlayan parti
Daha sonra direnişle birlikte daha da yakından tanıdığı EMEP'i konuşuyoruz. EMEP'in "İşçinin halinden anlayan tek parti" olduğunu söyleyen Asiye, "EMEP biliyorum ki işçiden, yoksuldan, emekçiden yana. Böyle olduğu sürece her zaman yanındayım" diyor. Yalnız direniş boyunca EMEP'ten daha kitlesel destek beklediklerini söyleyen Asiye, "Çok destek verdiler. Ama üyeleriyle birlikte daha çok gelselerdi iyi olurdu" diyor. İktidardaki üç partinin de birbirinden çok farklı göründüklerini ama sıra emekçilere saldırılarda geldiğinde birbirleriyle yarıştıklarını vurgulayan Asiye, "Asla anlaşmaz ve bir araya gelmez denen partilerdi ama her konuda çok güzel anlaşıyorlar. Türk, Kürt, Alevi, Sünni ayırımı yapmadan, insanları bölmeyen bir parti istiyoruz. Bunu EMEP'te görüyorum. Bütün çalışan kesimin EMEP'i desteklemesini ve oy vermesini isterim" diyor.
ÖNCEKİ HABER

Liderler sultası!

SONRAKİ HABER

Sümerbank'a iş yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...