14 Ocak 2000 22:00

Picasso'nun "Avignonlu Kızlar"ı

Sanat yapıtları, ortaya çıktığından itibaren geçen zaman süreci içinde birçok insan tarafından çeşitli yorumlara konu olmuştur. Onları "anıtsal" kılan da çoğu zaman bu yorumlardır.

Paylaş
Picasso'nun "Avignonlu Kızlar"ı
Hasan Çakmak
Sanat yapıtları, ortaya çıktığından itibaren geçen zaman süreci içinde birçok insan tarafından çeşitli yorumlara konu olmuştur. Onları "anıtsal" kılan da çoğu zaman bu yorumlardır. Kuşkusuz bu, sanatçının istemi dışında gelişen bir şeydir. Hatta bir eserinden dolayı kimi zaman eserin yaratıcısı hakkında kişilik ve psikolojik çözümlere gidebiliyor. Bu doğaldır. Ancak doğal olmayan, eserin üzerindeki duyarlı kabuğun (veya duyarsızlığın) üzerine atfedilen sözlerin ve yorum imliğini yoğunlaştırarak, gerçek değerlerin yitirilmesi -veya hak etmediği değerin biçilmesi- ve biçim-içerik olarak ifade ettiği anlamın ötesinde bir ilgisizliğin -veya ilginin- görmesidir.
Avigonlu Kızlar
Buna benzer yapıtlarından biri de, kübist akımın öncülerinden Picasso'nun "Avignonlu Kızlar"ıdır (1907). Figürleri çizmeden önce sanatçı pek çok eskiz çalışması yaptı. İlk eskizlerde, bir denizci ve bir de elinde kafatasıyla odaya giren iki adam ve beş kadından oluşan kompozisyon, yavaş yavaş kafasında biçimlenmeye başlamıştı. Odanın bir genelev olduğu sanılmaktadır. Kadınlar ise fahişedir. Picasso eskizlere son biçimini verdiğinde erkekleri çıkarıp yalnızca beş 'çıplak' kadın çizmiştir. Tabloda ışık ve gölge tekniği kullanarak titrek ve değişken bir oylum etkisi sağlandığı söylenebilir. Ancak, biraz daha dikkatlice gözlemlediğimizde, bu tekniğin istenilen sonuca ulaşmadığını pekâlâ görebiliriz. Ve yine önceki bazı tablolarının kimisinde eski İspanyol heykelciliğinin biçimini kullanarak üslubuna derinlik kazandırırken, Picasso'nun bu tablosunda kadınların çizgileri Matisse'in "Yaşama Sevinci", Cezanne'in "Yıkananlar" tablolarındaki betimlemelerin kaba bir görünümünü çağrıştırıyor.
Sanat, daima sanatla beslenmiştir. Şu veya bu şekilde her sanatçı, başka sanatçıların tekniğinden yararlanmışlardır. Bunda yadırganacak bir durum söz konusu değil. Burada önemli olan sanatçının başkalarından aldığı tekniği nasıl kullandığıdır. Picasso da, 1900'lü yılların başında İspanya'daki yerleşik kültür öncesi, Roma devri fresklerinden ve Cezanne'in kübist yapıtlarından ve Matisse'den etkilenmiştir.
Kübist bir resim değil
Kübizmin önde gelen teorisyenlerinden biri olan John Gülding, Avignonlu Kızlar tablosunun kübist bir resim olmadığını, sadece kübizmin mantıksal çıkış noktası olduğunu ileri sürer. Aynı sonuca "Picasso'nun Başarısı ve Başarısızlığı" kitabının yazarı John Berger'de varmaktadır. Gerçekten de tablonun ne olacağı, yapıldığı zamanda belli değildi. Bu tablonun yapıldığı yıllarda Paris Sergi Salonu'nda ve resim atölyelerinde nü resimler rağbet görüyordu. Böyle bir ortamda Avignonlu Kızlar elbetteki rağbet görmezdi. Bu tabloyu görenler ise Picasso'yu