30 Aralık 1999 22:00
Tüzel: Yeni yüzyıl sosyalizmin olacak
GÜNÜN YAZILARI
Tüzel: Yeni yüzyıl sosyalizmin olacak
Emeğin Partisi (EMEP) Genel Başkanı Levent Tüzel, yeni yıl dolayısıyla yaptığı açıklamada, yeni yüzyılın sosyalizmin yüzyılı olacağını vurgulayarak, "2000'in uluslararası burjuvazi ve emperyalizmin kara karanlığını yırtacak atılıma eşiklik etmesinin nesnel koşulları olgun. Yeni yılı, tüm sınıf kardeşlerimizi ve bağımsızlık, demokrasi, barış ve özgürlük savaşçısı tüm dostlarımızı selamlıyoruz" dedi.
Tüzel, 20. yüzyılın sermaye ile emek, ölmekte olan kapitalizmle doğan ve geleceği temsil eden sosyalizm arasındaki çatışmanın yüzyılı olduğunu söyledi. Kapitalizmin yüzyılın ikinci yarısında geçici bir zafer kazandığını ifade eden Tüzel, "Şimdi uluslararası burjuvazi, binlerce yılın sömürü, baskı ve gericilik birikimini 3. bin yıla taşıyor. İşçi sınıfı ve onun devrimci hareketi ise, 3. bin yıla binlerce yıllık ezilmişliğin öfke ve hıncının yanında, uğradığı geçici yenilginin hırsını taşıyor" dedi.
YDD sefalet ve ölüm vaat ediyer
Yeni Dünya Düzeni'nin peşinde koşan uluslararası burjuvazi ve emperyalizmin dünya işçi sınıfına, emekçi halklara ve ezilen uluslara işsizlik, yoksulluk, açlık, savaş ve ölümden başka hiçbir şey vaat etmediğini dile getiren Tüzel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye, kapitalizmin umuda, insana ve geleceğe dair tek lafı ve pratiğinin kalmadığının başlı başına bir kanıtı durumunda. Ülkemizin emperyalizmin işbirlikçisi egemenleri yalnızca insanın sömürüsünün ve ülke kaynaklarının yağmasının nasıl artırılacağına kafa yoruyorlar. İşçi ve emekçilerin ellerindeki son kırıntılara göz diktiler. IMF reçeteleri ve ABD direktiflerinin yol göstericiliğinde saldırıyorlar. Sosyal güvenliğin tasfiyesi kıdem tazminatlarının gaspıyla, uluslararası tahkim, ücret ve maaşların dondurulmasıyla tamamlanmaya çalışılıyor. Vergi üstüne vergi konuyor, yaratılan kaynaklar batak bankalara aktarılıyor. İthalat serbestleştirilirken, destek alımlarına son verilirken, tarım ve hayvancılık tamamen öldürülüyor. Sanayi bölgelerini vuran deprem yaralarını sarmak için konan vergiler, depremzedelere değil, holdinglere teşvik olarak gidiyor. Onbinlerce insanımızın, ince çadırlarda soğuk ve çamurla boğuşmaya sefalete terk edilmesi egemenlerin yüzünü kızartmıyor. Üstelik, saldırı yasalarını utanmazca, deprem yardımı yerine çıkardılar."
Sömürü ve talanına karşı toplumsal muhalefeti tahrik eden saldırı halindeki uluslararası burjuvazinin, emeği ile geçinenleri mahkûm ettiği kölelik koşullarını pekiştirip sağlamlaştırmaya, baskı ve şiddet aygıtlarını yetkinleştirmeye, savaşlara ve kitlesel kırımlara yöneldiğini vurgulayan Tüzel, uygarlık ve demokrasinin başlıca dayanağı olarak gösterilen Avrupa Birliği'nin "yüz akı" İngiltere, Almanya gibi ülkelerin çoktan polis devleti olduğunu ifade etti. Türkiye'nin demokratikleşmesinden yana sözde ağırlık koyan ABD burjuvazisinin, işçilerin protestoları nedeniyle Seattle'de yılbaşı kutlamalarını bile yasakladığını hatırlatan Tüzel, kapitalizmin elinden ancak baskı ve zorbalık geldiğini, kapitalizmin en büyük efendisinin topraklarında bir kez daha görüldüğünü kaydetti.
Çürüme diz boyu
Kapitalist saldırganlığın şiddet ve yoğunluğunun örneği Türkiye'de her şey çürürken sağlamlaşan tek şeyin baskı makinesi olduğunu da kaydeden Tüzel, "Bütün tedbirler daha çok baskı, daha çok zorbalık içerikli alınmaktadır. Serbest olan, özgürlükler değil işkence ve faili meçhuller; yasak olansa, düşünmek, örgütlenmek, emperyalizme ve faşizme karşı çıkmak, eşitlik ve özgürlük istemek ve insanca yaşamaktır. Uluslararası burjuvazi ve emperyalizm, dünya ve ülkemizin üzerini kaplayan karanlığın daha da koyulaşmasını zorluyor" dedi. Aydınlıkların karanlıkların en koyusundan doğduğunu bir kez daha kanıtlayacak toplumsal ve ulusal patlama öğelerinin ise biriktiğini vurgulayan Tüzel, Fransa'da yolları kesen kamyoncuların, Seattle'da kapitalizme öfkelerini haykıran işçilerin, 24 Temmuz'da "mezarda emeklilik"e karşı Ankara'da toplanan işçi ve emekçilerin, yüzbinleri kucaklayan yığınlar halinde, harekete geçmekte olan milyonların öncü kesimini oluşturduklarını söyledi.
Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm
Yeni yılın, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelelerinin yükselişine tanıklık etmesinin kaçınılmaz göründüğünü aktaran Tüzel, "2000'in uluslararası burjuvazi ve emperyalizmin kara karanlığını yırtacak atılıma eşiklik etmesinin nesnel koşulları olgun. Tek tek ülkelerde ve dünya çapında işçi sınıfı ve ezilenlerin birlik, mücadele ve dayanışmasının pekiştirilmesi ihtiyacı ise büyük. 2000'de emperyalizm ve burjuva gericiliğe karşı birlik, mücadele ve dayanışmamızı daha da geliştirme dileğiyle, yeni yılı, tüm sınıf kardeşlerimizi ve bağımsızlık, demokrasi, barış ve özgürlük savaşçısı tüm dostlarımızı selamlıyoruz" dedi.
Emeğin Partisi (EMEP) Genel Başkanı Levent Tüzel, yeni yıl dolayısıyla yaptığı açıklamada, yeni yüzyılın sosyalizmin yüzyılı olacağını vurgulayarak, "2000'in uluslararası burjuvazi ve emperyalizmin kara karanlığını yırtacak atılıma eşiklik etmesinin nesnel koşulları olgun. Yeni yılı, tüm sınıf kardeşlerimizi ve bağımsızlık, demokrasi, barış ve özgürlük savaşçısı tüm dostlarımızı selamlıyoruz" dedi.
Tüzel, 20. yüzyılın sermaye ile emek, ölmekte olan kapitalizmle doğan ve geleceği temsil eden sosyalizm arasındaki çatışmanın yüzyılı olduğunu söyledi. Kapitalizmin yüzyılın ikinci yarısında geçici bir zafer kazandığını ifade eden Tüzel, "Şimdi uluslararası burjuvazi, binlerce yılın sömürü, baskı ve gericilik birikimini 3. bin yıla taşıyor. İşçi sınıfı ve onun devrimci hareketi ise, 3. bin yıla binlerce yıllık ezilmişliğin öfke ve hıncının yanında, uğradığı geçici yenilginin hırsını taşıyor" dedi.