küçük düşürmek için elinden gelen tüm çabayı gösterdiler. Örneğin Feliks Feneon, Picasso'nun atölyesinde bir köşeye atılmış halde bu tabloyu gördüğünde Picasso'nun omzuna elini koyarak babacan bir edayla Picasso'ya "Bundan böyle siz karikatür yapmalısınız" derken, Rus koleksiyoncu Schautkine ise bu yapıtı Fransız sanatı için bir "kayıp" olarak yorumladı. Ve yine birçok eleştirmen ve sanatçı ise tablonun verdiği mesajdan çok, Picasso'nun bu yapıtında uyguladığı teknik üzerine görüş bildirmişlerdir. Tabloyu ürkünç ve akıldışı bulanların sayısı da azımsanacak gibi değildir.
Az kişi biliyordu
Avignonlu Kızlar, yapılışından sonraki 15 yıl boyunca çok az kişi tarafından biliniyordu. Picasso onu ancak 1925 yılında bir arkadaşının önerisi üzerine bir koleksiyoncuya sattığında sözü edilen bir tablo olma özelliğine kavuştu. O ana kadar atölyesinde rulo halinde duran tablo, üzerinde çokça konuşulur.
Yapıtın vurucu gücü olanaksız gibi görünen bir bulguyu kabul ettirmesinden ve figürlerin hayvansallığından kaynaklandığı gerçeğidir. Kadınların hayvani bir biçimde çizilmesinin nedeninin, sınıflı toplum oluşumundan bu yana kadının bir köle, bir et parçası olarak görülmesine karşı cepheden yöneltilmiş bir protestodur dersek yanılmış olmayacağız. Örneklemek gerekirse, soldaki figüre, diğer figürlere oranla daha sert bir görünüm vererek yüzeylerin öne çıkmasını sağlayan sanatçı çizdiği yüzle figüre ilkel ve heykelsi bir biçim kazandırmıştır. Fakat bu figür sanatçının kullandığı eski tarz heykelimsi anlatımdan uzak olduğu da bir gerçektir. Figürün yukarı kalkan sol elini ve sol ayağını büyülterek kadına -saldırgan- bir özellik atfetmiştir.
Toparlayacak olursak, bu tablo yukarda da vurgulamaya çalıştığımız gibi Picasso'nun sanat yaşamındaki geçiş döneminin başlangıcını belirler. Bazıları tarafından tablonun tartışılır olmasının nedeni de budur. Fakat bunların hiçbiri sanatçının içinden geçen değişikliğin nasıl başladığı gerçeğine değinmez. Tartışmalarda bize yansıyan kaba sonuçlarıdır. Ama tablonun bildirisi yansıtılmamıştır. Ancak yıllar sonra tablonun çağrışıkları bazı eleştirmenler tarafından izleyiciye açıklanmıştır. Picasso, bu tablosunda daha önceki tablolarında gösterdiği yeteneğin tersine, sanki bir aceminin yaptığı ilk tablo gibi beceriksizce yapılmıştır. Çok uğraşılmış ve bitirilmeden bırakılmış gibidir. Bununda Picasso'nun figürleri resmederken duyduğu büyük öfkeye yormamız yerinde olacaktır. Afrika masklarından da etkilenerek duygusuzca resmedilmiş ve ölüme bakan herhangi bir insanı anımsatan Avignonlu Kızlar tablosu sanatçının herhangi bir estetik kaygı duymadan, burjuva uygarlığına karşı, meydan okuyuştur. Tıpkı anarşist ve küçük burjuva devrimciler gibi "eylemde propaganda" örneğini sergilemiştir Picasso bu eserinde. Sanki biraz da Courbet ve Millet'i çağrıştırıyor.
ÖNCEKİ HABER

Yanar döner Fazilet

SONRAKİ HABER

İşçiler politika yapıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...