YDD sefalet ve ölüm vaat ediyer
Yeni Dünya Düzeni'nin peşinde koşan uluslararası burjuvazi ve emperyalizmin dünya işçi sınıfına, emekçi halklara ve ezilen uluslara işsizlik, yoksulluk, açlık, savaş ve ölümden başka hiçbir şey vaat etmediğini dile getiren Tüzel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye, kapitalizmin umuda, insana ve geleceğe dair tek lafı ve pratiğinin kalmadığının başlı başına bir kanıtı durumunda. Ülkemizin emperyalizmin işbirlikçisi egemenleri yalnızca insanın sömürüsünün ve ülke kaynaklarının yağmasının nasıl artırılacağına kafa yoruyorlar. İşçi ve emekçilerin ellerindeki son kırıntılara göz diktiler. IMF reçeteleri ve ABD direktiflerinin yol göstericiliğinde saldırıyorlar. Sosyal güvenliğin tasfiyesi kıdem tazminatlarının gaspıyla, uluslararası tahkim, ücret ve maaşların dondurulmasıyla tamamlanmaya çalışılıyor. Vergi üstüne vergi konuyor, yaratılan kaynaklar batak bankalara aktarılıyor. İthalat serbestleştirilirken, destek alımlarına son verilirken, tarım ve hayvancılık tamamen öldürülüyor. Sanayi bölgelerini vuran deprem yaralarını sarmak için konan vergiler, depremzedelere değil, holdinglere teşvik olarak gidiyor. Onbinlerce insanımızın, ince çadırlarda soğuk ve çamurla boğuşmaya sefalete terk edilmesi egemenlerin yüzünü kızartmıyor. Üstelik, saldırı yasalarını utanmazca, deprem yardımı yerine çıkardılar."
Sömürü ve talanına karşı toplumsal muhalefeti tahrik eden saldırı halindeki uluslararası burjuvazinin, emeği ile geçinenleri mahkûm ettiği kölelik koşullarını pekiştirip sağlamlaştırmaya, baskı ve şiddet aygıtlarını yetkinleştirmeye, savaşlara ve kitlesel kırımlara yöneldiğini vurgulayan Tüzel, uygarlık ve demokrasinin başlıca dayanağı olarak gösterilen Avrupa Birliği'nin "yüz akı" İngiltere, Almanya gibi ülkelerin çoktan polis devleti olduğunu ifade etti. Türkiye'nin demokratikleşmesinden yana sözde ağırlık koyan ABD burjuvazisinin, işçilerin protestoları nedeniyle Seattle'de yılbaşı kutlamalarını bile yasakladığını hatırlatan Tüzel, kapitalizmin elinden ancak baskı ve zorbalık geldiğini, kapitalizmin en büyük efendisinin topraklarında bir kez daha görüldüğünü kaydetti.
Çürüme diz boyu
Kapitalist saldırganlığın şiddet ve yoğunluğunun örneği Türkiye'de her şey çürürken sağlamlaşan tek şeyin baskı makinesi olduğunu da kaydeden Tüzel, "Bütün tedbirler daha çok baskı, daha çok zorbalık içerikli alınmaktadır. Serbest olan, özgürlükler değil işkence ve faili meçhuller; yasak olansa, düşünmek, örgütlenmek, emperyalizme ve faşizme karşı çıkmak, eşitlik ve özgürlük istemek ve insanca yaşamaktır. Uluslararası burjuvazi ve emperyalizm, dünya ve ülkemizin üzerini kaplayan karanlığın daha da koyulaşmasını zorluyor" dedi. Aydınlıkların karanlıkların en koyusundan doğduğunu bir kez daha kanıtlayacak toplumsal ve ulusal patlama öğelerinin ise biriktiğini vurgulayan Tüzel, Fransa'da yolları kesen kamyoncuların, Seattle'da kapitalizme öfkelerini haykıran işçilerin, 24 Temmuz'da "mezarda emeklilik"e karşı Ankara'da toplanan işçi ve emekçilerin, yüzbinleri kucaklayan yığınlar halinde, harekete geçmekte olan milyonların öncü kesimini oluşturduklarını söyledi.
Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm
Yeni yılın, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelelerinin yükselişine tanıklık etmesinin kaçınılmaz göründüğünü aktaran Tüzel, "2000'in uluslararası burjuvazi ve emperyalizmin kara karanlığını yırtacak atılıma eşiklik etmesinin nesnel koşulları olgun. Tek tek ülkelerde ve dünya çapında işçi sınıfı ve ezilenlerin birlik, mücadele ve dayanışmasının pekiştirilmesi ihtiyacı ise büyük. 2000'de emperyalizm ve burjuva gericiliğe karşı birlik, mücadele ve dayanışmamızı daha da geliştirme dileğiyle, yeni yılı, tüm sınıf kardeşlerimizi ve bağımsızlık, demokrasi, barış ve özgürlük savaşçısı tüm dostlarımızı selamlıyoruz" dedi.
Evrensel'i Takip Et